Yaşamın tanımı yoktur. -Halikarnas Balıkçısı |
|
||||||||||
|
Nelson Rolihlahla Mandela ya da kabile adıyla Madiba (d. 18 Temmuz 1918 - ö. 5 Aralık 2013), Güney Afrikalı Anti Apartheid (ayrımcılık karşıtı) aktivist ve Güney Afrika Cumhuriyeti'nin ilk siyahî devlet başkanı. 1994'te ilk defa tüm halkın katıldığı seçimlerde devlet başkanı seçilmiştir. Yönetimi, Apartheid'ın mirasının dağılmasına, ırkçılığı engellemeye, fakirlik ve eşitsizliğe odaklanmıştır. Siyasi görüş olarak Demokratik Sosyalist olan Mandela, Afrika Ulusal Konseyi siyasi partisinde 1990'dan 1999'a kadar parti başkanlığı yapmıştır. Bantu dillerine ait olan Kosa (Xhosa) dilini konuşan Tembu (Thembu) kabilesinde, kabile şefinin oğlu olarak doğan Mandela, Fort Hare Üniversitesi ve Witwatersrand Üniversitesi'nde hukuk eğitimi gördü. Johannesburg'un ilçelerinde yaşarken sömürgecilik karşıtı hareketi benimsedi ve ANC'ye katılarak bu partinin gençlik kolunun kurucu üyesi oldu. Ulusal Parti, Apartheid'ı 1948'de uyguladığında, ANC'nin 1952'deki Başkaldırı Mücadelesi (Defiance Campaign)'nde göze çarptı ve Halk Kongresinde buna bağlı olarak Transvaal ANC koluna başkan olarak seçildi. Avukat olarak çalışırken sürekli olarak kışkırtıcı aktivitelerden ve 1956'dan 1961'e kadar süren İhanet Duruşmaları'ndan dolayı tutuklandı. Başlangıçta şiddet içermeyen protestolar olacağını söylemesine rağmen Güney Afrika Komünist Partisi ile iş birliği yaparak 1961'de, sonradan devlet hedeflerine saldıracak olan militan Umkhonto we Sizwe (MK) örgütünü kurdu. 1962'de tutuklandı ve hükumeti alaşağı etmek için komplo kurmak ve sabotaj etmekten dolayı ömür boyu hapis cezasına çarptırıldı. Mandela cezasını önce Robben Adası'nda daha sonra Pollsmoor Hapishanesinde çekti. Bu esnada salıverilmesi için 1990'da yani 27 yıl sonra onay verilecek uluslararası bir kampanya düzenlendi. Hapishaneden çıktıktan sonra ANC başkanı olan Mandela otobiyografisini yazdı ve başkan F.W. de Klerk ile 1994'de tüm halkın katıldığı ve ANC'nin büyük çoğunlukla kazandığı bir seçimin kurulması Apartheid'ın sona erdirilmesi için görüşmelere sebep oldu. Devlet Başkanı olarak yeni bir anayasa oluşturdu ve toprak reformu, yoksullukla mücadele ve sağlığın iyileştirilmesi gibi politikaları uygularken Doğruluk ve Uzlaşma Komisyonu'nu geçmişte yaşanan insan hakları ihlalini araştırması için oluşturdu. Uluslararası olarak Libya ve Birleşik Krallık arasında olan Lockerbie Faciası görüşmeleri sırasında arabulucu olarak rol oynadı. İkinci bir seçime katılmayı reddetti ve yerine seçimle yardımcısı Thabo Mheki geçti. Mandela daha sonra ulusal lider olarak hayır işlerinde yer aldı ve daha çok yoksullukla ve AIDS ile mücadele etti. Mandela, anti-sömürgeci ve anti-apartheid görüşü ile uluslararası beğeni topladı ve 1993'deki Nobel Barış Ödülü, Amerika Birleşik Devletleri Başkanlığı Özgürlük Madalyası ve Sovyet Lenin Nişanı da dahil olmak üzere 250'nin üzerinde ödül, nişan ve madalya kazandı. Güney Afrika'da "Ulusun Babası" olarak görülür Mandela, liseyi bitirdikten sonra Fort Heyr Üniversitesi'ne girdi. Burada okurken siyasi olaylara karıştı. Bir öğrenci boykotuna karıştığı ve bunu organize ettiği gerekçesiyle okuldan uzaklaştırıldı. Transkei'den ayrılarak Transvaal'a gitti. Burada bir süre madenlerde polis memurluğu görevinde bulundu. Bu sırada yarıda bıraktığı üniversite tahsiline uzaktan eğitim yoluyla devam etti. 1942'de Vitvaterstrand Üniversitesi'nin hukuk bölümünü bitirerek avukatlık yapmaya başladı. Ülkenin ilk siyah avukatı unvanını aldı. Ocak 1962'de kendisine destek aramak için ülke dışına çıktı. İngiltere ve Afrika ülkelerini dolaştı. Afrika ülkeleri ile sosyalist ülkelerden silah ve para yardımı temin etti. Ülkeye dönüşünde arkadaşlarıyla birlikte, izinsiz yurtdışına çıkmak, halkı kışkırtmak, sabotajlar ve suikastlar düzenlemek iddialarıyla yargılandı. Halkın, tamamının temsil edilmediği ve beyazların temsil edildiği parlamentonun çıkardığı kanunlara uymak zorunda olmadığını savundu. Beyaz yönetim tarafından 1964'te ömür boyu hapis cezasına çarptırıldı. Bu davranışıyla ırk ayrımına karşı mücadele eden Afrikalı siyahların simgesi oldu. Nelson Mandela, dünyanın en ünlü mahkûmu olarak anılmıştır. Güney Afrika'da Robben Adası (Fok Adası)'nda 27 yıl hapiste kaldıktan sonra 1980'li yıllarda, ırkçılığa karşı mücadelenin bütün dünyada yoğunlaşması üzerine adı duyuldu. 1990 yılında devlet başkanı De Klerk tarafından şartsız olarak serbest bırakıldı. Serbest bırakıldığı zaman 71 yaşındaydı. Serbest bırakılmasına Güney Afrika siyahlarının yanında birçok beyaz da sevindi. Mandela'nın "Mücadele benim hayatımdır. Hayatımın sonuna kadar siyahların bağımsızlığı için mücadele edeceğim." demesi, halk arasında onu bayraklaştırdı. 1990'da hapisten çıkınca demokratik bir Güney Afrika kurulması için çalışmıştır ve kurmuştur. Afrikalılar, Mandela olmadan bunun gerçekleşemeyeceğine inanır. Bugün Mandela, bir özgürlük savaşçısı olarak kabul edilmektedir. 40 yıl içinde 100'den fazla ödül almıştır. 10 Mayıs 1994'te Güney Afrika'nın ilk siyah devlet başkanı seçildi. Güney Afrika'da, kendi kabilesindeki büyüklerin kendisine taktıkları Madiba lakabıyla tanmıştır. Mandela 2008 yılında ABD'nin terörist listesinden çıkarıldı.[1] 8 Haziran 2013'te hastaneye kaldırılan Mandela, 5 Aralık 2013'te hayatını kaybetmiştir. HAPİSHANE HAYATI Adaya gitmeden önce rezervasyon yaptırmanız, biletinizi önceden almanız gerekiyor . Yalnız adayı ziyaret etmeden önce Cape Town'daki köle veya apartheid müzesini önceden görmek gerekiyor. Cape Town'un merkezindeki bu müzede görsel olarak siyah adamın beyaz adama karşı yürüttüğü mücadelenin detaylarını görebiliyorsunuz. Özgürlüğün ne kadar uzun bir yolu yürümekten geçtiğini fark ediyor ve müzeden çıkınca "özgürlük ne kadar güzel bir şeymiş" demeden kendinizi alamıyorsunuz. Robben adasına gitmek için Cape Town'un turistik merkezi Waterfront'tan belirli aralıklarla kalkan botlara biniyorsunuz. Nedense 30 kişilik botlara 50-60 kişi alıyorlar ve eğer oturacak bir yer bulamadıysanız yaklaşık yarım saat zahmetli bir yolculuğa katlanmak zorunda kalıyorsunuz. Genelde turistlerin beyaz olması şaşırtıcı, neredeyse siyahların pek ilgisini çekmiyor gibi... Yaklaşık 5 kilometre kare büyüklüğündeki adaya ilk yaklaştığınızda sizi, martı, penguen ve fok balıkları karşılıyor. Yemyeşil bir adanın uzun yıllar hapishane olarak kullanılması insanı şaşırtıyor doğrusu. Botlardan inildiğinde otobüsler ve rehberler sizi karşılıyor. İngilizcesi pek düzgün olmayan bir rehber kız oldukça espirili ve duygusal bir konuşmayla adanın kısa bir tanıtımını yapıyor. Robben adasına ilk gelen batılılar Portekizliler olmuş. Ünlü Portekizli kaşif Bartelmi Diaz Fırtınalar burnuna gitmeden önce bir süre Roben adasında konaklamış. Daha sonra ise kolanyalist Hollandalılar adanın ilk batılı sakinler olmuşlar. Hollandalılar bu adayı önce köle pazarı, daha sonra da köleler için hapishane olarak kullanmışlar. Rehber, adanın tarihini anlatırken sağ tarafta yeşil bir türbe dikkat çekiyor. Cape Town'ın değişik yerlerinde keramet denilen bu tür türbelerden yaklaşık 60 tane var, fakat burada olması ilginç. Türbe, Cape Town'un ilk imamı, Endenozya'nın Java adasından Hollandalılar tarafından sürgün getirilmiş Seyyid Abdurahman Moturu'ya ait. Özellikle Malay Müslümanlar için saygın bir kişi olan Moturu ilk önce Cape Town'daki Contantia'ya yerleştirilmiş. Fakat Müslümanlar arasında nüfuzunun artması ve bazı siyahların İslam dini kabul etmeleri üzerine kolanyalist yönetim, Moturu'yı Roben adasına sürgün etmiş ve hapsetmiş, ada da yaklaşık 14 sene sürgün hayatı yaşamış;1740'dan öldüğü yıl 1754'e kadar. Adanın mezarlıklarında Müslümanlara ait çok sayıda mezarı görmek mümkün. Önce çocuk ve kadınların hapis yattığı hücreleri görüyorsunuz, yaklaşık 2 metrekare olan bu hücrelerde iki üç çocuk birlikte kalmış. 8-15 yaşlarında olan çocuklar siyasi suçlu kabul edilmiş ve bu çocukların büyük bir bölümü özgürlüğe kavuşmadan bu hapishane adasında can vermiş. Çocukların burada tek oyuncakları çakıl taşları olmuş. Robben adası 1960'dan önce hapishane olarak kullanıldığı gibi toplumdan tecrit edilen cüzamlılar için barınak olarak ta kullanılmış. Adayı gezinizde hastanenin kalıntılarını, kiliseyi ve ölen cüzamlıların konulduğu mezarları görebiliyorsunuz. Robben adası, ikinci dünya savaşı sonrası siyasi suçluların tutulduğu hapishane görevi görmüş. Başta Nelson Mandela, eski devlet başkanı Mbeki ve şimdiki başkan Zuma burada hapis yatanlardan. Adadaki taş ocağında başta Mandela olmak üzere Afrika ulusal Kongre partisinin liderleri ağır şartlar altında çalışmış. Kapalı hapishane kadın ve çocukların kaldığı bölümden hayli uzakta bir yere kurulmuş ve tamamen kapalı bir hapishane özelliği taşıyor. Hapishanede hem koğuş hem hücre sistemi de mevcut. Mandela'nın 27 yıllık hapis hayatının 18 yılını kaldığı hücre, yaklaşık 2 metrekare. Yerde sunta bir yatak, küçük bir masa ve tabure var. Mandela kızına bu küçük hücreden yüzlerce mektup yazmış fakat hiç birisi kızına ulaşmamış. Kapalı hapishaneyi gezdiren eski mahkum rehber, hapishaneyi anlatırken sanki o yılları tekrar yaşıyormuş gibi o günlere gidiyor, Mandela'nın kendisine yaptığı şakayı anlatırken gözleri doluyor. Eski mahkumun konuşmasında bir pişmanlık ya da öfke