- DÜŞÜNSELI -
duyguların dünyası
|
|
Yanlış Adrese Mektup - 6
(Ömer Faruk Hüsmüllü) |
Aşk ve Romantizm |
| |
“Zor bir işe başlayacaksan cesur ol, başaramadığın işlerde sabırlı ol ve tekrar dene, elin ayağın tutuyorsa gözlerin görüyorsa şükreden ol, sahip oldukların varsa mutlu ol, dost edindiysen vefalı ol, cahille karşılaşırsan sessiz ol, bilgili insanların dinleyicisi ol, haksızlık karşısında adaletten yana ol, yoksullara ve hastalara yardımcı ol, kötülere karşı affedici ol, iyilikleri unutan değil hatırlayan ol, hayvanlara karşı en az insanlara olduğun kadar merhametli ol, doğayı seven ve koruyan ol, aklını zararlı değil yararlı işlerde kullanan ol, ol,ol… Evet, ol ki insanım diye etrafta dolaşabilesin.” |
|
Yanlış Adrese Mektup - 5
(Ömer Faruk Hüsmüllü) |
Aşk ve Romantizm |
| |
Yürürken sağ elini ise normalden fazla açıyor. Yirmi, otuz adım atıp biraz durup dinleniyor; sonra yürümeye devam ediyor. Kırk yaşlarında olduğunu tahmin ediyorum. İçinde bulunduğu zor şartlara rağmen yaşam mücadelesi veren bu adamı, takdir etmemek mümkün değil. O nedenle onu her gördüğümde hem üzülüyorum hem de hayranlıkla izliyorum. |
|
Yanlış Adrese Mektup - 4
(Ömer Faruk Hüsmüllü) |
Beklenmedik |
| |
Bir adam meydanın ortasında “Kendimi yendim!” diye bağırıyordu. Etraftakilerin bazıları adama acıyarak bazıları da gülerek bakıyorlardı. Bu duruma hemen müdahale ettim ve kalabalığa dedim ki: “Gülmeyi kesin, acımayı da bırakın. Bu adamı alkışlayın. Çünkü o, gerçekten de büyük bir iş başarmıştır.” Bu başarı bence bir düşmanı yenmekten daha önemliydi. |
|
Yanlış Adrese Mektup - 3
(Ömer Faruk Hüsmüllü) |
Beklenmedik |
| |
Metin’den ayrılalı tam otuz dört gün olmuştu. Görüyorsunuz değil mi, bir yandan Metin’den ayrılmakla iyi ettiğini söyleyen öte yandan da ayrılık günlerinin çetelesini tutan bir Nilay… Gururlu bir genç kız! Ne gururu? Metin’in ayağına barışmak umuduyla giden, gururunu ayaklar altına almaya bile önemsemeyen bir Nihal. |
|
Yanlış Adrese Mektup - 2
(Ömer Faruk Hüsmüllü) |
Beklenmedik |
| |
Mutluluk nedir? Maddi imkânlara sahip olmak mı, şans oyunlarından ikramiye kazanmak mı, bir makam elde etmek mi, insanlara hükmetmek mi? Gerçek mutluluk insan yaşamı boyunca geçen her andır. Durup da bir düşünelim: Bir nefes alışta, bir yaprağın nazlı nazlı düşüşünde, bir bitkinin tek bir çiçeğinde ne kadar çok mutluluk duyulacak güzellikler var... |
|
Yanlış Adrese Mektup - 1
(Ömer Faruk Hüsmüllü) |
Beklenmedik |
| |
İlişkimizden söz ettiğimi anladığını sanıyorum. İlişkimiz şimdi bir sınavdan geçiyor. Kabul etsek de etmesek de bir dönemece gelmiş bulunuyoruz. Dikkat edersen ilişkimizin bittiğini söylemiyorum. Çünkü bitmiş ilişkiler bir daha okunmamak düşüncesiyle kitaplık rafına kaldırılmış tozlu kitaplar gibidir. Bazen elimize alırız sonra olduğu gibi gene yerine koyarız, bazen elimize alırız üzerindeki tozu üfleriz, bazen de elimize alıp sayfalarını karıştırırız ama nedense bir türlü okuyamayız… Oysa bizim kitabımız şimdilik okunuyor.
