Defalarca baktım o görüntüye...Gerçek mi diye değil ne olur yalan olsun diye...Ama hayır, yalan değildi. Bunu anladığımda gözlerimin çevresine doğru yayılan o kızgın demirle dağlanma hissini anımsıyorum. Hemen hava almak istedim. Asansöre gerek yoktu. Üç kat aşağıya indim. Dışarı çıktım. Soğuk bir rüzgarın tüm benliğimi söküp alabileceğini umdum. Belki bir sigara isteyecektim aşağıda gördüğüm birinden. Hiçbiri olmadı. Hava inadına sıcaktı ya da bir kez daha sevip kaybetmenin verdiği yüz kızarıklığından ben bir şey hissetmiyordum. Yine yenilmenin verdiği öfkeydi içimi yakan...Kendine kızmanın ve kendini affedememenin o dayanılmaz sancısıydı beni bu hale getiren. Neden bu denli sevmiş ve bağlanmıştım?Tüm hayal gücümü onunla geçireceğim hayatı tasarlamakla harcamıştım, neden?Başım ağrıyordu, uykusuzdum, sevgisizdim...Üstelik sigara da isteyememiştim.