• İzEdebiyat > Eleştiri > Toplum ve Birey |
401
|
|
402
|
|
|
|
Eğitim ve öğretim bir ülkenin olmazsa olmazlarındandır... Yurdun, her aşamadaki -İlk, orta, lise, üniversite, lisans üstü- eğitimi oturmamışsa, aksaklıklar varsa, o okullardan mezun olan öğrencilerde içinden çıktıkları toplumlara yeterince faydalı olamayacaklardır... |
|
403
|
|
|
|
Genç idealist öğretmen kızımız yaşadıklarını heyecanla anlatırken insanın tüylerinin diken diken
olmaması ne mümkün! |
|
404
|
|
|
|
Sürekli maddi harcamalar yapmak için sömürülüyoruz. Geleneksel sömürgecilik anlayışı olan askeri istila ve sömürülen halkların güç kullanılarak köleleştirilmesinin yerine, yeni bir sömürgecilik anlayışı gelişti artık. Bu yeni sömürgecilik anlayışında, sözde ve görünüşte hiçbir zorlama yok! Herkes özgür iradesiyle hareket ediyor! Koşullarda eşitlik olmadan nasıl bir fırsat eşitliği oluyorsa ki uzun bir tartışmaya açık bir konudur bu; hepimiz özgürüz, zira fırsat eşitliği var! |
|
405
|
|
|
|
Sivil kelimesinin polis ile özdeşleştirildiği bir ülkede “sivil toplumun” ciddi bir tarihi olacağını düşünmek saflıktır. Ancak bu nedenle de eleğimizi duvara asmak doğru bir tutum değildir.
|
|
406
|
|
|
|
Ne demek herkesin esit olmasi? Ben suyum, ben buyum, o ise su. Kaldi ki bunlarin sectikleri o koltukta oturdular da ne yaptilar? |
|
407
|
|
|
|
Elbette, birlikten kuvvet doğar; ancak her birlik, gönüllü birliktelik anlayışıyla ve özgürce alınmış kararlarla oluşursa çok daha anlamlı ve çok daha uzun soluklu bir birlik olur. |
|
408
|
|
409
|
|
|
|
-Hata yapmaktan korkuyorum.O nedenle hiçbir şey yapmıyorum.
- Hiç hata yapmamış adam, yeni bir şey denememiştir.
|
|
410
|
|
411
|
|
|
|
23 Nisan 1920 günü açılan BMM ‘ nin yapısı incelendiğinde 19 Mart 1920 seçim talimatına göre seçilmîş üyeler, Meclis-i Mebus an’dan gelen üyeler, Yunanistan ve Malta'dan gelen... |
|
412
|
|
|
|
Peki kimden, neden, nelerden kaçıyordu o insanlar? İnsan kendisinden, belleği ve anılarından kaçabilir mi? İnsan beyni bilgisayar beyni değil ki sıfırlanıp, bir anlamda yenilensin… |
|
413
|
|
|
|
...Toplumsal yaşamda işler belli noktalar dışında böyle yürüyemez. Başta da söylediğimiz gibi bireye verilen önem artırıldığında sonuç ne olacaktır... |
|
414
|
|
|
|
Artık öyle küçük çocuğun elindeki şekeri alıp ağlatma eylemine bile gerek yok, şöyle karşıdan baksanız ama içinizden alırım bak şekerini diye düşünerek, o bile yetiyor ağlatma eylemi için. Sonra ağlayan çocuğun ilk önce annesi anlıyor çocuğunun elinden şekerini almayı düşündüğünüzü, sonra anne babaya bir bakışla anlatıyor olanları, baba kalkıp geliyor yanınıza anladım ben seni değip tekme tokat dalıyorsunuz birbirinize. Biraz abartılımı oldu buda!!! neyse. |
|
415
|
|
|
|
Bir Müslümanın görevi, Müslümanlara destek olmak... Burada şu soru geliyor insanın aklına: Hangi Müslümana destek vereceğiz? Kendi yarattığı dini, Allah’ın indirdiği dinin yerine koyan ve kendilerine Müslüman diyenlere mi yoksa Allah’ın dinini Kur’an-ı Kerim’e göre yaşayan, çevremizde destek vereceğimiz kadar Müslüman var mı ve varsa bunları bulabilecek ve destek olabilecek durumda mıyız? |
|
416
|
|
|
|
Rep yapmazdık mesela biz, şarkılar ağır aksak giderdi ruhumuzun derinliklerini titretirken... Hızlı hızlı kimselere bir şey anlatmaya kalkmaz, karşımızdakilerin konuşmasını da fazla kesmezdik... Hiç sormazdık hocalara Ramazan da ''Hocam sakız orucu bozar mı bozmaz mı?'' diye, bilirdik sakızın orucu bozduğunu... |
|
417
|
|
|
|
Canan Kaftancıoğlu'nun Suç Teşkili sayılan basın açıklamalarıyla ilgili videolarını seyrettim. Bu videolarda ben şahsen ne bir hakaret, ne halkı kin ve düşmanlığa tahrik, ne kamu görevlisine hakaret, ne silahlı terör örgütü propagandası yapmak, ne de askeri teşkilatların aşağılanmasına dair her hangi bir konuşmaya rastlamadım. |
|
418
|
|
|
|
Ne için geliyoruz dünyaya? Temel soru bu noktada! Yiyip, içmek, bolca eğlenmek, onunla bununla hoşca vakit geçirmek için mi? Kimilerimiz ve belki de çoğumuz için evet. Dışarıya veya kendimize baktığımızda göreceğimiz bir tek gerçek. |
|
419
|
|
|
|
Ah! be gözlerim kara kıta Afrika'da bir lokmaya muhtaç insanlar gördün. Birileri kuş sütünün eksik olmadığı sofralarda tıka basa karınlarını doyururken, kusacak kadar yemek yerken, kara kıta Afrika'da bir lokma ekmek için, bir kilo patates, pirinç için birbirini ezen çiğneyen insanlar gördün. Okula gitmesi gerekirken, küçücük çocukların elinde Kalaşnikoflar ile birbirlerine silah sıktıklarını gördün. Görmez olsaydın, duymaz olsaydın keşke bunları, insanlığından bu kadar utanmazdın... |
|
420
|
|
|
|
Türkiye TV’lerinde oynatılan sözde “Gençlik dizileri”, aslında sistemli olarak, gençliği hedeflemekte ve onları dejenerasyona uğratmayı amaçlamaktadır. |
|