göremiyorsunuz. Hapishanede kalışının özgürlüğün bir gerekliliği olduğunu beyaz veya siyah adam değil özgürlüklerini engelleyen tahakküme karşı savaştıkları için burada kaldıklarını söylüyor. Hapishanede koğuşlar ise 30-40 kişilik, yalnız bu koğuşlarda 60-70 mahkumun kaldığı aynı yatağı iki kişinin paylaştığı olurmuş. Koğuşlar ve hücreler birbirinden ayrılmış, buradaki mahkûmların birbirlerini görmeleri yasakmış. Mahkûmlar genellikle olta atarken topladıkları taşlarla haberleşirmiş. Günlük yemek çizelgesi gözünüze ilişiyor. Sabah çay ve kuru ekmek akşam çorba ya da yoğurt ekmek. Koğuşların yanında tuvalet ve banyonun beraber kullanıldığı oda var. Yalnız üç duş bulunan banyoda tuvalet sayısı da yetersiz ve bölmelerle ayrılmamış. Bazı mahkûmların 15 günde 1 bazı mahkûmların ise ayda bir yıkanma hakları var. Yıkanma süresi 15-20 dakika arasında değişiyormuş. Ailelerin mahkûmları ziyaret etmesi oldukça kısıtlı, altı ayda bir mektup yazma hakları var, ailelerin gönderdikleri mektuplar ise mahkûmlara hiç verilmezmiş, bu mektupların örneklerini hücre odalarında görebiliyorsunuz. Mahkûmlar için ada bir hapishane olarak düşünülmüş olsa da hapishane görevlileri için lüks bir yerleşim yeri olarak tanzim edilmiş, 18. Yüzyıldan kalma tek katlı evler, bahçeler, okul ve kilise sanki bu adanın bir hapishane adasını unutturuyor. Fakat hapishane yüzyıllık bir geçmişe tanklık ederken bu evler martı gibi deniz kuşlarının mekanı olmuş. Sanki geçmiş özgürlük için burada kalmış insanlara görülen zulmü affetmemiş. Nelson Mandela , emperyalist sömürgeye karşı çok büyük bir mücadele vermiş, ömrünün 27 yılını hapiste geçirmiş .. Güney Afrika Cumhuriyetinde yüzde on beş beyaz nüfus , yıllarca yüzde 85 lik siyahi çoğunluğu yönetmiş . Bir düşünün : bir ülkede yaşıyorsunuz, vatandaşsınız başka bir ülkeden gelen insanlar devletin yönetimi ellerine geçirmiş , parlamento kurmuş , fakat parlamentoda asıl çoğunluk olan nüfustan halkın temsilcileri yok bunu emperyalist batı hep yaptı , Afrika nın diğer ülkelerihde de, güney amerikada ve hindistanda Asya da bu baskılar devam etti ediyor , madenlerini aldılar , oralarda kukla yönetimler oluşturdular , sömürülerini sürdürdüler bu oyunu ülkemizde de sergilediler fakat bir kahraman adam Atatürk engel oldu , Türkiye cumhuriyeti asla fiziki bir manada sömürülen bir ülke olmadı. İşte bu çarpık düzene karşı çıkan bir yürekli adam Mandela bunu gördü bir mücadele başlattı bu uğurda yazının üst bölümlerinde anlatılan cezaevinde yaşadı hem de tam yirmi yedi yıl . Kızının cenazesine bile gönderilmedi acılarına bir de evlat acısı eklendi Nelson Mandela devlet başkanı oldu ve devlet başkanı bir barış elçisi unvanlarıyla toprağa girdi peki Afrika kıtasını sömürenler , Afrika halkını zavallı durumuna, acınacak hale düşürenler , açlığa sefalete mahkum edenler , onlar ne vasıfla toprağa girecekler,şahsi yorumum : bir alçak vasfıyla toprağa girecekler , Suat engin yılmaz 2014 Nelson mandelanın birinci ölüm yılında
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © suat engin yılmz, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |