Bir Zamanlar Anlar İçinde Mahkûm Olanlar!
Mahsul gayretin ve rahmetin taksimi muvacehesince anın katresinde son aşamalardan geçerek gayeye vasıl olunmanın bir uğraşı veriliyordu.
"Kelimelerin gücüyle dünyaları değiştirin."
"Kelimelerin gücüyle dünyaları değiştirin."
Mahsul gayretin ve rahmetin taksimi muvacehesince anın katresinde son aşamalardan geçerek gayeye vasıl olunmanın bir uğraşı veriliyordu.
Su, önlenemez bir akışkandır. Yatağında akmazsa, akmak için yeni yollar arayacaktır kendine. Arayış uzun da sürmeyecektir. İlk bulduğu boşluktan akıp gidecektir. Dünyaya egemen canlılar, insanlar olarak kontrollü biçimlerde akıtırsak, örneğin elektrik enerjisi elde edip, yaşamlarımız aydınlatabiliyoruz. Kontrolü unutup suya bırakırsak; yaşamın vazgeçilmez temel kaynaklarından olan aynı su akıp
..dünya çocuklarını diri diri toprağa gömmeye devam ediyor anne!.. Ne olur biraz daha yaşa da birlikte gölgelik olalım o çocuklara, insanlık merhameti senden öğrensin biraz daha yaşa! Ne olur annem biraz daha yaşa da anneliği öğret bana!.. Yoksa bu kıyım durmayacak anne bize yardım et bizi affet bizi
Hadi Hindistan’dakilerin, reankarnasyon inançları var, peki bizim derdimiz ne ki, yalnızca bir kere gelebileceğimiz şu hayatta, doyumsuz hırslarımıza yenilip giderken, yanımıza kâr kalacak tebessümlerimizi herkesten saklıyoruz?
...Toplumsal yaşamda işler belli noktalar dışında böyle yürüyemez. Başta da söylediğimiz gibi bireye verilen önem artırıldığında sonuç ne olacaktır...
Politik kişi dediğimizde ise aklımıza her yönüyle, hitabıyla, giyimiyle, hareketleriyle insanları etkileyen kişi gelmektedir. Politikacı dediğimizdeyse çoğumuz iki yüzlü, sözünü tutmayan kişileri algılarız. Peki bu sözcüklerin ne kadar iyi özellikleri va
Mardin’den yeni dönmüş ve “keşke Hakkâri’ye de gitseydim” diyordum ki, televizyonlar deprem haberini verdi.
“Gitseydim keşke gerçekten” diye geçirdim içimden. Aslında Nusaybin yolunda aklımdan da geçmişti. Keşke gits
Günümüzdeki insanlar dünyayı gereğinden fazla ciddiye alıyorlar. Oysa ebedî hayat dikkate alındığında dünya hayatı ne kadar da kısadır. Bunu bile bile zamanımızdaki insanların alabildiğine lüks ve görkemli binalar yaptığını görünce şaşırıyorum. Dünya bu kadar ciddiye alınmaya değer mi? Türkiye’de istatistik verilerine göre ortalama ömür erkeklerde 65, kadınlarda 70
Milyonlarca canlı çeşitinden, sadece biriyiz. Doğadaki tüm canlılardan en önemli farkımız zekamız ve beynimizin salgıladığı duygu hormonlarımız...
Özgürleştirmeyen nasıl özgürleşebilir.?
Hiç düşünmez de.
Özgün Düşünce’den söz eder bir de
Ne için geliyoruz dünyaya? Temel soru bu noktada! Yiyip, içmek, bolca eğlenmek, onunla bununla hoşca vakit geçirmek için mi? Kimilerimiz ve belki de çoğumuz için evet. Dışarıya veya kendimize baktığımızda göreceğimiz bir tek gerçek.
Hekim'e ve sağlık çalışanlara uygulanan çağ dışı şiddet...
Bu âleme anlam kazandıran şaheseri, hangi ölçülerle tespit ederek, yaratanın azametini idrak edeceğiz!
Bu azamet ve haşmet karşısında, kul olabilmenin şuuruna nasıl varacağız?
Mevzu bahis yalnızca bireysel ilişkiler değildir. Ali ile Ayşe'nin veya İngiltere ile Amerika'nın dostluğu. Kirli ruhlar ve ihanet bin bir kılıkta.. İlişkiler ve politikalar.. Her kılıkta da yakar içimizi.
Günümüz üniversite gençliğinin son gelmiş olduğu hal...
Ünlü opera sanatçımız Leyla Gencer vasiyetinde, ölünce yakılıp küllerinin İstanbul Boğazı’na savrulmasını arzulamışlar.
Hayırlı olsun! Desek acaba “hayır” mı dilemiş oluruz? Yoksa “nayır, nolamaz” mı demiş oluruz?
Burada Arapça ezan yasağının meclisce kaldırılma kararı fazlasıyla yetiyordu. Meclis kararını duyan Anadolu minarelere Arapça ezan okumaya koşmuştu.
" Sevgili dostlarım ! Hakikat elden gidiyor ! Hakikatin ipleri haylaz bir maymunun elinde, oynatıyor hepimizi bu hayat sahnesinde. Kanmayın dostlar buna , Tanrıya tamamıyla adamayın dileklerinizi, nihayetinde siz de Tanrının yeryüzündeki ufak bir parçasısınız. "
Melisa Kesmez