"Yumuþak olma ezilirsin, sert olma kýrýlýrsýn." -Victor Hugo |
|
||||||||||
|
Onlardan bir grup da hani þöyle demiþti: "Ey Yesrib (Medine) halký, artýk sizin için (burada) kalacak yer yok, þu halde dönün." Onlardan bir topluluk da: "Gerçekten evlerimiz açýktýr" diye Peygamberden izin istiyordu; oysa onlar(ýn evleri) açýk deðildi. Onlar yalnýzca kaçmak istiyorlardý. (Ahzab Suresi, 13) Yukarýdaki ayetlerde bazý kiþilerin, "evlerimiz açýktýr" diyerek Peygamberimiz(sav)’den izin istedikleri bildirilir. Bu kimseler, “annem, babam, kardeþlerim, eþim, çocuklarým var, onlarý býrakamam; onlarýn yanýnda olmam gerekli" diyerek mazerette bulunurlar. Evleri açýk olmadýðý halde bahaneler üretmelerinden amaçlarý gerçekte, Peygamberimiz(sav) ile birlikte küfre karþý mücadele eden Müslümanlarýn mücadelesine katýlmaktan kaçmaktýr. Bu durumu, birçok insan o döneme ve o dönemde yaþayan kiþilere ait bir özellik gibi görür. Oysa ayný durum bugün de aynen yaþanmaktadýr. Fitne kalmayýncaya kadar fikri mücadele edilmesi buyruðunu birçok kiþi göz ardý etmektedir. Mazeret de aynýdýr; ailelerinin onlara ihtiyacý vardýr. Söz konusu Kur’an ayetlerini bildiði halde kiþi, öncelik olarak zayýf býrakýlmýþ Müslümanlarý deðil, yalnýzca kendi yakýnlarýný gözetmeyi kutsal bir amaç ve saygý duyulacak bir durummuþ gibi anlatýr. Ayette söz edilen kiþilerin özelliklerini taþýr ancak kendisinin farklý olduðunu zanneder. Oysa bu kiþinin yaþadýðý durum, ayette söz edilenle tam olarak örtüþür. Allah’a bir ucundan ibadet eden kiþi, Kur’an’ý yalnýzca çýkarýna uygun gördüðü ölçüde yaþar. Örneðin Kur’an Müslümanlara, zayýf býrakýlan insanlar için mücadele etmeyi farz kýlarken, o görmezden gelir; "yakýnlarýnýzý ateþten koruyun” emri gereði yalnýzca kendi yakýnlarýný korur. Kur’an’da “mal edinmek ve ticaret var, o halde ticaret yapar, mal edinirim" der ancak "ihtiyaçtan artakalaný verin" buyruðunu yok sayar. Ya da “içinizden bekarlarý evlendirin” ayetine uyarak evlilik yapar ama Allah yolunda mücadele emrinden, "ailem, evim, çocuklarým" gibi bahanelerle yüz çevirir. Dahasý, “elimden bu kadarý geliyor, ancak bu kadarýný yapabiliyorum; ben evliya deðilim" gibi sözlerle dini kýyýsýndan köþesinden yaþamaya devam eder. Belirli bazý ibadetlerini yaptýðý için kendini yeterli gören bu insan, aslýnda hayatýný doya doya yaþamanýn derdindedir. Toplumdaki, "desinler" mantýðý kýstasýdýr ve özellikle varlýklý biriyse kendince önemli gördüðü herþeyi insanlarýn gözü önünde ve abartýlý olarak yaþar. Örneðin çocuðunu evlendirecekse, anlý þanlý, ortalýðý "yýkacak" bir düðün yapmayý düþünür. Ýslam aleminin periþan durumunu aklýna bile getirmeden, yalnýzca insanlarýn "ne muhteþem düðün yaptý" demeleri için parasýný adeta "akýtýr". Baský ve zulümden kurtulmak için camiye sýðýnan Müslümanlara sýkýlan kurþunlarý görmezden gelir, þaþaalý düðününde havaya kurþun sýkarak yeri göðü inletir. Oysa insan Allah’ýn rýzasýnýn en fazlasýný aramakla sorumludur. Örneðin, söz konusu kiþi bir anda kendisini cehennemin kenarýnda bulsa. Ve önünde, parasýný ya insanlarýn beðenisini ya da Allah’ýn rýzasýný kazanmak amacýyla kullanmak gibi iki seçenek olsa... Hangisini tercih eder dersiniz? Nefsani çoðalma yarýþý ve tutkusu, birçok insaný dünyaya yöneltir. Ýnsanlar Allah yolunda "hayýrda yarýþ" yerine dünya hayatýndaki "çoðalma" yarýþýný seçerek oyalanýrlar. Ardýndan da Lokman Hekim’in þu sözü gerçekleþir: "Mide dolunca fikir uyur, hikmet ölür ve azalar durur." Ýnsan, mal ve mülkü Allah’a yakýnlaþma yolunda araç olarak kullanma yerine, hepsini amaç edinip sýrtýna yüklenir. Ve ne olur? Aðýrlýðý altýnda ezilir. Ýnsan sonsuza kadar yaþamayý arzu eder; yaþayacaktýr da. Ancak samimi inanan insan sonsuz yaþamýn dünyada deðil ahirette gerçekleþeceðini bilir. Ölümü ve ahireti düþünmeyip, çekici kýlýnmýþ dünyevi mal ve mülke tutkuyla baðlanan, çevresinin, anne babasýnýn, eþi ve çocuklarýnýn rýzasý için yaþayan kiþi için ise sonsuz hayat azapla doludur. Evinin açýkta olduðu mazeretine sýðýnmýþtýr; þimdi ise barýnma yurdunun kapýlarý sonsuza dek üzerine kilitlenmiþtir.
ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.
|
|
| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk | Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim
Yapým, 2024 | © Fuat Türker, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr. Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz. |