"Yazmak, kusursuz kelimeler aramak değil; çoğunlukla kelimeleri kurnazca kandırmaya çalışmaktır." – Mark Twain"

Deneme

Lefke"de Kahve Sohbeti

Sohbet ede ede, güle oynaya gittik. Lefke’ye girdiğimizde bizi yeşillikler karşıladı. Bir tepe üzerine kurulmuş büyük bir belde idi Lefke.
Doğrusu benim çok hoşuma gitti. Şehir havası var. Küçük; ama eksik olan pek bir şey yok gibi görünüyor. Şirin, güzel bir yer.

Meçhule Yazılmış Mektuplar - 31

İklimimde hasretin zakkumları kök salarken. O, meçhul ve muhayyel iklimlerde sümbülleri, lâleleri kıskandırır. Gizemli bakışları kim bilir bencileyin kimleri yandırır. O zamanın billûr aynasında kendini seyre dalar her sabah. Benimse gönlümde semaya yükselir ah!

Bir 58 K Cinneti

Saat on onbir suları. Evimdeyim. Eşim, açılan kapıdan sel sularının getirdiği bir yaprak gibi yanıma süzüldü. Kupkuru ve sopsoluktu. Şaşkınlıkla kendisine bakarken, gözlerimin içine bakarak babamın öldüğünü söyledi. Şaka sandım önce. Dudaklarımdan şaka bu diye hüzünlü bir ifade çıktı. Babamın hastalığını hatırlatınca, öldüğüne inandım. Üzerimdeki şoku atlatır atlatmaz,

Yumurta ve Sevgi

Onlar üniversitede "ilim" değil "bilim" görmek istiyor, süslü püslü pahalı takım elbiseler giymiş sonradan görme siyasetçiler, küçümseyen bakışlar, ya da, düzenin zengin ettiği sermaye adamlarını görmek istemiyorlar, "bilim adamı" görmek istiyorlar. Çok bilmiş söylemler duymak istemiyorlar.

Meçhule Yazılmış Mektuplar - 22

İyi ki kâğıtla kalem gibi iki vefalı, kadim dostum var. Onlar dahi senin gibi olsaydı ne yapardım! Özümü özlem deryasına saldığın günden beri, iki vefalı dost dert ortağım. Ne kınarlar, ne hâlime gülerler. Gönlümden dökülenlere yüksünmeden mihmandarlık ederler. Her hâlime katlanırlar…

Seni Bırakırsam Eğer, Ellerimden Utanırım.

Biz edebiyat kitabında yer alan matematik probklemi gibiyiz. Kim anlar problemimizden sevgili. Daha çarpım tablosunu bile ezberleyemeyenler mi? Yoksa iki kelimeyi bile bir araya getiremeyenler mi? Boşver sevgili... Biz güzel bir yüzden dökülen yaşlar gibiyiz. Ne güzel ağlıyor diyenler mi bize mutluluk yüzü gösterecek sevgili. Biz sokak çatışmasındaki

Güvercin

Pencereme vuran güvercinler döküldüler. Ben onlara bir şey yapmadım. Her şey kendiliğinden oldu. Sadece ben evim sıcacık olsun istemiştim. Karda kışta evim soğuk almasın diye cam taktırmıştım. Nereden bilecektim güvercinlerin pencereme çarpacağını. Nereden bilecektim benim rahatlığımın bir başkasının huzurunu bozacağını. Evim benim yuvamdı sadece. Sığındığım bir dört duvardı.

Zaman Su Gibi Akıyor

Zaman su gibi akıyor gerçekten. Kapkaranlık hiç ışık görmemiş günahların perdelendiği bir gecenin biraz daha uzamasını dilemenin de hiçbir anlamı yok ki. Fakat aydınlık, er geç cürümümüzün perçeminin bir ucundan yakalayıp, yüzümüzü utanç kırmızısına boyayacak elbette

Başa Dön