"Anka kuşu gibi yalnızlığı adet edin! Öyle hareket et ki, adın daima dillerde dolaşsın ama seni görmek olanaksız olsun." -Fuzuli, Leyla ile Mecnun |
|
||||||||||
|
Elini bile tutmamı engelleyen neydi? Yoksa benimde mi gözüme kaçtı dünyanın tozu toprağı? Oysa söz vermiştim kendime; insanoğlunun alfabesine uymayacağım diye... Bu geceden, senden çaldığım dakikaları düşündükçe ateş ateş yanıyorum. Oysa... Oysa sımsıkı... Kocaman... Tanrım!!! Neden böyleyim bu gece? Neden hep hakkettiğini yaşatmadığımı düşünüyorum? Neden yetersiz kelimeler, dokunmalar, bakışlar! Gözümde nelere değersin... Ama seni tutmaktan bile aciz kaldım bu gece... Peki ya sen? Neden, neden... İzle... “Ağlayamadan, zincire kilitler ekledi zaman, ve devler kucakladı kan yükünü bulutların! Yazık! Şimdi “yıldırımlar kessin başımı” diye haykırsam, yumruklasam kararmışlığı ve mesafelerin bağrını; yedirip parmaklarımı kurtlara, bir daha hiç yazmasam! Lanetlesem dökülen parçalarını etimin... Senin için... Sana kendimi yaşatamadığım için... Seni yalnız bıraktım diye küssem zehir bıçak gözlerime... Vay beni! İçimde eriyen bir buzdağı ateş ateş... Ben niye böyle durgun düşüncesiz... Ben niye kırdım zincirini sevginin! İçimde ikindi vakti gölgeleri gezinir... İçimde sen gezinirsin adım adım; içimde siz! Taşlar diktim bu gece yürek ülkeme; kömür rengi taşlar! Her biri bir sevda saklar soğukluğunda. Kuyulara itilir sesim; Konuşamam! Yıldızlar yağar tenine; Sen! Bir deli rüzgar! Okuduğum en güzel destansın, belki bir masal... Benim kan kokan ellerim var, ağrıyan bir başım. Birde sen varsın sıcak ve duru olan... Gitme! Gitme, gömme yalnızlığın mezarına yalın ayak. Gerçek ve en saf... Yalnız senin... Ve yine dün geceki gibi kal, her ne olursa olsun; öyle deli, öyle ani kal... Kavur buz tutmuş ne varsa esip! Ey çılgın rüzgar! Sen... Rüzgar! Deli rüzgar; Sen! Yağmurları getir kurak topraklarıma ve aşka... Geç kalma beni kucaklamada...” Yazdıklarımı okudukça korkma sakın; ne çıldırdım ne de viraneyim... Bak! “Sen! Güneş kız! Parmaklarını kurtlara verme sakın; Sakın... Onlar ki; şu an yalnızlığımda güzellikle dökülen sevgimin damlacıkları, sevda yaşımın kaynağı... Onlar ki; limanlardan, limanlarımızdan çoktan çekip giden gemilerin izlerini bile sildi...” Ben yalnız bırakmam seni... Ben senindim zaten; kimseye kucaklaşmaya bile veremeyeceğim SEN! Sana olan sevgim; utandırıyor beni yıldızlara karşı... Çünkü inan böylesini görmediler...
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © ebru, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |