Dünya Yalanları
Unutmak istediklerim bir yana, hatırlayamadıklarım beynime saplanmış kocaman bir soru işareti. Sahi, yaşanmış olanlar neydi?
"Yazmak, varoluşsal krizimi bir sonraki paragrafa ertelemenin en sanatsal yoludur." — Woody Allen (kurgusal bir alıntı)"
"Yazmak, varoluşsal krizimi bir sonraki paragrafa ertelemenin en sanatsal yoludur." — Woody Allen (kurgusal bir alıntı)"
Unutmak istediklerim bir yana, hatırlayamadıklarım beynime saplanmış kocaman bir soru işareti. Sahi, yaşanmış olanlar neydi?
Tvde sinema kanallarını gezerken tesadüfen rastladım Heidi filmine..
Bizim çocukluk-gençlik dönemimizin çizgi filmini sinemaya uyarlanmış olarak
İzledim..
İzledim çünkü o filmlerde kalan ve artık ulaşılması hayal olan duyguları
ve mutlu sonları, o muazzam sevinçleri yeniden hatırlamak, onlara olan özlemlerimi
Deneme yazarken ya da okurken sakın aynı anda televizyon seyretmeye de kalkmayın. Kafanız karışır, düşünceleriniz berraklığını yitirir, yazıyorsanız konu dağılır, okuyorsanız da okuduğunuzdan bir şey anlamamaya başlarsınız... Sakin bir ortam, okurken ve yazarken en büyük yardımcınızdır... Yine, kalem ile yazıyorsanız illa ki bir kaç tane kalem bulundurmayı ihmal
"Var mıyım? Ben dediğim ne? Gerçekte iradem var mı yoksa şartların zorunlu olarak kontrol ettiği organik bir makina mıyım? Olasılıklar rastgele meydana geliyorsa doğal olanın ahlakından bahsedilebilir mi?"
insanlara engel olmak yerine neden engellerin kaldırılması yolunda yürümeyi tercih etmiyoruz?
Önceki yazımda sınırsızlık kavramından bahsetmiştim. Bunu sonsuzluk kavramı ile eşanlamlı kullanmıştım. Ama üzerinde biraz düşününce ve eski bir kitabı tekrar okuyunca farkettimki aynı şey değiller.
Ahh kahve sen nasıl Habeşî bir dilbersin söyler misin? Ahh seni gidi kara içecek! Nedir sendeki bu sır?
Fikirler, kadük/kısır kalır mı
yahut kelimeler küser, senden kaçarlar mı ?
evet demek içimden gelmese de demek zorundayım.
Dijital kölelikten bahsediliyor,
son zamanlarda hepimizin ortak gündemi, tartışıyoruz..
Ayak kelimesini duyduğunuzda aklınıza ne geliyor?
800 kişinin katıldığı bir araştırmada katılımcıların %86sı akıllarına ilk olarak el, ayak parmağı, bacak sözcüklerinin geldiğini ifade etmiş. Diğer yandan 800 kişiden sadece birer kişi kar, şapka, köpek, fizik sözcüklerini düşünmüş. Yani bu kişilere ayak sözcüğü fizik, kar, şapka sözcüklerini
Vaktiyle Sakaryaspor; kendisinin yıllar sonra en iyi seviyesindeyken, arkasını toparlayacak düzgün bir kaleciyi bir türlü bulamadı... Niye? Kalecileri hep falsoydu... Kah bilekleri burkuluyor, kah topa vurdukları için sakatlanıyor, kah ise inatları inat olduğundan, beş golü dahi kalelerine almaktan çekinmiyorlardı.
Artık bunların hiçbiri de değil diyorsanız da, ben işimi erteliyorum ama bu sebeplerin hiçbiri benim ertelememin sebebi değil diyorsanız, lütfen yorumlara bırakıverin de biz de bu yazımızı kuvvetlendirelim.
Adam sevgilisini ne kadar çok sevmiş ki bize her gün binlerce defa Alo Alo diye, adını tekrarlatıyor.
Öyle böyle bir can korkusu değil benimkisi, farklı bir şey, anlatılmaz. Kelimeler yok anlatacak, ifadeler yetersiz
Sanki büyük bir suç işlemişim gibi, sanki insanların gelecekleriyle ben oynamışım gibi, sanki benim yüzümden bu durumdalarmış gibi ters ters bakışlara maruz kaldım. Alışığım İnsanları değiştiremiyorsun. Ne ben değiştim, ne de onlar... Canları sağ olsun.
Covit-19 Tüm dünyada yayılırken ve evde kalmamız istenirken yaşadıklarım, hissettiklerim. Ortak duygu ve düşüncelere tercüman olmaktır dileğim.
Bana acıyan gözlerle baktığını görür gibi oluyorum. Sakın ha, büyük bir yanılgı içindesiniz. Bir insanın aklını hem de ceza sorumluğu ile birlikte yitirmiş olması ne büyük özgürlüktür. Gidip banka soysam içeri bile atamazlar
23 Nisan vesilesiyle çocukluğun ve çocuk kalmanın önemini anlatan, içten bir yazı. Yazar, her yaşta aslında hepimizin birer çocuk olduğunu ve hayatta karşılaştığımız zorluklara rağmen yolumuza devam etmemiz gerektiğini samimi bir dille anlatıyor.