Yaşama Hakkı - Kısas Meselesi
modernite idamı hoşgörmüyor, peki ya yaşama hakkını haksız yere gasbedenlerin yaşaması doğru mu?
"Yazarın en büyük düşmanı, yazdığı şeyi okumak için zamanı olan okuyucudur." – Dorothy Parker"
"Yazarın en büyük düşmanı, yazdığı şeyi okumak için zamanı olan okuyucudur." – Dorothy Parker"
modernite idamı hoşgörmüyor, peki ya yaşama hakkını haksız yere gasbedenlerin yaşaması doğru mu?
Kaçak elektrik kullanımı, elektriği yasa dışı yollarla edinme suçudur. Sayaç manipülasyonu veya izinsiz hat bağlantısı olarak gerçekleşir. Bu eylem sadece hukuki değil, ahlaki bir suçtur. Elektrik şirketlerini zarara uğratırken, kayıp-kaçak bedelleri nedeniyle tüm topluma maliyet yükler. Kaçak elektrik kullanımı, binlerce kişinin hakkını gasp eden bir hırsızlık türüdür ve
Sokak Çocukları....Selam söyledi size !
Dil, din,ekonomi, yönetim ve kültür eleştirisi yapan kübik deneme
Müntesibi olunan bir kimliğin sosyolojik serencamından ve uğradığı değişim aşamalarından, asırlara sâri aşağılanmalardan kişiliğin ve kimliğin yozlaşmaya uğramasından, sinelerin buhran içinde nefes almasından hareketle…
Başkası olmayı, kimliklere bürünmeyi hiç sevmez çocuklar. İçindeki çocuğu muhabbetle besleyip, aşkla büyütenler safiyane duygularını hiç yitirmezler.Cesurdur çocuklar! Yere, zamana, muhataba bakmaz entrika bilmez çocuklar.Çabuk küserler ama kin tutmaz çocuklar. Onlar sadece ama sadece kendileri gibi olurlar. Bir çok düş katili var;büyüdükçe, umutlarını, güvenini, masumiyetini kaybedenler var.Hayata çocuk
Galiba pek normal olmadığımı hassasiyetle, ilk teşhis eden rahmetli büyük annem oldu.
‘Bu kız, pek bir acaip’ demişti.
Hafif kınayan bir ses tonuyla.
Daha çocuk yaşlardaydım.
Yani, bu tasvip edilmeyen ‘zıpır’ biri olacağım konu
Sevgisiz yaşamın bir anlamı olamayacağından söz etmiyorum. Sevgisiz yaşamın var olamayacağından söz ediyorum...bee
İnsan ilişkilerinde olduğu benzeri, insan-kent ilişkisinde de diyalog önceliklidir. İnsanlar benzeri, kentlerin de insanlardan beklentileri vardır. Kente uygun davranmalarını, özelliklerinin fark edilip, değerinin bilinmesini bekler, kendisini yeğleyen insanlarından.
Kilometrelerce uzaklardasın
Geçmişten kalan sevdalarıma dair
Yâdımın son duraklarındasın
Bir bayram daha geçip gidiyor böyle
Dem aldım sensizliği gözlerimdesin
Bilginin geçer akçe olduğu bir dünyada yaşıyoruz. Günümüzde bilgiye ulaşmak geçmişe nazaran çok daha kolaydır. Tabir caizse bilgi deryasında yüzüyoruz. Fakat bu nimetten faydalanmayıp cehaletin kör karanlığında debelenenler az değildir. Bilgiye ulaşma konusunda sınıfta kalanların durumu Divan Edebiyatı şairi Naili’nin “Ol mâhiler ki derya içredir deryayı bilmezler” berceste
Gelelim Alice’e ve bir türlü içinden çıkamadığı şu ‘Harikalar Diyarına’. /
Sahi, bu kız neden oradan bir türlü çıkamaz? /
Canı mı istemiyor, kayıp mı oldu? /
Tıpkı, çıkmaz sokak gibi. /
Çıkış kapısını bulabilsin diye, Alice
... Çok konuşmamalı insan... Yorulursa dinlenmeli, Allah'a yönelip din'lenmeli ama başkasınca dinlenmemeli...
Ölüm bayram seyran dinlemiyor. Vakti dolan kişi dünyadan göç ediyor. Bunu gösteren bariz bir örnek yaşadık geçtiğimiz günlerde. Kurban bayramının ilk günü(20 Aralık 2007) herkes bayram ederken Sürmene ilçesi esnaflarından Nazım Bilgin aramızdan ayrıldı. O, Trabzon’un önemli insanlarından biriydi. Seksen yaşında olmasına rağmen bir delikanlı gibi diri görünüyor,
Su, önlenemez bir akışkandır. Yatağında akmazsa, akmak için yeni yollar arayacaktır kendine. Arayış uzun da sürmeyecektir. İlk bulduğu boşluktan akıp gidecektir. Dünyaya egemen canlılar, insanlar olarak kontrollü biçimlerde akıtırsak, örneğin elektrik enerjisi elde edip, yaşamlarımız aydınlatabiliyoruz. Kontrolü unutup suya bırakırsak; yaşamın vazgeçilmez temel kaynaklarından olan aynı su akıp
Mahsul gayretin ve rahmetin taksimi muvacehesince anın katresinde son aşamalardan geçerek gayeye vasıl olunmanın bir uğraşı veriliyordu.
Hadi Hindistan’dakilerin, reankarnasyon inançları var, peki bizim derdimiz ne ki, yalnızca bir kere gelebileceğimiz şu hayatta, doyumsuz hırslarımıza yenilip giderken, yanımıza kâr kalacak tebessümlerimizi herkesten saklıyoruz?