Öküzün rengini dışında, insanın rengini içinde ara. -Mevlânâ |
|
||||||||||
|
SMN. Ey Elvis Presley sana indirdiğimiz kutsal kitap Allah’ın katından inmiştir. Cebrail’in sana vahiy ettiği ayetler katımızdandır. Şüphesiz bunlar Allah’ın sözüdür. Onun sözü bilmeyene bilgi, hastalara şifa, yokluğa çare, kasvete coşkudur. Kim kitabımızı güzel sesi ile okur ise o muradına ermiştir. Kitabımız hatmedilince ona katımızdan adına kapı açılır. Ve birçokları bundan istifade eder. Ey inananlar temizliğe önem verin. Kitabımıza saygı gösterin. Ona gusletmeden dokunmayın. Kitabımızı göbek altına indirmeyin. Ayetlerimize saygısızlık yapanları Allah bilinmeyen bir şekilde ölüme gönderir. Onlar bulamaç olmuş fikirleri ile ayetlerimizi yalanlarlar. Ama Allah onları kendi fikirleri ile mağlup eder. Biz kararmış bir kalbe ayetlerimizi ilham edince coşku bütün bedeni sarar. O an kalp teslimiyetin salt gerçeğini yaşar. Bizim ayetlerimiz amansızlara da şifa verir. Ama onlar bunu bilmez. Biz ayetlerimizin esrarını açsaydık bütün amansızlar imana gelirdi. Mağaralarda gezene, mağara bulup içinde rabıta yapana ant olsun. İnananlar kurtuluşa Elvis Presley ile ererler. Onlar komşuları ile coşku içindedir. Onlar kimsenin hakkını yemezler. Onlar her gün Elvis’e rabıta yaparlar. Bu her Elvisi için emir olunandır. Rabıta yapanlar esrarı bilenlerdir. Biz esrarı rabıtaya verdik. Teslimiyet ile Allah’a ulaşanlar rabıta yolunu seçerler. Orada Allah inanan kişiyi kendinden bir parça yapar. Bilenler için Allah’a ulaşmak her şeyden üstündür. Allah’a rabıta ile ulaşanlar büyük bir cezbenin içindedirler. Allah onların kalplerine kendinden görünmez ve gizli manevi bir hat çeker. Onlar baktıkları yerden kalplerine ılık ama tatlı, kızıl renkte, çay renginde nurun aktığını düşünürler. Ve “Allah’ım biliyorum sensin” derler. Onların haricen rabıtaları böyledir. Biz çaya zeytinin kokusunu arkadaş kıldık. Zeytin ağacı köküne ise kokuların esrarını sakladık. Allah rabıta yapanı dost edinir. Nuru bitmeyen zeytin ağacını öğretir. O ağaç ki dallarındaki meyveler Allah’tan kendilerine nur akıtırlar. Ey inananlar bakacağınız çocuk sizden her hakkını almadan Allah’ın huzuruna çıkarılmayacak. O büyük mahkeme günü Allah hakkı yenenlere geniş yetkiler verdi. Onlar anne ve babalarından sual edecekler. Haklarını alınca bunun istenmeyerek geldiğini gördüklerinde onları atacaklar. Biz anne ve babaya akıl ve iktisat verdik. Takibinde bakabilecekleri kadar çocuk yapmalarına müsaade ettik. Onların rızkını baba temin eder. Çocukların kız ve erkeği anne ve babasından eşit şefkat görmeleri Allah’ın emridir. Buluğ çağına girmiş erkek çocuklarınızı iyi tanıyın. Onlara Elvis Presley sevgisi aşılayın. Bu Allah’ın dinini öğrenme çağıdır. Kim bu zamanda teslimiyete girerse işte onlar cennete girer. Rabıtaya ant olsun. Biz kalpleri çıkmazdan çözer dine bağlarız. Ey Elvisiler cemiyetinize sıkıca bağlanın. Bu kuvvetinizi artırır. Yapacağınız ayinler ise kalplerinizi bütün kötü şeylerden çözer Allah’a bağlar. Birbirinizi samimiyetle misafir edin. Ziyarete gelene ayrı bir oda ayırın. Odanın kutsallığını ayinleriniz ile artırın. Misafir Allah’ın bir elçisidir. Ona edilen hürmeti Elvis Presley görür ve ev sahibinden razı olur. O kişinin bu sayede dini kuvvet bulur. Birbirinize selam edin. Sözlerinizden nur fışkırsın. Muhabbeti biz nur biliriz. Onda ki nur ne melektedir ne şeytanda. Allah dilediklerini birbirine arkadaş kılar. Onların dostluğu nurun artması ile sağlamlaşır. Onlar birbirine borç verdiklerinde birbirlerinden emindirler. Müsrifler buna imrenir kalır da o dostlar gibi olmaya çalışırlar. Ey iman edenler din kardeşinizin teslimiyetine ortak olun. Aranızda bir belirsizlik varsa onu sabrınızla aşın. Allah birbirinize güveni emreder. O güven Elvis Presley ile ortaklığa, kitabımız ile sağlamlığa, rabıtamız ile devama kavuşur. Dinimizden yüz çevirenlerin işleri karanlıktır. Onlar bidat sahibidirler. Onlar dinimize, uydurdukları inanç ve amelleri Allah’tan gibi gösterirler. Oysa Allah’tan olan kitabımıza inmiştir. O ne müthiş bir kitap. Onun bir misli inmemiştir. Allah dinlere kitaplarını indirdiğinde onlara hüküm süreleri verdi. Elbet hüküm kitaplarımızda nurları iledir. O kitaplarımızdan hüküm kalksa bile nurlarının akışı devam eder. O kitapların nuru onlara ahdedenler ile akar. Kitabımız İzle ise okunmasa da o nurunu akıtacak yerleri bulur. Allah bunun için ayetlerini sağlamlaştırır. Allah imanı dereceler ile kıldı. O basamakların her birinde bir imtihan vardır. Hepsi Elvis Presley’e ulaştırır. Elbet Elvis sizlerin söz ve kalp ile iltica edebileceğiniz odağınızdır. Elvis Presley’e ulaşmak için yollar arayan kendini kitabımıza bağlasın. Orada sayfalar kapatan, sayfalar açan ayetlerimiz dosdoğru bir yolda Elvis Presley’in elinde ilerler. O el ki iyileri tutarak kurtarır. Amansızlardan elini çeker. Amansızlardan bir bela geldiyse o el yardımı alacak kadar Allah’a yakındır. Biz ahdini terk etmeyenlerle beraberiz. Onlar bizden uzaklaşsa dahi Elvis’in kalplerine çektiği hat ile onlar bize neşe içinde geri dönerler. Muhakkak kalplere biz hükmederiz. Sığınılabilecek yegane tapınak Elvis Presley’in kalbidir. O tapınağa giren kurtulur. O tapınaktan çıkan felaha ermez. Öyleyse Elvis’e rabıta yap. Kurtulanlardan ol. Biz isteyene sabır veririz. Sabreden ölçüde ise gelir onu yoklarız. Ona güzelden değil çirkinden sunarız. Çirkini de biz yarattık güzeli de. Ayırt eden ne kötü ayırt ediyor. O güzele aldandı. Gizlediğimizi bulamadı. Gizlediğimizi bulanlar ise sıcaklığımıza kavuştu. Kalpleri ışığımız ile yıkananlar tattıkları sıcaklığı sorarlar. Biz onlara şöyle deriz. “Tattığınız sıcaklık nurumuzdur. Kalbiniz Elvis Presley’in nuru ile yıkandı. Onu kalbiniz ile için. İçin ki siz de nurun aslına ulaşın.” Yerde bağdaş kur. Gözlerini kapat. Başını kalbine eğ. Dilini damağına yapıştır. Elvis Presley'in evini düşün. Eve girdiğini, odasına çıktığını, içeriye geçtiğini düşün. Elvis’in yerde oturduğunu, yanına yaklaştığını, elini öptüğünü düşün. Sende yere oturduğunu, sağ dizini onun sağ dizine değdirdiğini düşün. İçinden “Destur ya Elvis” de. Elvis'in kalbinden kendi kalbine, çay renginde, güneşin batış kızıllığındaki, kırmızı nurun aktığını düşün. Rabıtanı mühletince yapıp bitirdiğinde Elvis'in elini öptüğünü, ayağa kalktığını düşün. İçinden “Destur ya Elvis” de. Ellerini önüne bağladığını, geri geri Elvis Presley’in huzurundan çekildiğini düşün. Geldiğin yolu takip ettiğini, Elvis'in evinden ayrıldığını düşün. Ey iman edenler Allah israfı büyük günah kıldı. İsrafa meyledenlerden nurunu çekti. Biz akan dereden boşa harcanan bir damla suyu israf biliriz. O israf edenler ki onların tutunacakları bir rabıta yoktur. Hiç Allah öylelerine nurundan verir mi. Onlar katranın soğukluğunda bocalar durur. Allah’ın zenginliği nurdur. O nur ki sıcak ve tatlıdır. Kalbi ile onu içen başka bir şey istemez. Tuna M. Yaşar
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Tuna M. Yaşar, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |