Müzik söylenemeyeni, ama sessiz de kalınamayanı anlatıyor. -Victor Hugo |
|
||||||||||
|
Kızın isminde problem yok; Hülya tamamdır. Lakin baş müttefikimiz buyurunca, Suriye ile ilişkimiz bozulunca, İmam tosurunca, Türk Dil Kurumu’nun ‘olur’unca; Esed oldu bildiğimiz Esat… Hadi bakalım, buyur buradan yak… Gidip çocuğun ismini mi değiştirirsin, yoksa sabaha mı bırakırsın..? ___________ Kelin kelliği yetmez, bir de başında çıban çıkarmış ya; çölün sıcağı yetmezmiş gibi, bir de bahar geldi Arabistan’ın çöllerine. Nitekim Türk Başbakan’ı, “kardeşim” dediği Esad’ın diktatör olduğunu ancak Arabistan’a bahar gelince anlayacaktı. Zincirleme bir reaksiyon başlamıştı sanki. Türk halkı bunca yıldır gıpta ederek baktığı Müslüman coğrafyanın, diktatör zulmü altında inlediğini, ancak Başbakan söyledikten sonra fark edecekti. Baraj kapakları bir kez açılmaya görsün. Başbakan’ın kardeşiyken öğrenemediğimiz gerçeği, Başbakan kavga ettikten sonra öğrenecektik; diktatörün adı da Esed’miş meğer. Duyan, işi gücü bırakıp duymayanlara söylemeye koştu. Anadolu Ajansı’na bile bahar gelmişti. Suriye menşeli haberlerde, sürekli Esed ibaresi geçiyordu. Niye anlatıyorsun bunları diyeceksiniz belki. İki gözüm önüme aksın ki, benim Türk Dil Kurumu’nun verdiği fetvadan haberim olmadı. Meğerse kaç kişinin günahını yemiştim. Düşünsenize; onlar Suriye Devlet Başkanına “Esed” derken, ben de onlara, “riyakar” demiştim. Oysa Arabistan’ın çöllerine bahar gelmiş; TDK tarafından, benden habersiz diktatörün adının Beşşar Esed olduğu açıkça belirtilmişti. Hatta bununla da yetinilmemiş, Türkçe’yi mükemmel kullanan Anadolu Ajansı’na teşekkür bile edilmişti. Ayrıca suç sadece bende mi kardeşim; sizin de Türk Dil Kurumu’nuzu eşek arısı soksun yani. Bunca yıldır çocuklarına Esat ismi verenlerin günahı neydi..? TDK’nun görevini yapması için, ille de Suriye’yle papaz mı olmak gerekliydi..? ___________ Yazıyı kaleme almadan önce bir hayli araştırma yaptığımı da belirtmeliyim. Aslında ansiklopedik bilgiler pek doyurucu olmadı. Suriye rejimine yakın haber kaynaklarını inceledim. Ayrıca Suriye kökenli birisine de, doğru ifadenin hangisi olduğunu sordum. Fakat uzun açıklamalara hiç gerek yok. Söz konusu ismin Türkçe’de ki karşılığı yıllardan beri bellidir. O karşılık hatalı bile olsa, artık kabul görmüş ve oturmuştur. Üstelik TDK’nun açıklamasını doğru kabul edersek; Suriye’lilerin kendi devlet başkanlarının ismini bilmediğini varsaymamız gerekecektir. Çünkü TDK ne derse desin, Suriye rejimine yakın haber kaynakları, devlet başkanlarına Esad demeye devam ediyor. ___________ Canım; bu konuyu niye bu kadar uzatıyoruz ki..? Doğrusu Esed olsa ne olur, Esad olsa ne..? Öyle değil işte..! Bu konuyu bunca uzatan biz değiliz ki. Bütün yandaşların, bütün yandaş medya organlarının ısrarla Esed demesi boşuna mıdır acaba..? Başbakan konuşmasında “Esad” demiş olmasına rağmen, yandaş basının o sözleri Esed diye çevirerek yazması boşuna mıdır dersiniz..? Hiç düşündünüz mü; bunca yandaşın Israrla Esed demesinin gerçek sebebi ne olabilir sizce..? Ellerinde yabancıların verdiği silahlar, suratlarında bir karış sakal olan hırpani kılıklı paralı askerlere neden“Özgür Suriye Ordusu” diyorlarsa, Esad’a da onun için “Esed” diyorlar. Halbuki o adamların, kendi ülkemizdeki PKK’lı muadillerine biz “eşkıya” diyoruz. “Özgür Suriye Ordusu” denen eşkıyalar, sırf ismi çok fiyakalı olduğu için nasıl ki kulağımıza özgürlük savaşçısı gibi geliyorsa, Esed dendiğinde de kulağımıza daha kötü geliyor. Sadece bu kadarı bile; yaşananların ABD tarafından tertiplenmiş psikolojik bir savaş olduğunu göstermeye yeter. Anadolu Ajansının, hatta TDK’nun bile bu yalana cephane taşıma sebebi de, işte budur… Yalan ve riyanın dünyasında, ısrarla doğruları söylemeye çalışmak, ne yazık ki ahmaklık sayılıyor. Bu sebeple yukarıda “yandaş medya” olarak geçen ifadeyi “yendeş medya” olarak değiştirmek, belki de isabet olur… Mustafa YENER
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Mustafa Yener, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |