Doğaüstü henüz anlayamadığımız doğal şeylerin adı. -Elbert Hubbard |
|
||||||||||
|
Benim adım Mabure; Otuz dokuzunda, beş çocuk annesiyim İkisi kucağımda, üçü minik ayaklarıyla basıyor toprağa… Somali’nin iç göçünden, bir yardım kampına uzanan vicdan göçüydü benimkisi… Bir umutla; sadece yaşam adına… Son 60 yılın en kurak ülkesinden sesleniyorum sana Müslüman vicdanına, İnsanlık namına… Üç yıldır bir yağmura hasret kavruk topraktan Sütten kesilmiş bir anneyim ben… Benim adım Mabure! Çocuklarım yolda açlık ve susuzluktan öldüler. Şartlar çok kötüydü. 3 evladımın ölüsünü bıraktım geride. İlk ölen çocuğum 6 yaşındaydı. Bilmem ne kadar düşündün beni, biz azar azar ölürken… Benim adım Mabure! Biz kitapta haber verilen o insanlarız… Hani ‘katından bir yardımcı gönder’ diye yakaran erkek, kadın ve çocuklar... Hiç aklına geldik mi söylesene, Bugün 2 Ağustos 2011… Köyde yaşam yok… Açlık nedeniyle herkes gibi çocuklarımı yanıma alıp yola düştüm. Fakat altı günlük yürüme mesafesi uzakta olan kamp yolunda, her iki günde, bir çocuğumu kaybettim. Çocuklarım yolda açlık ve susuzluktan öldü. Kampa varabildiğimizde 3 evladımın cenazesi geliş yoluna serilmişti bile… İlk ölen çocuğum 6 yaşındaydı. Onun cenazesini çocuklarımın yardımı ile bir yere kadar taşıdım. Ama sonra 5 yaşındaki çocuğum öldü. İki cesetle kaldım. Ne yapacağımı bilemedim. Durup mezar kazmak için çaba harcasam, kampa daha da geç kalacaktım. Belki de tüm çocuklarımın ölümüne neden olacaktım. O yüzden çocuklarımın ölüsünü yoldan alıp, uygun bir yere bıraktım. Onlara bir mezar bile yapamadan sağ kalan çocuklarımla yürümeye devam ettik. Benim adım Mabure! Mememdeki süt çoktan tükendi… Afrika’nın boynuzunda… Bir umut göçüydü benimkisi! İki günlük yol kalmışken 1 yaşındaki erkek çocuğum da öldü az önce... En azından onun cesedini yanımda getirmek istiyorum. Ama diğer iki çocuğum da hastalık belirtileri başlıyor ve ayrılmak zorunda kalıyoruz. Benim adım Mabure! Dayanın çocuklar; Mama şu dağların hemen yamacında… Umut bulutların ülkesinde Eskiden 5 çocuklu bir anne olmakla övünürken, şimdi 2 çocuğumun yaşaması için dua ediyorum Önce kızgın çölde yanıyor ayaklarımız, Gölge bize çok uzak Dayanın çocuklar… Güneş başınızı yakacak biliyorum Bir yol yok başka biliyorsunuz; dayanın… Bir dost kalmadı, tutunacak… Teyemmümle kıldığım namazlar hayatta tuttu belki bizi… Ve varabildik nihayetinde bir açlık sürgününde, başka bir sürgüne Şimdi Birleşmiş Milletlerin Mogadişu’daki mülteci kampındayız… Kocam ve 3 çocuğum olmadan kalan günleri sırtlanmaya çalışacağım… 1 metrekareden daha küçük bir yerde üç kişi bu çadırda, sıcakta… Sağ kalan iki çocuğumu her an kaybetme korkusuyla yaşayarak! Menim adım Mabure! Duyuyor musunuz, ey dünya Müslümanları!
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Orhan TURAN, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |