• ÝzEdebiyat > Deneme > Din |
301
|
|
|
|
ilk kez kendimi ALLAH'a bu kadar yakýn hissediyordum |
|
302
|
|
|
|
Yaþlýlýk nedeniyle meydana gelebilecek bu olasýlýklarýn bir tanesi dahi, ciddi korkulara neden oluyor. Ýyice yaþlandýðýmýzda ise, ciddi bir hastalýkta ya da bakýma muhtaç olma durumunda, çocuklarýmýzýn bizimle ilgilenmeyeceðinin endiþesini taþýyoruz. Ayrýca ölümümüzün þekli ve yeri konusunda da kaygýlanýyoruz. En ciddi korkularýmýzdan biri de eþimizi |
|
303
|
|
|
|
Allah’ýn, Kuran’ý Kerim’i teblið etmesi için seçip beðendiði elçisi Hz. Muhammed, Kuran ahlakýna uygun yaþamý, Allah’a olan baðlýlýðý ve inancý, Kuran’ý teblið ederken gösterdiði üslupla müslümanlara örnek olan Kutlu bir insandýr.
|
|
304
|
|
|
|
O halde zulme rýza göstermek, engel olmak için çaba göstermemek de o zulme ortak olmaktýr. Kur'an ahlâkýný yaþamaya çalýþan, insanlýk onuru taþýyan her insan zulümle mücadele etmelidir. |
|
305
|
|
|
|
Dünyevi korkular hisseden kiþi, paniðe kapýlýr, aklýný kullanamaz, çaresiz duruma düþer. Allah korkusu ise, insanýn aklýný ve vicdanýný harekete geçirir. |
|
306
|
|
|
|
Ölümün yakýnlýðýný hissedip Allah’a yönelmek yerine, "ben güçlüyüm", "bunu yenerim", -haþa- "bu benim kaderim olmamalý, bunu deðiþtireceðim" gibi akýl dýþý sözlerle Allah karþýsýnda ne denli acz içinde olduklarýný unutur, kendi güçleriyle bu durumu deðiþtirebileceklerini zannederler. Zor zamanlarda bu kiþilerin en çok söyledikleri söz de, "hayata tutunmaktýr." |
|
307
|
|
|
|
Allah’tan uzak yaþayan her insan sahte bir mutluluk portresi çizer. Çok mutlu olduðunu söylediði anda bile kalbi tatmin deðildir. Yaþaadýðý mutluluðun geçici ve sonlu olduðunun bilincindedir. |
|
308
|
|
|
|
Samimi inanan insanlar mala farklý açýdan bakarlar; sahip olduklarýnýn Allah’tan geldiðini, yine O’nun dilemesiyle gidebileceðini bilirler. Bu bilinçteki mümin, kendisine mal verildiðinde büyüklenmez, kibir ve gurura kapýlmaz, þýmarmaz. Mallarý kaybetme korkusu da yaþamaz. Allah’ýn vermiþ olduðu tüm nimetlere þükreder ve hepsini O’nun rýzasý için O’nun yolunda kullanýr.
|
|
309
|
|
|
|
Gayrimeþru olan herþeyde inanan insanýn adeta ruhu kilitlenir, vücudu kasýlýr. Vicdaný çok rahatsýzlýk duyar. Zaten bile bile günah iþlediðinde insan nasýl rahat olabilir? Ýnsanýn beyni, bir konuya karþý net tavýr görürse vücudu kilitler. Ancak imaný zayýf, imaný gelip giden kiþi nefsin etkisinde kalýr. Gerçekten iman eden insanýn bu konuda yaratýlýþtan sistemi güçlüdür. |
|
310
|
|
|
|
Mümin rüzgarda eðilen fidan gibi deðil, fýrtýnada dik duran çýnar gibidir. Müminler birlikte olduklarýnda ise ormaný oluþtururlar. Ormanlar gibi oksijeni artýrýr; ’göðsü sanki göðe yükseliyormuþ gibi dar ve sýkýntýlý kýlýnan’ kiþilere þifa olurlar. Ormanlar gibi yaðýþ getirir; kupkuru çorak kalpleri -Allah’ýn izniyle- bereketlendirirler.
|
|
311
|
|
|
|
Aslýnda hepimiz birer Frodoyuz. Mordorun kýzgýn alevli yanardaðýna ulaþabilmek ve elimizdeki kýymetli emaneti o ateþte eritebilmek, görevimiz. |
|
312
|
|
|
|
Allah’tan baðýmsýz bir gücü olduðunu düþünmek ve nimetlerin kendine ait olduðunu zannetmek büyük yanýlgýdýr. Ýnsan hem aczinin farkýnda olup hem de enaniyet yapamaz. Farkýnda deðilse, "malým mülküm, katým, yatým" der, ancak günü gelir, Allah onun ayaklarýný yere bastýrýr, küçük düþürür.
|
|
313
|
|
|
|
Tüm kainatýn, içindeki canlýlarla birlikte yok olacaðý gün; o gün Kýyamet Günü. Kur’an’ýn kimi ayetlerinde kavuþma, kiminde mü’mini kafirden, haklýyý haksýzdan ayýrma günü, kimi ayetlerde de hasret günü olarak geçen o büyük gün. Tegabun Suresi o günün kimileri için ise bir aldanma günü olduðunu þöyle haber veriyor: |
|
314
|
|
|
|
Dünyadaki tüm kötülüklerin kökeninde, Allah’a olan baþkaldýrý ve dünyevi çýkarlar elde etme tutkusu vardýr. Ýyilik ise ancak Allah’a derin sevgi ve saygýyla, Allah korkusuyla, ahirete imanla ve Allah’ýn hoþnutluðu amaçlandýðýnda gerçek anlamda yaþanabilir. |
|
315
|
|
|
|
“Doðru söyleyen dokuz köyden kovulur” sözünü çevremizden sýkça duyarýz. Toplumda, dürüstlüðün insaný kayba uðratacaðý gibi gerçek dýþý bir inanýþ vardýr. Birçok anne baba çocuklarýna vicdanlý, dürüst ve samimi davranmayý deðil, yalnýzca kendi çýkarlarýný korumayý öðüt verir. |
|
316
|
|
|
|
Anne ve çocuðu arasýndaki ilk yaþam köprüsü plesentadýr; anne bebeðini bu yolla besler. Doðduktan sonra da sütüyle onu doyurur. Anne, çocuðunu bedensel yönden beslediði gibi, ruhsal açýdan eðitmekle de yükümlüdür. Eðitimde ilk aþama ailedir ancak bu süreçte çocuk babadan çok annesiyle bir aradadýr. Bu nedenle çocuðun ilk öðretmeni annesidir.
|
|
317
|
|
|
|
Ýnsanýn fýtratýnda, kendinden daha üstün bir güce ya da daha üstün olduðunu sandýðý bir varlýða tapýnma eðilimi vardýr. Bu eðilim elbette ki tüm varlýklarý, Allah’a meyletmek için var edilmiþtir. |
|
318
|
|
|
|
Günümüzde tüm dünyada genel anlamda büyük bir ahlak çöküntüsü ve dejenerasyon yaþanmaktadýr. Özellikle gençler arasýnda görülen bu yozlaþma toplumlarýn geleceði açýsýndan son derece büyük tehlikeler doðurmaktadýr |
|
319
|
|
|
|
O güzel atlar Münzevi için vardýr.... |
|
320
|
|
|
|
Allah’ý yeterince sevmeyen ve O’ndan gereði gibi korkmayan bir toplumda yaygýn olarak görülen bazý davranýþlar vardýr. Zina, hýrsýzlýk, dedikodu, yalan, riya, yolsuzluk… gibi. Bu davranýþlarýn Allah tarafýndan kesin olarak yasaklandýðý bilindiði halde, insanlarýn çoðu gereken titizliði göstermezler. Bu durum kiþilerin inancýnýn gerçekliði ve gücü ile alakalýdýr. Gerçek anlamda inançlý bir insan için Allah’ýn tüm emir ve yasaklarý önemlidir.
|
|