Tarihten öğreniyoruz ki tarihten hiçbir şey öğrenmiyoruz. -Hegel |
|
||||||||||
|
-Abi biz sana niçin geldik biliyormusun ? -Nereden bileyim kardeşim,hoş geldiniz sefalar getirdiniz.Herhalde mutat ziyeretlerinizden biri dedim. -Yok yok abi öyle değil. -Ya nasıl ? -Bak şimdi..Biz düşündük taşındık... -Bakın dostlar siz böyle uzun uzun düşünüp taşınınca altından bir çapan oğlu çıkıyor . -Abi be sözümü kesmede bir dinle hele. -Tamam , hadi anlatın bakalıım o muhteşem fikrinizi bir öğrenelim. -Abi,sen topu ta karşı kalenin önünden alıyorsun,kıvıra kıvıra orta sahayı geçiyorsun,rakip saha içine giriyorsun,sıra tam onsekiz içinde altı pastan boş kaleye şut çekmeye gelince ,topu ya hep dışarıya atıyorsun yada hakem sana kart gösteriyor. -Yahu siz bana futbol maçınımı anlatıyorsunuz? -Dinle be abi.Offf be,off ki ne offf.Bir dinle be abi.Biz günlerce kafa patlatalım bu işi nasıl çözeriz diye şu abimin bize yaptıklarına bir bak. -Tamam tamam hadi dinleyelim,anlatın bakalım.. Eeeeeee! -Hah işte.düşündükki senin kısmetin kapanmış abi. -Ay siz bunumu düşündünüz ?Bunamı kafa patlattınız? -Ne var abi? Yengem öleli (Allah rahmet eylesin,nur içinde yatsın) neredeyse 4 yılı aşıyor sen hala.saha içinde geziniyorsun abi.Yakında hakem sana kırmızı kart gösterip saha dışına atacak ... -Eeeeee... -İşte burada bizim kafalarımızı çalıştırmalarımız vede derin araştırmalarımız sonucu bu işe bir çözüm bulduk. -Yapmayın yav ! -inanki abicim.. Biz bu işe kesin çözümü ürettik ve de çaresini bulduk.. -Allah,Allah. -Ne imiş bu çözüm. -Abi hani şu ilerideki köyde bir hoca efendi varya.Hani şu kısmeti kapananlara kısmet açan hoca efendi. -Eeeeee ! -İşte abi biz ondan bu akşam için randevu aldık,seni oraya götürüp kısmetini açtıracağız. -Yavu siz gerçekten doğrumu söylüyorsunuz. -Ayıp ettin abi.Bu işin şakası olurmu.?.Randevuyu bile aldık diyoruz ya. -La havle velâ kuvvete.töbe,töbe. Ya sabır.Yavu siz benle dalgamı geçiyorsunuz be. -Ne dalgası be abi,senin gibi sevdiğimiz bir abimize,arkadaşımıza bir kıyağımız olsun istedik.Sende çift olasın istedik be abim.Eee arkadaşlık böyle günlerde belli olur.değilmi ama abi. -Ya sabır.Şimdi ben, benim kapalı olduğu düşünülen kısmetimi açtırmak için o bekar hocaya gideceğim ha. Ulan kelin merhemi olsa başına sürermiş be.O hoca baştan kendi kısmetini açsın .Kaç senedir karısız o be. Allah,allah. -Abicim ,o hoca efendinin kısmeti açık,sen onun evlenmediğine bakma, o işi o şekilde idare ediyor. -Tamam kardeşim siz iyice kafayı yemişsiniz. -Abi bu hocaya büyük şehirlerden hep yüksek sosyeteye mensup büyük ,zengin insanlar kısmet açtırmak için geliyorlar . -Deme yav.! -İnanki böyle. Evinin önü son model arabalardan geçilmiyor. -Yapma yav ! -İnanki öyle. Yoksa biz abimizi dandik birine götürüpte rezil edermiyiz ? Ayıp ediyorsun be abim. Birazda olacakların merakından,akşam ezanından sonra arabaya atlayıp kısmet açan o hoca efendinin evine gittik. -Hani bakın evin önünde kimse yok.. -Abi bu hoca efendi çok derin bir hoca.Gece katiyen bu işlere bakmaz. Gece sadece kafasını dinler. -Bizi nasıl kabul etti öyleyse. -Abiciğim sen bize bakma.Bize hayır diyebilecek bir kul varmı şu dünyada. -Ah be oğlum,benim gibi bir adam sizin aklınıza uyup kısmet açtırmak için buralara geldikten sonra. herşeye inanırım. -Abi sen rahat ol, az sonra bu iş bitecek. Eve girdik. Bizi bir bey karşıladı. -Hoca efendi sizi bekliyor, sen mi baktıracaksın dedi. -Evet bir sakıncasımı var diye sordum. Adam şöyle beni karanlıkta tepeden tırnağa inceleyip, gülerek. -Aman abi ne sakıncası olsunki.Sen istedikten sonra.Buyur abi hoca seni bekliyor. Hooop,hoooop ! siz nereye.içeriye sadece bakımı yapılacak abimiz girecek.Sizi şöyle alalım abiler. hadi buyurun bakalım.Gir abim sen içeri. Kapıyı açtım, -Gel evladım, hoş geldin gel de şöyle karşıma otur. -Selamünaleyküm hocam. -Ve aleykümselam evladım. Arkadaşların seni kısmetinin kapalı olduğunu söylüyorlar. -Onların düşüncesi o hocam. -Sen aynı şeyi düşünmüyormusun? -Hocam istersen şu kısmet açma işine başlayalımda soru sorma işini bırakalım. Ha ne dersin sayın hocam. Hoca sakalını sıvazlıyarak ters ters baktı ve, -Tamam evladım tamam dedi. Tasın içindeki düğme,bakla e daha bir çok şeyi kilimin üstüne attı ve sanki çok önemli bir buluş yapıyormuş gibi,uzun uzun düşünüp ,sakalınıda uzun uzun sıvazladıktan sonra, -Evladım senin kısmetin kapalı be. -Hocam kısmetim açık olsaydı burada ne işim vardı dimi. -Tabiii evladım tabiii. Ben bunu için buradayım dimi. -Hay Allah razı olsun senden hocam,açıver şu kısmetimide bu iş bitsin. -Heeeç ama heeeeeç merak etme evladım bu işi olmuş bil.Şıpbadanak açarım kısmetini -Artık eline düştük hocam,gayri sen bilin. Eline kocaman bir asma kilit aldı.Kilidin anahtarını yuvasına soktu ve başımın üstünde bir kaç defa kilidi açıp kapadı,açıp kapadı ve, -Bu kilidi nasıl açıyorsam bu efendininde kısmeti tez günde açılsın dedi.. Galiba biraz da dua mırıldandı ve bana dönerek. -Tamam evladım -Kısmetim açıldımı hocam.. -Evelallah hiç merak etme,bir kaç gün içinde görürsün bak dedi. -Borcumuz hocam. -Evladım aslında ben gece bakmam ama -Biliyorum hocam,bizim kısmet açma işi galiba biraz acildi de. -Evet evladım.Başkasına bu para bakmam ama. -Ne kadar hocam. Sakalını iyice sıvazladıktan sonra. -Evladım..senden hatır için 350 milyon alalým... - Yuuuuuuuuuhh...! Kusura kalma hocam bir an boşta bulundumda. -Buda hatır için ha,sakın başkasına söyleme. -Hocam daha aşağı olmazmı ? -Evladım, kısmet açma işi bu başka şeye benzemez. -Buyur hocam. Dışarı çıktık.Hocanın adamı, -Abimin kısmeti açıldımı dedi. -Açıldı,açıldı.Hem kısmetim hemde cebim açıldi. -Olacak o kadar abim.Paça ıslanmayınca balık tutulmaz değelmi benim kısmeti açılan abim. Sinirden hiç bir şey demeden arabaya bindik ve yola çıktık. -Bakın sivri zekalı arkadaşlar,bu işten kimsenin haberi olmasın emi..Yoksa rezil oluruz haaa. -Aman abi sen merak etme kimin haberi olacakki. Sabahleyin işe geldim,çaycımız çayımı masama koyarken, -Abi bir kıpırtı varmı dedi. -Ne kıpırtısı ? -Hani kıpırtı işte abi... -İyi de nasıl bir kıpırtı oğlum,adamı deli etmede söyle. -Hani abi, Akşam hoca efendiye gittinizde.Akşamdan beri bir değişiklik,bir kıpırtı varmı diye merak ettimde ? -Ulan söyle bakalım sana bunu kim söyledi,nereden duydun.. -Valla abi konuşuyorlardı.-Nerede konuşuyorlardı -Şey abi. -Oğlum şunu açık açık anlat yoksa kovacağım seni hadi anlat. -Akşam parkta 8-10 arkadaş oturuyorduk,bir yerden konu açıldı.Biri senin bu akşam hocaya kısmet açtırmak için gideceğini,o hocanın da nefesini çok kuvvetli olduğunu söyledi. -8-10 kişi konuşuyorlardı ha. -Evet abi. -Başka kmse yoktu ha. -Evet abi. -Ulan daha kim olsunki be.memlekete rezil olduk . -Açıldımı abi. -Bırak çayını da defol git. Hadi. Benim canımı sıkma. -Peki abi bunda kızacak ne var benim güzel abim. -Ulan çık dışarı,bu gün bir daha gözüme gözükme hadi. Beni hocaya götüren arkadaşları arıyorum,yer yarılmış da yerin dibine geçmişler sanki,yoklar. Öğleden sonra çarşıda işim vardı. -Abi,abi. Baktım..Bizim arkadaşlardan biri. Tüm ulusal gazetelere bir ilan vereceğine bu arkadaşa bir şey söyle, işte öyle biri. -Hayrola. -Abi nasıl gitti. -Ne nasıl gitti. -Hadi anlamamazlığa gelme abi. -Neyi be oğlum,bu gün zaten her şey ters gidiyor -Bırak be abi,akşam hocaya gitmişin ya.Açıldımı. Aldınmı başına belayı. -Sana ne be oğlum. -Öyle deme abi sana iyi gelirde kısmetin açılırsa dedemide o hocaya götüreceğim,ondan sordum abiciğim. -Yavu senin deden,90 yaşında,yatalak ve altını bağlamıyorlarmı ? -Bak abi ayıp ettin.dedem bir kere 90 yaşında değil tamı tamamına 88 yaşında.. -Lâ havle. -Abi dedeme bir hatun bulursak dedem öyle bir ayaklanırki,ne altına yapar ve yatalaklığı kalır. -Yuh anasını be . -Tabi abi.Dedem hanımsızlıktan bu dünyaya küstü be.ahhh.zavallı dedem. -Ulan senin derdin dedeni iyileştirmek değil ,bir an evvel dedeni öteki dünyaya nasıl göndereceğini düşünmek.. -Abi ona bir hanım bulsam da hani mutlu şekilde terki dünya etse daha iyi olmazmı? -Tabiki olur.olurda. -Abi birkaç gün daha geçsin bakalım durum nasıl olacak,eğer kısmetin açılırsa bu hocanın nefesinin kuvvetli olduğunu gösterir,bende o zaman dedemi o hocaya götüreceğim de. Uyarsan delilere, başına gelecek budur işte. Boşuna dememişler,kılavuzu garga olanın burnu pislikten kurtulmazmış diye. Uzun zamandır o arkadaşlar hala görünmüyorlar...Galiba şehri bir zaman için terk ettiler. Benim işide maşallah kimse duymamış. Kadın olsun erkek olsun beni gören bir tuhaf bakıp kıs kıs gülüyor. Mustafa Arif Razgartlı
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Mustafa Arif Razgartlı, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |