Değersizce...
Hayal kırıklıkları ölüm saçıyor adeta ve uykularınızın kahramanı karabasan oluyor. Her daim sonuçta uyanıyor aynı zamanda uyandırılıyorsunuz.....
Hayal kırıklıkları ölüm saçıyor adeta ve uykularınızın kahramanı karabasan oluyor. Her daim sonuçta uyanıyor aynı zamanda uyandırılıyorsunuz.....
Hülya’nın başından kaynar sular akmaya da başlamıştı. Belli etmemeliydi. Bütün ağır yükler bu yaşta omzuna yükleniyordu, nasıl altından kalkacaktı ki?
bilirsiniz….
her sonun bir tükeniş olduğunu öğretmiştir hayat size...
Sadece sendin ve sadece etrafa neşe saçan gülüşün, içten bakışın, beni kor gibi yakışın vardı...
Şimdi sen yoksun...
"Yaratıcılık özenle korunması gereken bir çiçeğe benzer. Sevgi ve ilgi onun gelişip serpilmesine; yergi ve ilgisizlik ise, henüz gonca iken onun kurumasına yol açar.” (Alexs F. Oxborn )
Problemsiz bir aşk için al fondöteni… Pudrala matlaştır tüm uçukları…
Kapanmayacak acılarına tozundan, unutulacak sevişmelere kompakt pudra iyi gelir ve sevindirir çocuk yanlarını…
Biraz allık mutluluk verir belki, yalan söylemekte sakınan gözlerinle, dudakların arasındaki “tanıklığını” temellendir.
Yalan söyleyeceksen bakarak gözlerime, iyi bir
Aşk dediğin bir hastalıktır derdik ara ara. şimdi gerçek oldu. En tehlikeli bağımlılık insana duyulan sanırım....
Nerede tanıştık, nerede karşılaştık, nerede buluştuk, nerede güldük, nerede ağladık, nerede birlikte mutlu olduk?
Ne zamandı bilmiyorum, neredeydi hiç farkında değilim...
Hangi şehirdi, hangi köy, kasaba ya da hangi ülkeydi?
Bir parkta mı, otobüs durağımıydı, herkesin uğrak yeri miydi yoksa ıssız bir
Kişi; başkalarını suçlamadan evvel hatayı kendisinde aramalıdır.
Çünkü;
Sevgiyi de saygıyıda tüketen kişinin kendisidir.
Bir maske takıp yüzümüze…
Sevginin çıplaklığını örtsün diye…
Katılırız akan zamana yine de…
Yalanlı dünlere asılmış çiğdemli bahar gülüşleri,
ince sızılarla dantel dantel oyalanırken yaşamının kenarlarında,
kırgınlık, küskünlük, incinmişlikle ürettiği bu süsler
ağır gelince bedenine iki soluk arasına sığdırdı o kocaman bir yaşamı...
Paradoksal kırılmaların artalanında kaleme alınmış, kaotik bir deneme. Ama en çok alelade..
Araya başkaları girdi, roller değişti. Başkalarına “sevgili” dedik, “el ele” gezmeler oldu caddelerin kaldırımlarında, kaçamak ve sahte bir öpücük oldu yaşama sığdırdığımız mülteci hayatımız. Hepsi aşk suretiydi. Aşk yalnız “ikimiz” deydi!
Bir kanat takıp omzuna uçtun sen anneanne!Şimdi eşyalarda izin,sen yeni yerinde,ben uykusuz..Seni yatağına bakıp özlemek de varmış!
Biz daha kendimizi yeterince tanımıyoruz ki... Başkalrını niye değiştirmeye çalışırız...