..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
Bir dost nedir? Öteki ben. -Zenon
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > Eleştiri > Politik Olaylar ve Görüşler > Muhammed CAN




30 Ocak 2015
Emperyalist İslamcı Olunabiliyormuş Demek!  
Muhammed CAN
Bir yandan; Kavramların onur ve haysiyeti ile oynanırken, öte tarafta parmak kaldırmak ve oy pusulası İslamcılığı yapmanın getirdiği hafiflik ‘‘Hem Emperyalist hem İslamcı olabilmek’’ böyle bir şey işte.


:AHEE:



Bir yandan; Kavramların onur ve haysiyeti ile oynanırken, öte tarafta parmak kaldırmak ve oy pusulası İslamcılığı yapmanın getirdiği hafiflik ‘‘Hem Emperyalist hem İslamcı olabilmek’’ böyle bir şey işte.
Herhangi İlahi menşeili bir din, hele İslam’ın, emperyalizmle sorunu hiç mi hiç olamaz(!) Zihniyetinin temelini, on üç yüz yıl önce atılmış Zehirli İslam ve sülüklerinin larvaları ve politik terminolojideki karşılığı;“İnşallah biz en kısa zamanda Şam'a gidecek, oradaki… Emevi Camii'nde namazımızı da kılacağız’’ dır.
Öte yandan; ‘‘Kürtler'in ABD ve İsrail'e güvenmekten başka şansları yok. Yüz yıl önce Müslümanlar'a güvendiler, yüz yıldır zulüm dışında bir şey görmediler.’’
Ve
‘‘ İyi ki İsrail var ve bu Müslümanlar'a bazen ders veriyor. Yoksa dünyanın bu yobazlardan çekeceği var’’ Diyebilecek kadar alçaklaşan geç kalmış ilkel Kürt ırkçılarla aynı vatanda yaşamak, Firavun ile Musa’nın aynı sarayda yaşaması gibi bir şey işte.
Ey Kürt genci!
Yunan antik medeniyetinin temellerini senin ataların attı. Batının sana üstün değer olarak sunmak istediği Antik Yunan bilgeleri senin toprakların(Tigran-Kürt Şehirin)’da, senden öğrendiler, atalarının yazdıkları eserleri batı dünyasının kütüphanelerinin en güzide kaynakları olarak saklanıyor.
Ezilmişliğin, sömürülmüşlüğün, bilinçten uzaklaşmışlığın, kökünden ve kültüründen koparılmışlığın, dilinden ve dininden yasaklanmışlığın müsebbibi sen ve senin öncülerin olduğu gibi bu halkın kanının vebalinden bir pay, sana da yazılacaktır!
Doğru bilgi ünitelerinden okuyup doğruyu anlamak ve onu yaşamaktan korkuyor ve de kaçıyorsun! Biliyorsun ki doğru bilgi, doğru eylemlerde bulunmayı gerektiriyor. Doğru eylemlerde bulunmaksa, İlahi öncülerin pratikliği ile örtüşmeyi zorunlu kılar.Bu durum ‘Ego’ya baskı yapar!
Sen ise egemenlerin payandasından kurtulmak adına, yeni bir payanda oluşturmanın özlemini taşıyorsun. Değil mi ki bu özlemin dışa yansıması adına sana ‘‘İyi ki İsrail var ve bu Müslümanlar'a bazen ders veriyor…’’ Dedirtecek kadar insaf ve izan dışı cümle kurdurtabiliyor…
Oku!
Biliyorsun ki Üstadın dediği gibi ‘‘mürekkebin akmadığı yerde kan akar’’
***

Her iki guruba göre de dinler; özellikle de İslam dini, ‘’korku ve biat’’ kavramları üzerine kurulmuştur. İktidarının koşulsuz kabulünü ve sürekli kendinden korkulmasını bekleyen bir tebaa düşüncesi!

Evet!
Doğrudur. Kocaman bir Ümmet'in her iki dünya özlemine ait beklentilerini karşılayan İlahi kaynakları manipüle ederek, bilinç adına; eşekleşmiş bir toplumun yüzlerce yıllık çürümüş evrimini düşünürsek, evet doğrudur.
Hayır!
Yanlıştır. Biat(adanmak)’ı ve korku(Tanrıdan çekinmek)’yu içselleştiren bir ruh istese de Emperyalist olamaz. Söylediklerimiz sıradan mazlum edebiyatı yapmak olarak algılanmasın! Ali’nin Kâbe de ki Peygamber pervaneliyi, Hiradaki şebabet anıları, Hürr’ün komutanlığı elinin tersi ile itişi ve Hüseyin’in önünde diz çöküşü; Biat/ adanmak ve Korku/çekinmek ’ten başka ne ile izah edilebilir ki?
***
Yüzyıllarca elinde asası ayağında çarığı üstündeki yamalı hırkasıyla, Saraylara hizmet: Allaha hizmettir! Saplantısıyla dindarların uyutulması, Allah adına şişirilmiş egolarından kustukları dini içtihat olarak İlahi kanunlar statüsünde koyup ta mazlumların sömürülmesini,
Bu süreçte kendini aşanların adını eşkiya, çete, terörist, bölücü, vatan haini, dış güçlerin ajanı, … Koyulmuş katkısız İlahi emirlere adananların adı Hizb-uş Şeytan!
***
Bir Rusya’yla ilişkiler siyasi, Hintliyle ilişkiler insani, Bir Fransız’la ilişkileri medeni, bir Amerikalı ile ilişkileri askeridir. Bir Çinliyle ilişkileri ticari, Evet ama bütün kötülüklerin kaynağı olan İsrail’e karşı Cihad eden Hizbullah’a, İslam’ın Kutlu Rehberine, edep dışı ithamlarda bulunan bu sahte İslamcılar'ın kıldıkları namaz; Yezid’in kıldığı namaz veya Amr bin As’ın Okuduğu Kur'an' dan da farksızdır.
Konuştuklarında Allah adı ile halkı galeyana getirirler. Köklü medeniyetin varisi (üç kıtada at, beş kıtada avrat oynatan…) olduklarını, atalarının kılıç zoru ile kurdukları sömürü imparatorluğu savaşlarını, Muhammed Nebi(s.a.a)’nin Bedir Savaşı ile eş tutacak kadar ataperest olurlar…
Ve neden benim gibi birçokları vicdan azabı çeker?
Başımız öne eğik değilse de, ezik ruh hallerine kapılır.
Çünkü her şeyimizi, medeniyetimizi, özümüzü, kimliğimizi, kişiliğimizi, dinimizi, değerlerimizi, bize ait ne varsa hemen hepsini parçalar haline getirmişler. Parçalamakla da yetinmemişler, bize ait olanların hemen hepsini bizden çalmışlar, bizim adımıza çakma aydınlar, tanrıbilimciler, politikacılar, tüccarlar, bürokratlar, teknokratlar, aristokratlar…
Evet!
Bizim adımıza, yani her yönüyle herşeyimizi bizim adımıza temsil edecekleri, bizim adımıza bize dayatmışlar.
Birikimlerimizi bizden aşırdıklarında bizler; hırsızlığı, medeni dünya ile ticaret anladık. Eğitim adı altında kültürlerini enjekte ederlerken, hafızasızlaştırmayı emperyalist özlem adına bilgelik algıladık. Öyle bir bilgelik algılayışı ki Din kardeşlerimizin yeraltı-üstü kaynaklarını efendilere sunmakla yarışırken, kardeşlerimizin etini, kanını, canını, namusunu bir dolardan daha değersiz bildik bilgelik adına!
Zor-zer ve tezvirle yola gelmeyenleri de yalnızlaştırma, itibarsızlaştırma, ıssız bırakmak adına, adını ‘’öteki’’ koydular.
Öteki!
Yani Muaviye’nin gücüne ram olmayan, Yezidin kılıcına teslim olmayanlar…
***
İslam dünyası; son yarım asırda yeni yeni kendine geliyor. Geçmişteki büyük kültürünü, değerlerini tanıdıkça hem kendinden utanıyor hem de ufku açılıyor. Hindistan’dan Mağribe kadar irili ufaklı akarını bulan su ırmakları gibi okyanusa dönmenin arefesinde…
Ey Türk Genci!
Hakkı yani gerçeği gör. Zalimin zulmüne oyuncak olma! Zulümle abat olunmaz. Olunsaydı eğer bugün, Ataların; Orta Step kültürü ile apartmanda bile hala çadırda yaşar gibi yaşıyor ve bunu medeniyet sanıyor.
Liderlerin; Sevgi ve dostluktan; kin ve düşmanlık, barıştan ve adaletten; savaş ve sömürü anlamı çıkartıyor. Bu özlem uğruna Kürdistan, Irak, Suriye Lübnan Yemen ve daha nice İslam topraklarında İsrail ve ABD ile kol kola, onların emir erinden öte bir şey değil. Onların din ve iman gibi bir endişeleri yok. Batı'nın politik lejyonudurlar.
Sizin; Katkısız Dine ve dini değerlere yönelmeniz, onların uykularını kaçırıyor. Öze dönüş arayışınızın adını Batı kriterleri ile bilinçli olarak engellemek istiyorlar. Tarih boyunca sahip oldukları zehirli İslam’la sizi aldatmak, sizleri özlem duydukları imparatorluk yolundaki güç mabetlerine kurban sunmak istiyorlar. Bugün IŞİD ve diğer İslamcı teröristlere sunulan kardeşleriniz. Öncüleriniz tarafından hazırlanmıştır. Batı'ya koltuk değneği olan işbirlikçi İslamcılar'ın yüzündeki maskeyi düşürmek en önce sizin görevinizdir. Binyıllık tarihinizin güzel ve doğru olanına yönelin! Sarayların yağlı kemikleri uğruna, İslam Dünyası'ndaki kardeşlerinizin etini satmayın/satılmayın.
İslami kardeşlik; herkese Barış, Adalet ve Özgürlük demektir. Kur'an’ın adaletini, Karun’un adaleti ile değişmeyin!
Din adına Batı ve onların yerli ajanları tarafından satın alınan medya, yazar, aydın akademisyen ve sanatçıların kapalı kapılar arkasındaki rant devşirme yarışlarına ve onların kokuşmuş yaşamlarına bakın!
Dikkat edin! Hangi İslam? ABD dolarına endeksli olan İslam mı, İsrail’in garantörlüğünü üstlenmiş Emevici İslam’ı mı?
Al-i Muhammed’in emaneti olan İtret’e düşmanlığı Siyonizm’den daha öncelikli bilen Suudi İslam’ı mı?
Sömürgeci, köleci, Zenperest, İlahi hükümleri kendi saltanatı uğruna yontan Osmanlı saray İslam’ımı?
Bilinmelidir ki bu elemelerde bizler ilk muhataplarız. Muaf değiliz. Bizler bu elemelerden sonra asıl sorumluluklarımızla sorumlu tutulacağız!

Evet, Bu bir eleme süreci ise ve bu süreçte itaat edenle isyan edenler her geçen gün daha bir saflarını netleştiriyorsa, gerisin geriye kalanlar her dönemde vardı. Bugün olacağı gibi yarın da olacaktır.

Evrenin yaratıcısı adına, tarihin her döneminde çok az sayıdaki sabit kalanlar, yaratıcı adına ilahi zafer sayfalarına adlarını nurla yazdırmışlar. İbrahim(a.s)’den Muhammed(s.a.a)’e, Muhammed(s.a.a)’den Hameney’e kadar bu böyle olmuştur.

Yüce Allah İslam dinini, Hizbullahiler'in sarsılmaz inancı, bükülmez bilekleri ve susmaz namluları ile galip getirecek. Başta Dünya ekâbirlerinin kulaklarında, sonrada evrenin her boşluğunda Allah’ın ve Muhammed’in adı mutlaka yankılanacaktır.

Ve ‘‘Kesin galip gelecek olanlar Hizbullahiler'dir.’’ Bu İlahi vaad kesindir ve öyle de olacaktır.




Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.

Yazarın politik olaylar ve görüşler kümesinde bulunan diğer yazıları...
Türk İslamcı Dostlarımız - 5
Gündem Özel - 4 Başkanlık Sistemi ve Avrupa Krizi
Rebeze Röportajı - 2
Türk İslamcı Dostlarımız - 3
Rebeze Röportajı - 1
Türk İslamcı Dostlarımız - 4
Arap Dünyasında Ortaçağın Sonu Mu?
Siyasallaşmak mı, Çürümek mi?
Politik Yezid’lik: Suriye Kerbelası ve İbn-i Zubeyr’ler!
Türkiyede Abbasi Dönemimi?

Yazarın eleştiri ana kümesinde bulunan diğer yazıları...
Muhammed Can S. Demirtaş'a Soruyor
Algı Sapmasında Türk İslamcıları
Türk İslamcı Dostlarımız! —2
Size Ne Oldu?
Türk Aydınlarında Takvimler 1789 Mu?
Özdemir İnce Kirene'li mi?
Başka Gezegenin Aydınları mı?
Zulm'ün ve Köleliğin Rengi Nedir?
Türk İslamcıların Şovenizmi ve İdeoloji Çrümüşlüğü - 6
Kerb - U Belamız

Yazarın diğer ana kümelerde yazmış olduğu yazılar...
Dost İçin [Şiir]
Serzeniş [Şiir]
Bizde Ne Anne'ler Var [Şiir]
Ne İnsanlar Gördüm [Şiir]
Ey Gazzeli Cocuk! [Şiir]
Ayrılık Senfonisi [Şiir]
Hatıram! [Şiir]
Namus'un Adına! [Şiir]
Hum Kıyısında Bir Gece [Deneme]
Velayet-i Fakih ve Siyasla İslam [İnceleme]


Muhammed CAN kimdir?

. . .


yazardan son gelenler

 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © Muhammed CAN, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.