Her devrim yokolup gidiyor ve peşinden yalnızca yeni bir bürokrasinin artıklarını bırakıyor. -Kafka |
|
||||||||||
|
Aynaya bak... Neden gözünün feri sönük. Ve ben neredeyim bakışlarında? İçindeki bu kin, bu hırs, bu kıskançlığın zehirli dikenleri de ne... Sevdam mı eksik... Sevdan mı eksik... Neyin eksikliğinde yerleşti bunca acı içine, içime, içimize... Neden ağlamalı bunca sana muhtaç yüreğim... Ellerim neden hep kanamalı zehir dikenlerinle... Senden çok uzaklarda olmak, beni sensizliğin sürgünlerinde yaşatmak, yakışır mı o pırıl pırıl sevdamıza... Zaman mı alıp götüren beni senden yoksa sen mi... Ya da ben... Ne fark eder ki... Soluyor işte tüm çiçekler. Umutlar kimsesizliğe gömülüyor kapalı duvarlar arasında. Söylenen, allahın belası o sözler yakıp yıkıyor her şeyi, bak... Bakışlar hep o çok uzaklarda ki sevda masalında... Ve bizim sevda masalımıza ne kadar çok öcü girmiş... Oysa hala sevmekteyim seni. Acıyan yanlarımı, yorganımın altında bırakıp, yıldızlı geceleri beklemekteyim. Yokluğunda, varlığının geleceği o birkaç dakikayı beklemekle avunmaktayım. İçimde hep bir çaba yitirmemek için sevdayı... Sensiz gecelerde kavgalı olduğum gururumu unutalı çok oldu... Çünkü artık kavgamın sebebi sensin. Izdırap dolu sözlerin düşmanım. Asık yüzün... Buz gibi dokunuşların... Her gün yeniden doğurduğun can sıkıntıların... Kapıyı açmaya gitmez oldu elim artık... O kapkara bakışlarını görmek istemiyor gözlerim. Telefon çalmasa ve duymasam o acıyı. Belleğimde ki gülen adam yeter bana. Her gün kan ter içinde bana gelen sevda yükünün eski hayali avutur beni. Bedenin dışında kalan acı yetmezmiş gibi, senin içindeki acıların nasıl kavurduğunu bir bilsen içimi. Ve ayakta kalmakta bile artık zorlandığımı... Gitmekse, gidemedim işte, gidemiyorum... Soluğunun olduğu atmosferde olmakla bile mutlu olan ben, yangın dolu gecelerde çığlık çığlığa yakıyorum kendimin her bir parçasını. Belki de gün gelecek sevecek bir ben bile kalmayacak. Sırf seni sevebilmek için kendimden bile vazgeçtim görmüyor musun... İçini yakan her neyse lanet olsun acılara... Seni benden alıp götüren her ne duygu varsa lanet olsun... Beni sensiz koyan ne varsa... Acıya... Sözlere... Gözyaşına... Yıldızlara... Lanet olsun...
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © ebru, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |