İstanbul'a gitmiyorum. Yerle bir olmasın, karizması sarsılmasın diye. Bir gittiğimde Marmara depremi olmuştu. Şimdi gitsem ne olur Allah bilir. Oradakiler İstanbul'un karizmasıyla yetinsin. İstanbul benim gibi bir padişah daha görmesin. Yoksa Türkiye'deki kral demokrasisi de sarsılır. Zaten Türkiye'de kendini kral sanan çok. Bırakayım öyle sanmaya devam etsinler. Ben en iyisi İstanbul'a gitmeyeyim. Sonra oradakileri tahtından ederim, krallıklarını bitiririm. En iyisi İstanbul benim gibi padişah görmesin. Krallarıyla yetinsin. İstanbula gitmiyorum. Boğazına kadar bana aşık olmasın diye. Zaten uzun süredir kimseye sevdalı değil; çünkü herkes ona sevdalı. İstanbul sadece bana sevdalı. Bırakayım hasretinden kudursun. Bırakayım milyonlarca insanın ayak izinden benimkine ulaşmaya çalışsın; ama ulaşamasın. Sadece ayaklar altında ezilsin. O sadece benimle dans etsin. Hep bir başkasından dolayı birisini tercih etmişizdir ya da hayatımızdan birisini silmişizdir. Acaba kimden dolayı tercih edilmişimdir ya da kimden dolayı silinmişimdir? İstanbul Paris'e nispet olsun diye mi beni sevmiştir. Yoksa Londra'ya gözdağı vermek için mi beni yüreğinde bir çınar gibi büyütmüştür?