Kızaran Onların Yüzü Değil Bizim Yüzümüz
Ben bir sınava girdim adı YGS... O sınavdan çıkabildim mi?Çıkabildik mi? İşte içimdeki ve içlerindekiler...
"Kelimelerin gücüyle dünyaları değiştirin."
"Kelimelerin gücüyle dünyaları değiştirin."
Ben bir sınava girdim adı YGS... O sınavdan çıkabildim mi?Çıkabildik mi? İşte içimdeki ve içlerindekiler...
Sayın İzEdebiyat ailesi üyeleri arkadaşlarım, yazdıklarımızı paylaştığımız gibi, dertlerimizi ve sevinçlerimizi de paylaşmamız, birbirimize yardımcı olmamız gerektiğini düşünüyorum. Rahatsızlıklarım konusunda, medyamız da tepkisini ortaya koyduğu halde hala, adı geçen kurumlardan bir ses çıkmaması şaşırtıcı.
İnsanların önemli bölümü kaybetmedikleri eşeklerini yeniden bulmanın sevinciyle yetinmeyip, coştukça coşmuştu.
Düzgün Doğan’ın Durak Arslan ile yaptığı bir söyleşidir :
Bu söyleşide, Güzel bir dert, Büyük bir endişe, Güçlü bir umut var.
Değerlerden ve dinden uzak bir pepee ateizm bir adım yaklaşmanın diğer adıdır. Velilerin biraz daha sağduyulu olmaya çağırıyoruz. Ve tepkinizi gösterin lütfen.
Dağses gazetesi yazıları
Acaba jüri üyelerinin hemen hepsi mi Adnan Varıca’yı ödüle layık gördü... Yarışmaya katılan hangi sanatçı kaç oy aldı... Yoksa diğer adaylar detaylı olarak değerlendirilmeden mi ödül Varıca’ya verildi...
31 Ağustos 2010'da, TRT 1'de, 13.00 Haber Bülteni'nde "Elmanın İlk Kez Gen Haritası Çıkarıldı" başlığı altında bir haber geçildi. Ardından, çıkarılan haritaya göre, hayatta kalabilmek için elmanın da değişikliğe uğramış olduğu açıklandı. Ancak her açıdan Darwinizm propogandası kokan bu haberin devlet televizyonunda bu şekliyle yayınlanması hata olmuştur. Haberin
Kaza ve kader düşüncesi tamamen siyasal kökenliydi. Kaza ve kaderi savunanlar, insanda özgür istem ve seçme gücünü yadsıyanlar, savaşları ve dökülen kanları Allah’a havale ederek işin içinden çıkanlar yönetici konumunda olanlardı. Böylece feodal mutlu azınlık kimseye hesap vermiyor, keyif ve zenginlik içinde yaşıyor, işledikleri yolsuzluklar, iğrenç cinayet ve
Bir süredir yaşanmakta olan Dünya ekonomik bunalımı vesilesiyle, nüfus artışı sorununa kısa bir değinmede bulundum.
Tesadüfen gördüğüm bir kalpti onunkisi. Daha ilk saniyelerde farkedilen bir iç ürpertisi, bir kendinle yüzleşme, bir uzaklara bakma, hatırlama ve gözyaşıydı gerisi. Tokat gibi patladı yüzümde.. Sarsıcı, çokça yalnız, tedirgin edici, çokça yıkıcı gerçeklerdi. Bir çağan ırmak betimlemesiydi bu yaşananlar..
“Bekledim de gelmedin” şarkılarının yankılandığı topraklarda ne beklenenler benzer, ne de sihirbazlar gelir. Gelenler de sihirsiz değnekli gelir.