..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
Bir takım şeyler görürsünüz ve "Niye?" diye sorarsınız. Ben ise bir takım şeyler düşlerim ve "Niye olmasın?" diye sorarım. -George Bernard Shaw
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
İzEdebiyat - Din
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri

Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  

Portakal Japon Balığı
Alp Şahin
Eleştiri > 21. YÜZYIL

Hani beni böyle defalarca uyarıyorlar, içme artık bu kadar diyorlar ve ben dinlemiyorum ya… Heh işte, kaç senedir ama kaç senedir, sizdeki şu ana muhalefet ısrarı da tam olarak bu... Yine de ben sağlam bir promildeyken pekala yazabiliyor, kelimelerimle cümlelere can verebiliyorum. Peki ya siz bu partiyi destekleyince ne yapabiliyorsunuz? Hiçbir şey. Güzel… Devam edelim. Defalarca uyarıldınız… Defalarca ama… Bu ana muhalefet; sadece tabeladan ib

[DEVAMI]

 

 


 

 




Arama Motoru


• İzEdebiyat > Deneme > Din
101 
 Güne Başlarken Allah’a Yaklaşmak: Bir Müminin Düşünceleri  (Muhammed Rıdvan Kaya )

Her yeni gün, iman sahibi bir insan için Allah'ın varlığını ve kudretini daha derinden anlaması için eşsiz bir fırsattır. Allah, kainatta her varlığı ve olayı "ayet" olarak yaratmıştır. Bu ayetler, Allah’ın birliğini ve sonsuz kudretini anlamamız için birer işarettir. Kur'an'da geçen bu ayet kavramı, sadece ilahi kitabın ayetlerini değil, aynı zamanda yaratılışta ve günlük hayatta karşılaştığımız tüm delilleri ifade eder.
102 
 İslam’da Kölelik: Yanlış Bilinenler ve Gerçekler  (Muhammed Rıdvan Kaya )

Kölelik, tarih boyunca çeşitli toplumlarda var olmuş ve insan haklarına aykırı bir uygulama olarak devam etmiştir. İslam’da da kölelik ve esirlik meselesi yanlış anlaşılmış ve doğru yorumlanmamıştır. Bu makalede, İslam’daki kölelik ve esirlik kavramları arasındaki farklar, İslam’ın kölelik konusundaki duruşu ve bu konudaki ayetler üzerinde durulacaktır.
103 
 Kandil Geceleri ve İslam’ın Hakikati: Kur'an’a ve Vahye Dayalı Bir Değerlendirme  (Muhammed Rıdvan Kaya )

Kandil gecelerinin kutlanması, özellikle Müslüman toplumlar arasında yaygın bir gelenek haline gelmiştir. Ancak bu kutlamaların Kur’an ve İslam'ın temel öğretisiyle ne kadar örtüştüğü ve ne kadar doğru bir şekilde icra edildiği üzerine çeşitli tartışmalar bulunmaktadır. İslam’ın özünden sapmadan bu meseleye yaklaşmak, sadece dini ibadetleri değil, toplumsal değerleri de doğru bir şekilde anlamayı gerektirir. İslam’da, bir şeyin güzel veya doğru olup olmadığını belirlemede ilk ve en önemli kaynak, şüphesiz ki Kur'an'dır. Kur'an, İslam'ın öğretilerinin temel kaynağıdır ve her konuda Müslümanlara rehberlik eder. Bu bakımdan, herhangi bir ibadet veya kutlama, özellikle Kur'an'da yer almıyorsa, İslam'ın özüne uygun olmayabilir. Kandil gecelerinin ihya edilmesi, Kur'an'da doğrudan bir öğreti olarak bulunmamaktadır.
104 
 Müslümanların Allah’a Güven ve Teslimiyeti: İman ve Tevekkülün Derin Anlamı  (Muhammed Rıdvan Kaya )

Müslümanlar, hayatlarının her anında Allah’a güvenmeyi, O’na teslim olmayı ve her türlü zorlukta Allah’a sığınmayı bir inanç ve yaşam biçimi olarak benimserler. Bu, yalnızca dini bir yükümlülük değil, aynı zamanda kalpten bir teslimiyet ve ruhsal bir huzur kaynağıdır. Mümin, Allah’ın her şeyin yaratıcısı ve mutlak denetleyicisi olduğunu bilir ve O’na güvenerek her türlü kaygıdan arınır. İman, sadece bir bilgi değil, aynı zamanda kalbin ve aklın birbiriyle uyum içinde olduğu bir yaşam tarzıdır. Müslümanın Allah’a güveni, her şeyin O’nun bilgisi dahilinde olduğunu ve her olayın, her yaratılışın bir hikmet taşıdığını kabul etmesidir. Müslüman, Allah’a güvenmenin ne kadar önemli olduğunu, Kuran’daki ayetlerden derinlemesine öğrenir.
105 
 Zorluk Olmadan Kolaylık Olmaz: Sabret ve Umut Et  (Muhammed Rıdvan Kaya )

Hayat, karşılaşılan zorluklar ve kolaylıklarla bir yolculuk gibidir. İnsan, bu yolculukta kimi zaman yokuş yukarı çıkar, kimi zaman düz yolda yürür, kimi zaman da yokuş aşağı iner. Ancak bu iniş çıkışların arkasında Allah’ın hikmet dolu bir düzeni vardır. İnşirah Suresi’nin şu ayeti, bu gerçeği en güzel şekilde ifade eder: "Demek ki, gerçekten zorlukla beraber kolaylık vardır. Gerçekten güçlükle beraber kolaylık vardır." (İnşirah Suresi, 6) Bu ayetin iki kez üst üste tekrarlanması, müminlerin bu ilahi vaade tam anlamıyla inanması ve güvenmesi içindir. Çünkü Allah, kullarına zorlukların ardından kolaylıklar nasip edeceğini vaat etmiştir. Bu vaat, bir müminin hayatında umut ışığıdır ve en karanlık anlarda bile sabretme gücü verir. Allah, dünya hayatını bir imtihan yeri olarak yaratmıştır ve bu imtihanın içinde zıtlıklar barındırır: darlık ve bolluk, gece ve gündüz, yaz ve kış... Bu zıtlıklar olmadan, hayatın anlamı ve hikmeti tam olarak kavranamazdı. Eğer sürekli kolaylık içinde yaşasaydık, sabır ve şükür gibi yüce ahlakları öğrenemezdik. Darlık olmasaydı bolluğun, kış olmasaydı baharın kıymetini bilemezdik.
106 
 Şirk ve Müşrik Türleri İtikadî ve Amelî Şirkin Derinlikleri  (Rıdvan Kaya )

Şirk İslam’ın temel öğretilerine aykırı bir şekilde Allah’a eş koşmak veya O’na ortaklar koşmak olarak tanımlanır. İslam’da Allah’ın birliği (Tevhid) en kutsal inançken, şirke düşmek ise dini hayata dair en büyük tehlikedir. Şirk, iki ana türde incelenebilir: itikadî (inançsal) ve amelî (eylemsel). İtikadî şirk, bir kişinin inançlarında Allah’a ortak koşması iken, amelî şirk ise davranışlar ve günlük hayatta uygulamalarda Allah’ın iradesine tam teslimiyetin yerine başka unsurlara başvurmayı ifade eder. Bu yazı, şirk ve müşrik türlerinin detaylı bir analizini sunarak, bu kavramların İslam toplumlarındaki etkilerini inceleyecektir. İtikadî şirk, bir kişinin doğru inançtan sapması ve Allah’a eş koşmasıyla ortaya çıkar. İslam inancında, Allah’ın birliği ve mutlak egemenliği temel bir ilkedir. Bununla birlikte, geleneksel din anlayışları, kültürel öğretiler ve mezhepler bazen bu temel ilkeyi zedeleyebilir. İtikadî şirk bireylerin, Kur’an ve vahiyden ziyade gelenekleri, kültürleri ve mezhebi yorumları daha önemli kabul etmeleriyle başlar. Bu kişiler genellikle hadis ve mezheplerin, İslam’ın temel kaynakları olan Kur’an ve vahiyden önce geldiğine inanır ve bu yanlış anlayışlarını bir inanç sistemi haline getirirler. Bu durum bireylerin doğru inançları benimsemesini engeller ve onları şirke düşürür. İtikadî anlamda vahyin yeterli olmadığına inanan kişiler hadis ve mezhepleri kabul ederler. Ancak Allah’ın her şeyi kontrol ettiğini tam olarak kavrayamazlar ve duygusal, romantik tavırlar sergileyebilirler. Amelî şirke düşmüş olan bir kişinin doğruyu bildiği halde yanlış yaşaması onun inançsal anlamda eksiklikler taşıdığı anlamına gelir. Bu tür insanlar, mezhepleri kabul etseler de Kur’an’daki Allah tasavvurunu tam anlamadan hareket ederler ve dolayısıyla şirke düşerler. Amelî şirk kişinin Allah’ın iradesine tam teslim olamaması ve başka unsurlara yönelmesiyle ilişkilidir. İtikadî şirke kıyasla daha az belirgin olsa da günlük hayatın her anında şirkin etkileri gözlemlenebilir. Amelî şirk kişinin içsel dünyasında yaşadığı zaaflarla başlar. Üzülme, öfkelenme, Allah’ın yarattıklarından memnun olmama gibi tepkiler amelî şirkin tipik özelliklerindendir. Ayrıca karşı cinsin aşırı yüceltilmesi veya hayatın merkezine alınması da amelî şirke dair bir diğer önemli örnektir. Bu tür kişiler her şeyin Allah’ın kontrolünde olduğunu tam olarak kavrayamamış ve yaşamlarını Allah’ın koyduğu ölçülere göre düzenlememişlerdir. Birçok günlük davranış bozukluğu amelî şirke işaret eder. Kuran ahlakı ile bağdaşmayan her türlü davranış şirkin izlerini taşır. Bu kişiler doğruyu bildikleri halde yanlış bir yaşam tarzı benimserler ve dolayısıyla İslam’ın temel ilkelerinden sapmış olurlar.
107 
 Yönetilen ve Yöneten: Adaletin ve Eşitliğin Temel İlkesi  (Muhammed Rıdvan Kaya )

Tarih boyunca insanoğlu, bir düzen içerisinde yaşama ihtiyacı hissetmiş ve bu düzeni sağlamak adına yöneticiler tayin etmiştir. Ancak zamanla bu düzenin sağlanmasında adaletten sapmalar, güç ve otorite hırsı gibi zaaflar ortaya çıkmıştır. Yönetici ile yönetilen arasındaki ilişkinin temeli, Kur’an ışığında adalet, eşitlik ve hizmet anlayışına dayanır. Ancak bu değerler çoğu zaman unutulmuş, yönetilenler köle, yönetenler ise efendi gibi davranmıştır. Bu durum, İslam’ın ortaya koyduğu ilkelerle bağdaşmamaktadır.
108 
 Kur’an’a Göre Din Anlayışındaki Sapmalar ve Gelenekçi Yaklaşımlar  (Muhammed Rıdvan Kaya )

Kur’an, insanları hakka ve adalete çağıran ilahi bir rehberdir. Ancak tarih boyunca bazı bireyler ve topluluklar, kendi inançlarını ve kültürlerini Kur’an ile uzlaştırmaya çalışarak bu ilahi rehberi tahrif etmeye kalkışmışlardır. Gelenekçi yaklaşımlar, din anlayışına kültürel ve tarihsel öğeler katarak Kur’an’ın saf mesajını gölgeler. Bu durum, Kur’an’a uyum sağlamak yerine onu kendi isteklerine uyarlama çabasına dönüşür. Kur’an, böyle bir tutumu açıkça kınar ve insanları kendi uydurdukları yanlış inançlardan sakındırır.
109 
 Kadın, Toplum ve Şirk: İbrahim’in Hikayesinden Çıkarılacak Dersler  (Muhammed Rıdvan Kaya )

İslam tarihi ve Kur'an, toplumsal yapılar, gelenekler ve kültürler üzerine derinlemesine mesajlar sunar. Bu bağlamda, Nebimiz İbrahim'in babası ve kavmiyle olan diyalogları, toplumsal cinsiyet, gelenek ve putperestlik üzerine önemli dersler içerir. Özellikle, Enbiyâ Suresi’nin 52. ayetinde geçen "Hani babasına ve kavmine demişti ki: 'Sizin, önlerinde bel büküp eğilmekte olduğunuz bu temsili heykeller nedir?'" (Enbiyâ, 52), İbrahim’in karşılaştığı toplumun inançları ve toplumsal yapısı hakkında derin bir içgörü sunmaktadır. Ayet, sadece putperestliğe karşı çıkan bir mücadelenin simgesi değil, aynı zamanda toplumsal cinsiyet ve erkeğin toplumsal etkisiyle ilgili önemli bir soruyu gündeme getiriyor.
110 
 İman ve Tevhid: İbrahim’in Örneği Üzerinden Muvahhid ve Müşrik Arasındaki Farklar  (Muhammed Rıdvan Kaya )

İman, bir insanın kalbinde inançla yerleşen, akıl ve vicdanla doğrulanan, bilerek ve sorgulayarak kabul edilen bir olgudur. Ancak, bu iman sadece geleneksel bir biçimde, ataların izinden giderek değil, düşünerek, sorgulayarak ve kainatın yaratılışını tefekkür ederek olmalıdır. Kur'an-ı Kerim, bu tür derin bir iman anlayışını, atalarına körü körüne bağlı kalmanın ötesine geçip aklını ve vicdanını devreye sokarak doğru yola ulaşan bir inanç biçimi olarak tanımlar. İman, seküler, laik veya geleneksel itikadın bir sonucu olmamalıdır.
111 
 Duanın Gizemli Yolculuğu  (Yûşa Irmak)

Herkes gibi benim de uzakta, çok uzaklarda sevdiğim, değer verdiğim insanlar var. Ne zaman onlar için dua etsem gözümün önünden yaşadıklarımız film şeridi gibi geçer ve onlar için dua ederek tüm özlemimi, hasretimi gidermeye çalışırım…
112 
 Gemiye Tekrar Binene Kadar: İnsanın Kendi Gücünün Sınırları ve Allah’a Sığınış  (Muhammed Rıdvan Kaya )

İnsanın varoluşunu ve hayatta karşılaştığı zorlukları derinlemesine düşündüğümüzde, insanın Allah’a sığınma şekli, onun içsel dünyasını ve inancını anlamada önemli bir ipucu sunar. Bu noktada, "Gemiye tekrar binene kadar!" ifadesi, bir insanın yaşadığı güçlükler ve içsel mücadelelerin, Allah’a olan samimi yönelimle nasıl şekillendiğini anlatan güçlü bir metafordur. İnsan, zor durumda kaldığında Allah’a dua eder ve ona sığınır; ancak bu dua, bazen içten bir teslimiyetin sonucu değil, sadece bir çıkış yolunun arayışıdır.
113 
 Boş ve Amaçsız İşlerden Kaçınmak: İnsan ve Ahiret Perspektifi  (Muhammed Rıdvan Kaya )

İnsanın hayatında en kıymetli sermayesi, şüphesiz zamanıdır. Ancak bu zaman, çoğu zaman fark edilmeden, boş ve amaçsız uğraşlarla heba edilmektedir. Günümüzde, özellikle medya ve televizyon aracılığıyla insanlara sürekli olarak sunulan cinayet programları, dedikodu içerikleri ve amaçsız tartışma programları, bireyin ne dünya hayatına ne de ahiretine bir katkı sağlamaktadır. Bu tür programlar, insanları sadece oyalar ve asıl hedeflerinden uzaklaştırır.
114 
 Kur’an’a Dayalı İslam ile Kalplerdeki Huzurun Keşfi  (Muhammed Rıdvan Kaya )

Kur’an, insanlığın hem dünya hem de ahiret saadetini hedefleyen ilahi bir rehberdir. Ancak ne yazık ki, birçok insan Kur’an’ın mesajından uzak bir şekilde yaşamaya devam etmekte ve İslam’ı kültürel gelenekler, mezhepler ve hadislerle sınırlandırarak gerçek huzuru bulamamaktadır. Oysa kalplerin huzura ermesi, yalnızca Kur’an’ın rehberliğinde, Allah’ın zikriyle mümkündür.
115 
 Hadis, Söylenti ve İslam: Kur’an Merkezli Din Anlayışı  (Muhammed Rıdvan Kaya )

İslam’ın temel kaynağı Kur’an-ı Kerim’dir. Bu gerçek, hem ayetlerle hem de akıl ve mantık ilkeleriyle desteklenmektedir. Ancak tarih boyunca, Nebimiz Muhammed’in sözleri olduğu iddia edilen hadisler, İslam’ın ikinci kaynağı olarak kabul edilmiş ve zamanla dinin merkezine yerleştirilmiştir. Hatta Ebu Bekir Sifil gibi bazı kişiler tarafından birinci ve asıl geçerli kaynak haline getirilip Kur'an'ın inkâr edilip hadislerin kabul edilmesi gerektiği iddia edilmiştir.
116 
 Gafletin Tehlikesi ve Kuran’ın İnsan Hayatındaki Yeri  (Muhammed Rıdvan Kaya )

Gaflet, insanın Allah’ın emirlerinden uzaklaşması, gerçeklerin farkında olmaması ve hayatını bilinçli bir şekilde yönlendirmemesi durumudur. Bu tehlikeye karşı en etkili çözüm, Allah’ın kullarına yol gösterici olarak indirdiği Kuran’ı okumak ve üzerinde düşünmektir. Kuran, sadece bir ibadet aracı değil, aynı zamanda insanın hayatını şekillendiren, ona doğruyu ve yanlışı, iyiyi ve kötüyü öğreten bir rehberdir. Kuran okumak, insanı Allah’a yaklaştırarak, O’nun üstün ilim ve kudretini kavramasına vesile olur. Bu kavrayış, kişinin dünyaya bakış açısını değiştirebilir, içsel huzura kavuşmasına yardımcı olabilir ve gafletten korunmasını sağlar.
117 
 Şeytanın Oruç Tutması ve Ramazanda Zincire Vurulması Hakkındaki Yanılgılar  (Muhammed Rıdvan Kaya )

Toplumda sıkça karşılaşılan bazı inançlar ve görüşler, dini öğretilerle çelişebilmektedir. Özellikle Ramazan ayıyla ilgili olarak şeytanın oruç tuttuğu veya zincire vurulduğu gibi iddialar, doğru anlaşılmayan veya yanlış aktarılmış bilgilerden kaynaklanmaktadır.
118 
 Kalem, Kelime ve Sır: Vahiyden Hayata Yansıyan Derinlikler  (Muhammed Rıdvan Kaya )

İnsanoğlunun varoluşuyla birlikte, bilgi arayışı ve gerçekleri keşfetme çabası da başlamıştır. Fakat bu arayış, yalnızca dış dünyayı anlamaktan ibaret değildir; aynı zamanda insanın iç dünyasında, kalbinin derinliklerinde ve ruhunun inceliklerinde bir yolculuğa çıkmaktır. Bu yolculuk, Allah’ın kelimeleriyle şekillenir. Kur'an’ın bize sunduğu derinlikli anlamlar, insanın varlıkla, toplumla ve tarihle olan ilişkisinde en temel referansları oluşturur.
119 
 Cahiliye Kadını ve Cahiliye Erkeği: Toplumsal Bir Eleştiri  (Muhammed Rıdvan Kaya )

Günümüz toplumunda, "cahiliye" terimi genellikle bilgiden yoksunluğu, kültürel ve manevi boşluğu ifade etmek için kullanılır. Bu terim, bazen geçmişteki cahiliye dönemine atıfta bulunsa da, günümüzde de modern toplumun bazı kesimlerinde benzer bir "cahiliye yaşamı" ve anlayışı gözlemlenebilmektedir. Bu yazıda, "Cahiliye Kadını" ve "Cahiliye Erkeği" üzerinden, toplumsal eleştirilerin ve bireysel yetersizliklerin nasıl şekillendiğine dair bir analiz yapılacaktır.
120 
 Kur'an'a Dayalı İslâm ve Müslüman Kardeşliği  (Muhammed Rıdvan Kaya )

Müslümanların kardeşliği, yalnızca sözle değil, iman, amel ve tavırla ortaya konulması gereken bir bağlılık ve dayanışma ilişkisidir. Bu kardeşlik, Kur’an merkezli bir hayat anlayışını esas alır ve yalnızca Kur’an’daki İslâm’ı yaşayanlar arasında gerçek anlamını bulur. Kur’an, İslâm’ı yaşamak için yeterlidir.

Önceki Sayfa  1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 
31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51  Sonraki Sayfa




son eklenenler

 


 


Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2025 | © , 2025
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.