Ey Yar...
sevdanın azı çoğu yoktu ki benim kalbimde zaten. Ya sevilirdi yada sevilmezdi, aşk işte bu kadar basitti.
"Yarın 2026'ya giriyoruz. Demek ki hala 'yeni bir yıl, yeni bir ben' diyecek kadar safız." - Mark Twain"
"Yarın 2026'ya giriyoruz. Demek ki hala 'yeni bir yıl, yeni bir ben' diyecek kadar safız." - Mark Twain"
sevdanın azı çoğu yoktu ki benim kalbimde zaten. Ya sevilirdi yada sevilmezdi, aşk işte bu kadar basitti.
Bir düşünün yan çizmeleriniz sizi ne kadar mutlu ne kadar mutsuz kılıyor,düşünüyorumda şayet
kendimizi dümdüz olduğumuz gibi insanlara tanıtmış olsaydık eminim çok daha fazla mutlu olurduk.
Ve cinselliğin merkeze alındığı ilişkilerde buna aşk denilmeye başlandı. Üzülerek söylemek gerekirse aşkın yeni adı cinselliktir. Aşkın raflarda çürümeye yüz tuttuğu kitaplarda hapis edilerek, dizi ve filmlerle aşk cinselliktir rüzgarı kasırgalaştı. Böyle aşkın kutsallığı cinsellikle kirletildi. Diziler aşkı, cinselliği yaygınlaşması adına kullanması, zaten gençlerin olgunlaşmamış kişilik ve düşüncelerinde
Şermin Yaşar
Kadın erkeğindeki bu değişime " Şairdi bu adam öküz çıktı." diyerek yorumlasa da,kendindeki ruh bulamacının farkında değildir.
21-24 nisan 2011 tarihleri arasında, şehir merkezindeki havuzlu çarşı bitişiğindeki ara sokaktan girilerek ulaşılan ve halk arasında da artık “sanat sokağı “ diye anılmakta olan meydanda ; iskenderun kültür ve sanat şenliğini, iki dernek ortaklaşa bir şekilde gerçekleştirdik.
Karların arasında alevlenip parlayan, gökyüzünde yaşamını saklayan, fırtınada ağlayan, yalnız yerinde aralıksız ışıldayan..
Matemi saklamak zordur. Belli olur, keder saklayamaz duygularını belki de gerçek budur.
Seni sen yapan, rüzgara aldanmaktır. Seni alıp götüren, eski bir hatıradır.
Bugün iniltilerin yeniden duyuluyor. Bir çağlayan
Zamanın ruhunu iyi okuyanlar hemen hemen artık hiç bir ideolojinin yerinde kalmadığını bilirler.Çünkü Zamanın kendisi bir ideoloji olmuştur.Bu baş döndürücü insan manzarasında hangi insanı Moda,sanat,trend,takip ettiği konular hakkında bir ideoloji hapsetmek artık mümkün değildir.
Herkesin bir hikayesi var olduğunu ifade eden, klâsik bir söylemden sonra, Hac yolundaki karınca misali yazmak serüvenimi hikaye etmek gibi bir ham hayalin peşinde, kaleme ve kağıda sarıldım. Kaleme ve kağıda sarıldım diyorum. Çünkü, kağıt ve kalemdeki içtenliği,sıcaklığı bilgisayarın ışıltılı ekranında ve duygusuz tuşlarında bulamıyorum.
Uyanış: Bir rüyanın dönüşüm sonrası. Aslında bir yalanı yakalamak. Her insanın tercih noktası. Şimdilerde yeni tanıştığım rol; insanı insana tanıştırmak. Bir yanım "O" diyor diğer yanımsa "Hayır". Gülmekten kendimi alamıyorum, hayatım hüzünlerime gülümsüyor. Ustalıkla nasıl da kaya olmayı seçenleri yeğliyorum.
bizler neden boş geçmemesi gereken her anı kıymetli olan zamanımızı boş manasız işler yaparak geçiriyoruz?
Biliyorum kimse papatyaları ateşlere değişmez. Çünkü ateş can yakar.
Tıpkı "ayrılık" gibi
İyice yaşlanmıştı artık. Üstelik kalbi de vardı.
\- Rabbim bize de böyle ecel nasip etsin. Yataklara düşüp çekse daha mı iyiydi?
\- O hastaneye gitmese iyiydi. Orada iyi bakmıyorlar hastalara.
\- Kolesterolü çok yüksekti. Üstelik şekeri de bir türlü düşmedi.
Fikret Başkaya