Sorularla dolu bir kitap... hiçbir zaman eksiksiz olamaz. -Robert Hamilton |
|
||||||||||
|
bir alaz göğe inandım başakların gecede akan hışırtısına bir de anla beni ayışığı kentler tükürdüm beton ve çelik soluyan akşamlarda söktüm omzuma takılan apoletleri meczupluk hırkasını yakıştırdım eğnime bir mezar çukuru sayarak yatağımı her gece kendimle ölerek hesaplaştım ey çağ bütün aşkların taşladı beni türlü türlü kapısı var şu insan yüzlerinin ahşap-teneke-çelik -plastik samimiyet kurt kapmış kuzunun artıkları mermer gülüşlerle hasbıhal etmenin acısını bildim bütün karanlık gecelerde sizin hiç bilmediğiniz bir dildim sadece inlemeler-azap çığlıkları -ölümle yaşam arasındaki o kanlı o korkmuş o ürkek sözleri okudum acısı bataklık insanların alnında onları dokudum yalnızca ama isyanla öfkeyle hınçla bu yüzden sayın bayım sevişmelerim sayılmayacak kadar azdır ömrümce dışarıda ay olurdu ve bahçemde güller şakırdı çılgınca o zaman ben hep bir ağlayışın vadisinde çıkış arayan mecalsiz yolcu olurdum çoğaldıkça çoğalırdı içimin yırtıkları kitaplar ve sayfalarca akan düşünce ben onların arasında kuru bir otum belki sesim geçmiş kafilelerden kalan ocak külleri yalaka mevkiler haksız makamlar son model ön model arabalar atlar limitet komandit anonim evlilikler ey çağ sanki umurumda gibi bütün değerlerin dışladı beni giderek daha çok benziyorum alıç ağaçlarına tek başına yaşayan kaya kartallarına eski bir ağlamanın yankısıyım ıssız dere yataklarında bir koyakta yardan ayrı düşene benziyorum bir dağın yamacında pusulanana ama isyanla öfkeyle hınçla sanırım insandan başka bir şeyim artık yağmur gözlü çiçek yüzlü çocuklar bir tarafa hiçbir yüz ifadesi tanıdık değil betondan yontulmuş gülüş ruhunu kaybetmiş söz yalnızca binlerce yıl önceden bir adamın kara taşa yonttuğu gül kabartması yurtsuz bulut - yoldaş rüzgar -yar yağmur deli ayaz -gebe çamur… Allahın her akşamı duvarlaşmış yüzleriyle evine dönen işçiler avurdu yer göçüğü ırgatlar geçinemeyen memurların demir parmaklık takılmış gözleri çiğnenerek-sancıyarak-acıyarak sürüklenen sayısız köle insanlıktan ötelerde bir yerde yaşıyorum sanarak körelten karanlıkta soluk alan bir beden her soluk öle öle bu yüzen sayın bayım artık yırttım reçetelerini mutluluğa –insanlığa –adalete yazılan derisi kavlamış gök sırtı yağır yer arasına sığmayan öfke ve keder tükürmüşüm suratına sizin aşklarınızın tartılı dostluklarınızın mostluklarınızın varsın bir kuru yaprak ömrüm düştüğü yerde kalsın hiç kimse ardımdan üzülüp ağlamasın yüreğimi en eski devrimcinin kayrağında biledim ne ömrün kısalığı – ne yarsiz kalmak çok insandan çok şey katar hayata bir çalı bu soytarılar panayırı- şaklabanlar curcunası su yerine içilen insan kanı tükürmüşüm bütün putlarına-değerlerine-ey çağ katlettiğin kim varsa yandaşım bütün düşmanların yoldaşım olsun varsın o büyük umut bizden de sonraya kalsın doğuştan cürümlü aşıktım ta başından çobanın o yaralı kavalı yara yara akıp giden bir yanık bozlak kanadı kırık turna boynu vuruk gül dalı korunaksız hedef kadar açıktım iyi ki taşladın beni iyi ki dışladın ey kanlı çağ iyi ki ben senin insanın olmaktan çıktım Adnan Durmaz 04.09.2011
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © adnan durmaz, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |