..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
Tarih, hiçbir zaman orada bulunmamış kişiler tarafından anlatılan hiçbir zaman olmamış olaylarla dolu bir yalan. -Santayana
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > Öykü > Kent > chaotica




14 Haziran 2012
Beklek X.  
chaotica
Gece evden çıktım. Fahişelerin ve travestilerin bolca gezindikleri mahalleye gittim. Kimi aradığımı bilmeden ara sokaklarda gezindim. Birkaç pazarlığı yakından izledim. Topuklu ayakkabılarını arabaya sığdırmak için dizlerini nasıl karınlarına çektiklerini ve orospuluğa otururken ana rahmindeki anlarına kozmetik dönüşlerini izledim.


:AHBG:
Gece evden çıktım. Fahişelerin ve travestilerin bolca gezindikleri mahalleye gittim. Kimi aradığımı bilmeden ara sokaklarda gezindim. Birkaç pazarlığı yakından izledim. Topuklu ayakkabılarını arabaya sığdırmak için dizlerini nasıl karınlarına çektiklerini ve orospuluğa otururken ana rahmindeki anlarına kozmetik dönüşlerini izledim.

Aç bir pezevenk yanıma yaklaşıp ne istediğimi sordu. Torbacı aradığımı söyledim. Baştan aşağı süzdü. Pijamaya benzer bir pantolonla baskına gelmiş bir narkotikçi olmadığımı anladı ya da ümit etti. Dirseğimi tuttu. Yürümeye başladık. Hızlıydık. Bu halde daha fazla faça olduğumuzu anlayamamış olması acemiliğini gösteriyordu. Bir ihtimal racon buydu. Gizli işler sürünerek yapılır...

Sıvası dökülmüş, ahşap çerçevelerini paslı kafes demirlerinin kapadığı bir evin önünde beklememi söyledi. Kapıyı yumrukladı. Ne ahmakça bir klişe... Filmlerde olur sanıyordum. Suçlular hakikaten aptaldı. Kapıya çıkan yaşlı kadın basmasının içine elini sokup poşedi çıkardı. Pezevenk komisyonunu aldı, istediğimi eksik de olsa verdi. Gecenin içinde yürürken herifler filmleri doğru çekiyorlarmış da bana saçma geliyormuş, diye düşündüm.

■* *
Gözlerini kıstı. Oturduğu yerde sendeledi. Bir kadının ağlarken akli ve fiziksel dengesini yitirmesi gibi. Öksürdü. Başka zaman olsa gülünebilecek bir durumdu. Ne güldüm, ne ilgilendim. Çektiği bir acı mutlaka vardı. Bunu azaltmak için dumanı yüzüne bir kez daha üfledim. Kimin bir derdi yoktu ki? Muazzez, yumurtasından çıkan yılan gibi aniden kayboldu. Gömleklerinin izini sürmek bana düştü. Benim derdim de bu. İz sürmek. Soft yürümeye çalıştı. Aptalca olduğunu farketti. Geri oturdu.

Gözlerimi kapadım. Bir nefes daha çektim.

“Bak Soft... hayatında bundan daha kapalı gözler gördün mü ha?” diye bağırdım. “Yarı açık gözlerle ne gördüğünü merak ediyorum lan kızım.”

Kalktım. Halının havını hissettim. Bataklık gibiydi. Ayaklarımı sürterek kapıya yöneldim. Işıktan gölgeye, oradan da karanlığa girdiğimi göz kapaklarımın üzerinden farkediyordum. Karagöz perdesi...

Kapının kasasına omzumu vurdum. Mutfağa girdim. Gözümü açmadan buzdolabının üst kapağını açtım. Silindir kutulardan birini almaya çalıştım. Buza yapışmıştı. Zorladım... çıktı. Kapağı bıraktım kendiliğinden kapandı. Karanlıktan gölgeye, bataklığa, ışığa... Zümrüdü Anka. Bira kutusunu sıkarak yokladım. Donmuştu.

Gözlerimi açtım, görüntü yavaş yavaş geldi. Tam olarak görmeye başlamadan önce duvarlar, Soft, tavandaki vantilatör, müzik seti, halı... önce bombelendi, sonra esneyerek sabitlendi.

“Matrix” diye fısıldadım kendi kendime.

Neo'yum ben.

Neoanarşist... gölgesinden korkan neslin, sobelenmekten korkan kahramanı...

Bira kutusunun metal kapağını açtım.

“Şerefe Soft, senin şerefine Muazzez'in sağlığına, benim ehemmiyetsizliğime... Bak Soft, bu kafayla önem sözcüğünü kaybedip ehemmiyet sözcüğünü ve ağzımın yolunu aynı anda buldum.”

doksan dört
bre hey!
doksan dördü altısını bırakıp geride
bir kutunun içinde
dondu
taş oldu
sudan
çad
somali
sudan taş oldu afrika
altısı kaldı geride

yandıkça çöl
cam oldu kumdan
kırık
ayak yalın
ki yanmaz kemik
içinde ruh olmadan

yüzde bre hey!
altı
beş
dört
üç
içecek nil lazım bre hey
köpüksüz nil
köpüklü dibek
madam'ın kahvesi gibi
ruhlu kahverengi

Soft güç toplayıp ayağıma saldırmaya çalışırken kanepeye çarptı. Ayağa kalktım. Kendi şiirimi okurken Bukowski şiiriymiş gibi davranması ve saldırması düpedür serserilikti.

“Küçük hanım, o şiir Bukowski'ye değil, büyük şair Chaotica'ya aittir. Hareketiniz için benden özür dilemelisiniz. Şimdi lütfen bana bir kahve yapınız.” Kahkaha attım. Muazzez gideli ilk kahkaham olmalıydı.

Yüzüme sersemlemiş bir şekilde baktı ve kuyruğunu yere vurup devrildi. Elimdeki kutuyu atıp kalktım. Zemin ve Soft'un görüntüsü bombelenip esneyerek yerli yerine oturdu. Yerdeki halının renk cümbüşü olması ilk kez bu kadar rahatsız ediyor, bulanık görüntü içinde Soft yerde kara bir leke gibi duruyordu. Küçük sivri dişleri dudaklarının kenarından çıkmıştı.

“Kızım... ses ver hadi kızım. Söz şiir okumayacağım. Soft... uyan hadi kızım. Hadi kızım...”

■* *
“Beyefendi, siz kedinizin aşısını yaptırmış olabilirsiniz ama büyük ihimalle o uzun süredir hastaydı. Elimizden gelen bir şey yok. Getirdiğinizde zaten ölüydü.”

“Neden?”

“Bunu bu şekilde söylemek mümkün değil. Kalp krizidir belki...”

■* *
“Ben söyleyeyim. Gitmek istedi. Terketmek. Ağlamamı bekliyorsan ağlamayacağım küçük hanım.” bağırıyordum. Caddeyi tek tük geçen arabalar farlarıyla aydınlatıyordu.




Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.

Yazarın kent kümesinde bulunan diğer yazıları...
Beklek XIV.
Beklek XI.
Beklek XIII.
Beklek XII.
Beklek VII.
Beklek II.
Beklek XV.
Beklek I.
Beklek VI.
Beklek VIII.

Yazarın diğer ana kümelerde yazmış olduğu yazılar...
Ot Yanığı [Şiir]
Arp Çalıyordu [Şiir]
Alyuvar [Şiir]
Köksüz [Şiir]
Valeler [Şiir]
Kevser [Şiir]
Perdeler [Şiir]
Aya Kapı [Şiir]
Masal Misal Mesel [Şiir]
Danyal [Şiir]


chaotica kimdir?




yazardan son gelenler

 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © chaotica, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.