Uyku Benim Neyime
Uyumayalım..Dünyamızı..Dünyamızdan önce ülkemizi gözleyin ve iyi analiz edein çağımızı.Bilgi depolayalım ki,fikir sahibi olalım. Sevgilerimle..
Uyumayalım..Dünyamızı..Dünyamızdan önce ülkemizi gözleyin ve iyi analiz edein çağımızı.Bilgi depolayalım ki,fikir sahibi olalım. Sevgilerimle..
Bu millet dış düşmanlara, fitne odaklarına, ekonomik yetersizliklere, moral çöküntüye rağmen hâlâ ayakta durabiliyorsa bunu ortak değerlerine ve inançlarına borçludur. Bu inançlar da hiçbir kesimin tekelinde değildir. Yetkili birimler müstehcenlik tehlikesini niçin görmezden gelirler? ‘Bazı çevreler ne der’ korkusuyla, yaşanan değer aşınmasını görmemek bu milletin geleceğini dinamitlemekten farksızdır.
Söz yanlıştan açılmışken, kişi kendi yanlışlarının ne kadar farkındadır? Ya da başka bir pencereden konuya girersek; kime ve neye göre yanlış?
Su, önlenemez bir akışkandır. Yatağında akmazsa, akmak için yeni yollar arayacaktır kendine. Arayış uzun da sürmeyecektir. İlk bulduğu boşluktan akıp gidecektir. Dünyaya egemen canlılar, insanlar olarak kontrollü biçimlerde akıtırsak, örneğin elektrik enerjisi elde edip, yaşamlarımız aydınlatabiliyoruz. Kontrolü unutup suya bırakırsak; yaşamın vazgeçilmez temel kaynaklarından olan aynı su akıp
Derste beyin fırtınası yaparken, bir kız öğrencim ilginç ve düşündürücü bir cümle kullandı.'Toplumda kadın erkek için bir ölçüttür.' dedi. Şaşırmıştım. Kızım ' Ne demek istediği açıkla, arkadaşların da anlasın' dedim. Hocam ' Biz başımızı erkekler için örtmüyor muyuz? ' veya 'Sokakta, evde erkeklere dikkat ederek hareket etmiyor muyuz?
Yöneticilik, hüner gerektiren meşakkatli bir iştir. Çünkü insanları memnun etmek, doğru yönlendirmek, verimli çalışmalarını sağlamak sanıldığı kadar kolay bir şey değildir. Bu sadece okumakla, yani eğitimle gerçekleştirilemez. Kişinin şahsiyeti ve olaylara yaklaşımı çok önemlidir. Sert mizaçlı olmak her zaman otoriteyi sağlamaya yetmez. Hatta çok kere iticiliğe zemin hazırlar.
Hadiseleri değerlendirmek ancak sağlam bilgiler ve kâmil tecrübeler ile kaim olsa da topluma yön verenler açısından durumumuz oldukça vahimdir aslında.
modernite idamı hoşgörmüyor, peki ya yaşama hakkını haksız yere gasbedenlerin yaşaması doğru mu?
Hani derler ya:
"Okuduğunu bile anlayacak kapasitede değil..."
İnanın, buna bile razıyım.
Okusun da anlamasın. Yeter ki okusun.
-Esbab-ı Nuzülden, Tefsirden, Buhariden, Tırmiziden, Bakaradan, Nisadan, Ahzaptan ıslanmadan; iki salla, bir bağla yaparak Müslüman olduğunu sanan Sen.
-Rönesans ve Reformdan, 1789 dan, Tanzimattan, Cumhuriyetten kana kana içmeden; denize girip, bira içmeyi çağdaşlık sanan “elhamdülillah atatürkçüyüm” ya da “Allah laiklikten ayırmasın” diye absürd dualar eden Sen.
İnsan düşündüğü, tahkik
Ettiği ve kimliğini tanımladığı ölçüde,
Bir kıymet bularak, bilgi seviyesini artırır.
Türkiye’de okuryazarlık oranı yüzde 88’dir. Yani her yüz kişiden 88’i okuma ve yazmayı biliyor. Bu oran yüksek gibi görülse de aslında çağdaş Türkiye’ye yakışan bir oran değildir. Zira pek çok Avrupa ülkesinde okuma yazma oranı yüzde yüzlere gelip dayanmıştır. Bu çağda okuma yazma bilmemek tek kelimeyle ayıptır. Fakat
Fikir üreten pek yoktur,lakin eleştiren çoktur.
Başkası ne der diye düşünülseydi:
Dünya dönüyor olmayacaktı bugün.