|
|
Yazıklar Olsun Türk Edebiyatına
(Şenol Durmuş) |
Başkaldırı |
| |
Yazıyı kaleme almamda ki en büyük etken edebiyatımızda şair ve yazarların toplumda ki suç işleyen insanlara mahkumlara, yani hırsızlara, katillere, esrarkeşlere bakış açılarında ki acımasız duruştur. Üstelik onları bir vebalı gibi görmeleri, sefil iğrenç yaratıklar diye yaftalayıp toplum dışına iterek adeta tekme tokat dışlayarak sanki bu insanlar yokmuşçasına gibi bir tavır almalarıdır. |
|
Kendine Yolculuk
(Müşerref ÖZDAŞ) |
İyileşme |
| |
Anlamsız mı gerçekten hayat? Yoksa onu anlamsız hale getiren bizler miyiz? Bir değirmen mi hatalarımız, bizi her an daha çok parçalara ayıran? Nasıl bir anlam katmalı hayata? Nereye bakmalı? Ne kadar bakmalı? Ne zaman bakmalı? Gördüğümüzü ve görmediğimizi, kendi okuduğumuzu ve iç sesimizin bize okuduğunu nasıl yorumlamalı? |
|
Bâb-ı Âli de Bir Gün -3-
(Selim ADIM) |
İronik |
| |
Otelin, karşı caddesi üzerinde bulunan yaklaşık yüz-yüzelli metre mesafede ki fırına normal günlerde iki dakikada gelirdim. Bu gün yol bitmiyordu bir türlü.Koşar adımlarla yürüyordum ama mesafe inadına direniyordu...
" Yahya Kemâl,Yahya Kemâllll!"
|
|
Bâb-ı Âli de Bir Gün -2-
(Selim ADIM) |
İronik |
| |
Bâb-ı Âli de gezmenin keyfine vardıkça,öğrenmeye olan hevesim gün geçtikçe artıyordu.Avare gezdiğim,zamanı hoyratça kullandığım günlere,saatlere,anlara acımaya başladım. Eyvâhlarım,eyyâmlarım artıkça arttı!!.Otelde ki odam, artık bana dar gelmiyordu |
|
Bâb-ı Âli de Bir Gün -1-
(Selim ADIM) |
İronik |
| |
Güne, Hüseyin abi’nin kalın ve otoriter sesiyle uyandım...Zoraki kalktım.Yorganım bile, yorgunluktan ağırlaşmıştı nedense...hayır hayır ! kirlilikten diyelim, içine girilesi değildi. |
|
Piç Sadi Nasıl Paşazade Oldu...
(Kemal Yavuz Paracıkoğlu) |
Bireysel |
| |
Sübyanlar Yetiştirme Yurdu iki katlı, eski, büyük bir taş binaydı. Yurdun büyük avlusu cezaevlerini çağrıştıran büyük, parmaklıklı bir demir kapıdan şehrin en işlek ana caddesine açılmaktaydı. Ana girişi cadde tarafında bulunan ve yeni, betonarme bir bina olan müdür lojmanından avluya küçük bir arka kapıyla gelinebiliyordu. |
|
Açım Ben 2
(Şenol Durmuş) |
Yeraltı |
| |
Hemen herkes o poşete bakıyordu.Garson, simitçi, ihtiyar keçiler bizim Rıfkı, Salih bütün aç gözler o poşete baktı... |
|
|
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2025 | © Eser sahipleri, 2025
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları
yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin
izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin
izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin —kısa alıntı ve tanıtımlar
dışında— herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.
|
|