Bilgi sakalla ölçülmez. -Moliere |
|
||||||||||
|
Gözlerimin görebildiği yere kadar sindiriyorum içime, görkemi başka, ışığı başka, büyüsü başka... Bazen mavi, bazen kızıla boyanır, gece ise düş gezginlerinin mekanı... Gök deriz, gökyüzü deriz, bir şehir; insansız, asılı gümüşlerden, renkten, ışıktan örülü. Gümüşler bazen yalnız, bazen dost canlısı... Öyle bir dizayn, kusursuz, kendi kendini var ettiğine inanmak zor... Orası temiz, çoğu zaman sessiz, acısız, ağlayışsız, aldanışsız... Her şey birbiri için var, birbirini yok etmeye güdülenmemiş, öldürmemiş, öldürememiş... Sarı ışık her şeyi fark etmeye birebir... Fark etmek kimi zaman acı verse de, görebilmek için gerçeği yetiyor... Ağlasa gök, insanların gözyaşlarını süpürebilir mi? Yoksa acının gölgesinde yaşlananların gözlerindeki damlalar bastırır mı küçük yağmur tanelerini...... Yağmur yağdığında, bir de sert rüzgarlar esiyorsa, kaçışıp gizleniveriyor yıldızlar, insanın durumu da çoğu zaman böyle değil midir? Üzülse dost dedikleri gizleniverir birden, her şey normale döndüğünde, yanında biterler, sorgusuz, sualsiz... Kar parçacıkları üşütür iliklere kadar... Ama insanı asıl üşüten yalnızlıktır. Etrafını kalabalık çevrelemiş olsa da. Çünkü bilemezsin her yürekten geçeni, zaten bilmeye imkan yoktur. Dünyanın bir ucunda da kimse anlatmaz kalbinde yaşattığı her şeyi, belki de böylesi gereklidir ya da daha kolay ve tehlikesizdir. Bazıları geride, tökezleyip, içinde kaybolması için kuyu inşasına girişir, eğer hırslıysa, kinliyse kuyunun derinliği artar. Sonra bakar kuyunun son haline. " Ne güzel de yaptım " der, bir süre işimi görür. Bir zaman sonra her şey tersine döner, kuyunun en karanlık yerinde kendini bulur. O zaman da yakınır, yalvarır, kendisini kurtarmasını istediği varlığa..... Mavi büyü kaplayınca gökyüzünü her şey güllük gülistanlık olur. Sarı ışık alabildiğine çok aydınlatır, kendi ışığını yansıtan nesneleri..... Dökülüverir ortaya bilinmesi ve bilinmemesi gerekenler... Yüreği, beyaz bir defter sayfası gibidir güzel insanların, güzeldir dudaklarından akan kelimeler, ısıtır karşısındakinin içini, sarı ışıktan daha çok... Mavi kaybolur yavaş yavaş, dolunay hazırlar yerini, nede olsa gece örtünce şehirlerin üzerini, gün doğacak karanlığa güvenip, kire, pasa bulananlara. Belki bir soygun planı, belki alışmış damarlara bir parça daha zehir hazırlığı ya da sinirlerini bozan birinin yaşamına kendi elleriyle, acımasızca son verme düşüncesi... Dolunay yetmiyor, yaşamının karasını aydınlatmaya... Elbette gün doğacak tüm ihtişamıyla. Karanlığı silip süpürecek. Kirli düşünceler barınmak için kendine mekan arayacak... Can çekişecekler, sokakların, caddelerin terkedilmiş kuytularında... Kapılar kapalı, kaçış yok! Hesap verilecek sarı ışığın önünde, tüm yitirilenler için... Her şey ortada olacak, gizli saklı yok... Kurtaran yok, kurtuluş yok... Kirlere bulananlarda son bir pişmanlık... Kim bilir, sonuç ne olur, ışığın aydınlattığı gölgelerde... Kim bilebilir? Sarı ışık aydınlatır gölgeleri, her zamankinden çok... Aydınlatacak hiç görülmemiş kadar...
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Selin Araç, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |