Gün Çekildi Penceremden
Gittin gideli hayalinle avunuyorum. Senle dolu muhayyilem. Begonyam, menekşem sensiz öksüz kaldı pencerem…
"Uyanık kalmak ne büyük felaket! Kâbuslar en azından bir hikayenin parçasıdır." — Franz Kafka"
"Uyanık kalmak ne büyük felaket! Kâbuslar en azından bir hikayenin parçasıdır." — Franz Kafka"
Gittin gideli hayalinle avunuyorum. Senle dolu muhayyilem. Begonyam, menekşem sensiz öksüz kaldı pencerem…
Emekli öğretmeni mi sordunuz?..Onun için de “Tabi bu arada bir tanesi de kalp krizi geçirerek, kimliğini bilmiyorum, üzerinde durma gereği de duymuyorum, kalp krizi sonucu ölmüş.” dedi. Ne yani, alt tarafı bir öğretmen parçası..Onu da mı dert edeceğiz?..
Duyarmi ki gece gunduz aglasan
Zul celalden muradimi dilesem
Bu sabah Ankara’ya yağmur yağıyor. Hava kapalı. Sokağa çıkarken şemsiyeyi de almalıyım. Aslında oldum olası sevmem sokağa çıkarken fazladan bir eşya almayı yanıma. Ama, bazen zaruretler itiyatların önüne geçiyor…
\* Dili sivri olanla ve eli uzun olanla arana bir mesafe koy.
Yıldızları toplayıp merdiven yapıp odana
Gizlice içeri süzülürken parmakların ucunda
Uyandırmadan seyretmek doya doya
Her dönüşünde saklanmak yatağın dibine
Birilerini baz almayın. Özgünlüğü tercih edin. Karanlıklardaki ışık, ışıl ışıl parlayan ışıklarda ise gölge olmaya özen gösterin
Saat on onbir suları. Evimdeyim. Eşim, açılan kapıdan sel sularının getirdiği bir yaprak gibi yanıma süzüldü. Kupkuru ve sopsoluktu. Şaşkınlıkla kendisine bakarken, gözlerimin içine bakarak babamın öldüğünü söyledi. Şaka sandım önce. Dudaklarımdan şaka bu diye hüzünlü bir ifade çıktı. Babamın hastalığını hatırlatınca, öldüğüne inandım. Üzerimdeki şoku atlatır atlatmaz,
Onlar üniversitede "ilim" değil "bilim" görmek istiyor, süslü püslü pahalı takım elbiseler giymiş sonradan görme siyasetçiler, küçümseyen bakışlar, ya da, düzenin zengin ettiği sermaye adamlarını görmek istemiyorlar, "bilim adamı" görmek istiyorlar. Çok bilmiş söylemler duymak istemiyorlar.
Zaman su gibi akıyor gerçekten. Kapkaranlık hiç ışık görmemiş günahların perdelendiği bir gecenin biraz daha uzamasını dilemenin de hiçbir anlamı yok ki. Fakat aydınlık, er geç cürümümüzün perçeminin bir ucundan yakalayıp, yüzümüzü utanç kırmızısına boyayacak elbette
Pencereme vuran güvercinler döküldüler. Ben onlara bir şey yapmadım. Her şey kendiliğinden oldu. Sadece ben evim sıcacık olsun istemiştim. Karda kışta evim soğuk almasın diye cam taktırmıştım. Nereden bilecektim güvercinlerin pencereme çarpacağını. Nereden bilecektim benim rahatlığımın bir başkasının huzurunu bozacağını. Evim benim yuvamdı sadece. Sığındığım bir dört duvardı.