Yaşamın tanımı yoktur. -Halikarnas Balıkçısı |
|
||||||||||
|
Dünyadaki tüm kötülüklerin kökeninde, Allah’a olan başkaldırı ve dünyevi çıkarlar elde etme tutkusu vardır. İyilik ise ancak Allah’a derin sevgi ve saygıyla, Allah korkusuyla, ahirete imanla ve Allah’ın hoşnutluğu amaçlandığında gerçek anlamda yaşanabilir. Tüm olayların Allah’ın kontrolünde olduğunu bilmek, her şeye hayır ve hikmet gözüyle bakmak, her davranışından sorgulanacağının bilincinde olmak insanı sürekli iyiye ve güzele yönlendirir. Çevrenizde din ahlakını yaşamadığı halde "iyi insan" olduğunu iddia eden ya da toplumun kıstaslarına göre "iyi insan" olarak nitelendirilen çok sayıda kişiye rastlarsınız. Toplumda yerleşik "iyilik" anlayışı ile Kur’an’ın tarif ettiği gerçek iyilik, kuşkusuz birbirinden farklı kavramlar. Bakara Suresi’ndeki bir ayette oldukça detaylı bir iyilik tanımı yapılır: " Yüzlerinizi doğuya ve batıya çevirmeniz iyilik değildir. Ama iyilik, Allah’a, ahiret gününe, meleklere, Kitaba ve peygamberlere iman eden; mala olan sevgisine rağmen, onu yakınlara, yetimlere, yoksullara, yolda kalmışa, isteyip-dilenene ve kölelere (özgürlükleri için) veren; namazı dosdoğru kılan, zekâtı veren ve ahidleştiklerinde ahidlerine vefa gösterenler ile zorda, hastalıkta ve mücadelenin kızıştığı zamanlarda sabredenler(in tutum ve davranışlarıdır). İşte bunlar, doğru olanlardır ve muttaki olanlar da bunlardır. "(Bakara Suresi, 177) Yukarıdaki ayetle de açıklandığı gibi Kur’an gerçek iyileri, "ahidleştiklerinde ahidlerine vefa gösterenler" ifadesiyle tarif eder. Vefa, bir mümin özelliğidir; samimi, sağlam ve sarsılmaz kalp bağlılığıdır. Örneğin, ’Ben Müslümanım", "Ben yalnızca Allah’a kulluk ederim..." ifadeleri söz vermedir. "İyi insan", vefalı olan, bu sözleri fiili olarak da doğrulayarak sadakatle Allah’ın sınırlarını koruyan, kulluk sorumluluğunun bilincinde olan ve Allah’ı derin bir aşkla seven insandır. Kur’anî ölçülere göre, diğer güzel ahlak özelliklerinin yanı sıra iyilik ve yardımı karşılıksız yapan, başkalarını da iyiliğe özendiren, kendi ihtiyacı olsa bile yoksula ve yetime yardım eden, sevdiklerinden özveride bulunan samimi kul, Allah’ın iyi kuludur. Ve onun asıl hedefi, "Biz size, ancak Allah’ın yüzü (rızası) için yediriyoruz; sizden ne bir karşılık istiyoruz, ne bir teşekkür. Çünkü biz, asık suratlı, zorlu bir gün nedeniyle Rabbimizden korkuyoruz." (İnsan Suresi, 9–10) ayetiyle de bildirildiği gibi, Rabb’inin hoşnutluğudur. Kimi insanlar rahat yaşamlarının verdiği güvenle ’Allah’ın sevgili kulu’ olduklarını düşünür, "Allah beni sevmeseydi bu aileyi, evi, malı, mülkü, vermezdi" ya da "Allah her dileğimi kabul etti" diyerek doğru yolda olduklarını ifade ederler. Oysa bunun bir ölçü olmadığı Kur’an’daki, "Onlar sanıyorlar mı ki, kendilerine verdiğimiz mal ve çocuklarla Biz onların hayırlarına koşuyoruz (veya yardım ediyoruz)? Hayır, onlar şuurunda değiller. (Müminun Suresi, 55-56) ayetiyle haber verilir. Dünya bir imtihan mekanı ve insan imtihan amacıyla bu mekanda yaşar. İmtihan gereklidir; Allah’ın huzuruna arınmış olarak çıkabilmek için insan bir şeyleri aşmalıdır. Allah, "Yoksa sizden önce gelip-geçenlerin hali başınıza gelmeden cennete gireceğinizi mi sandınız? Onlara öyle bir yoksulluk, öyle dayanılmaz bir zorluk çattı ve öylesine sarsıldılar ki, sonunda elçi, beraberindeki mü’minlerle; "Allah’ın yardımı ne zaman?" diyordu...( Bakara Suresi, 214) buyurarak cennete girebilmek için zorlu imtihanlar yaşamış olmak gerektiğini haber verir. O halde insan imtihan olmalıdır ki Allah’a bağlılığını, sadakatini ve sevgisini kanıtlayabilsin. Bazı kişiler de yaptıkları bir iyilikten sık sık söz ederek, haklarında "ne iyi insan" denilsin isterler. Böylece karşılarındaki kimseler üzerinde "iyi insan" izlenimi bırakmaya çalışırlar. Birçok insan kendilerince, bir "iyi Müslüman" kavramı üretir. Allah’ın tarif ettiği iyi insan modelinin özelliklerinden olan ibadetlerini yerine getirmez, gerekçe olarak da "fırsatım olursa namazımı kılar, ibadet ederim, kimse hakkında kötülük düşünmem, hırsızlık yapmam, iyi bir insanım, neden ahirette azap göreyim?" gibi din dışı sözler söylerler. Oysa Müslümanlık , yalnızca ’insanlara kötülük yapmamak’ değildir. Gerçek Müslümanlık samimiyettir; ihlasla Allah’ın sınırlarını koruma çabasıdır. Toplumda "iyi insan" olarak nitelendirilen birçok insanın, gerçekte Kur’an’ın iyilik kıstasına uygun yaşamadığı açıktır. Kur’an’ı ölçü alan insan, Kur’an’a tabi olur. Ve onun işaret ettiği ölçüler ve doğruları benimser. İnanan insanlar yaşamları süresince çok farklı karakterde insanla karşılaşabilirler. Ancak karşılarındaki kişilerin davranışlarına göre, ahlak özelliklerini değiştirmezler. Mümin, alaycı konuşan, çirkin sözler söyleyen, öfkelenen, kötülük ya da düşmanlık yapan kişiler karşısında da efendiliğini, mütevazı, merhametli ve yumuşak başlı tavrını her zaman korur. Yapılan davranışa aynısıyla karşılık vermez. Allah’ın buyruğu gereği, kötülüğü iyilikle uzaklaştırır. Allah’ın beğendiği ahlak budur. Peygamberimiz (sav)’in bize örnek olduğu ahlak da budur. O (sav), şu hadisiyle bu konuyu müminlere hatırlatır: Hiçbiriniz: "Ben insanlarla beraberim. İnsanlar iyilik yaparsa ben de yaparım, kötü davranırsa ben de kötü davranırım" diyen şahsiyetsiz kimselerden olmasın!’ Aksine insanlar iyilik yaparlarsa iyilik yapmak, kötü davranırlarsa, haksızlık etmemek için nefsinizi terbiye edin.”(Tırmizi, Rudani, Büyük Hadis Külliyatı Cem’ul-fevaid, cilt 5) İyilik konusunda birbirine destek olan, hayırda yarışan samimi müminler, hem dünyada hem de ahirette güzel karşılık alırlar. Allah, iyi ve güzel davranışlarda bulunarak örnek olan, diğer insanlara da iyiliği tavsiye edenlerin iyiliklerini artıracağının müjdesini , "... Kim bir iyilik kazanırsa, Biz ondaki iyiliği arttırırız... (Şura Suresi, 23) ayetiyle verir. Yapmamız gereken; Allah’ın buyruklarına uymak, her ortam ve koşulda iyiliği yaşamak ve iyiliği tavsiye edip kötülükten sakındırmak... Allah’a yakın olmak ve O’nunla birlikte olmayı istemez miyiz? Şüphesiz Allah korkup-sakınanlarla ve iyilik edenlerle beraberdir. (Nahl Suresi, 128) Fuat Türker
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Fuat Türker, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |