Aşık olmayan âdem / Benzer yemişsiz ağaca. -Yunus Emre |
|
||||||||||
|
İslam’da kölelik ve esirlik birbirinden farklı kavramlardır. Bu farkları anlamadan, İslam’ın kölelik konusundaki duruşunu anlamak zordur. Köleliğe delil getirilen kelimelere bakalım. Abd (عبد): Hizmetkar, kulluk eden kişi anlamına gelir. Bu kelime, "ibadet" kelimesiyle aynı kökten türemektedir ve "hizmet etmek" anlamını taşır. "Abd" kelimesi, özgür insanı tanımlar. İbad (عباد): Erkek hizmetkarlar için kullanılır. Eme (أمة): Kadın hizmetkarlar anlamına gelir. İmai (إماء): Kadın hizmetliler demektir. Bu kelimeler, kölelikten çok, bir kişinin hizmetkar veya iş gücü olarak çalıştığı durumu tanımlar ve aslında özgür insanları ifade eder. Diğer yandan, köleliğin klasik anlamı için kullanılan kelimeler rakabe (رقبة) ve er rikab (رِقاب) gibi kelimelerdir. "Rakabe", bir malın sahipliği anlamına gelirken, "er rikab" ise boyunduruk altında olan köleyi ifade eder. Ayrıca, esir (أسر) kelimesi, savaşta esir alınan kişileri tanımlar. Esirler, savaş esnasında etkisiz hale getirilen düşmanlardan oluşur ve bu kişilerin durumu, kölelikten farklıdır. İslam, savaş esirlerinin serbest bırakılmasını teşvik eder ve esirlerle ilgili ayetler, onları fidye karşılığında serbest bırakmayı öngörür. İslam’ın geldiği topraklarda kölelik, İslam öncesi toplumlarda yaygın olan bir uygulamaydı. Ancak İslam, kölelik sistemini kesinlikle meşru kabul etmemiş, aksine onu sona erdirmeyi hedeflemiştir. Kur’an’da kölelik meselesi, hem tarihsel bağlamda hem de ahlaki bakımdan ele alınmıştır. İslam, tüm insanların eşit olduğu, özgür bir toplum idealini savunur. Kur'an’da Fîrâvun’un kölelik uygulamaları da eleştirilir. Firavun, İsrailoğulları'nı köleleştiren bir yönetici olarak, bu davranışına karşı Nebimiz Musa'nın dilinden şiddetle kınanır. Şuara Suresi, 22: "Başıma kaktığın bu nimet, İsrailoğulları'nı kendine köle yapmandan dolayıdır" ifadesi, köleliğin bir zulüm olduğunu ortaya koyar. İslam, köleliğin ortadan kalkmasını hedefleyen bir mesaj taşır. Ali İmran Suresi, 79. Ayet’te, hiçbir nebinin, Allah'tan başka insanlara kulluk edilmesini talep etmediği ifade edilir: "Allah'ın kendisine kitap, bilgelik ve nebilik verdiği hiç bir insan, 'Allah’tan sonra bana da kulluk ediniz,' diye halkı kendisine çağırmaz. Aksine, 'Öğrenip öğrettiğiniz kitap gereğince kendisini Rabbine adayan kullar olun,' der." Burada vurgulanan nokta, nebilerin kendilerine kulluk edilmesini istemediğidir; çünkü yalnızca Allah’a kulluk yapılabilir ve Allah dışında kimseye kulluk edilmesi şirktir. Kur'an’da köleliği sona erdirmek için çeşitli ayetler bulunmaktadır. Bu ayetler, kölelerin özgürleşmesine yardımcı olacak yolları gösterir. 1. Nisa Suresi, 92. Ayet > "Yanlışlıkla bir mümini öldürenin kefareti, bir mümini hürriyete kavuşturmak ve öldürülenin ailesine diyet vermektir." Bu ayette geçen "تَحْرِيرُ رَقَبَةٍ" (tahrîru rakabe), "bir boynu özgürlüğe kavuşturmak" anlamına gelir. Bu ifade, köleliği ortadan kaldırmaya yönelik bir teşviktir. "Rakabe" kelimesi, genelde "köle" diye çevrilse de aslında bir kişinin esaretten kurtarılmasını ifade eder. Bu, İslam’ın insan özgürlüğüne verdiği önemi göstermektedir. 2. Maide Suresi, 89. Ayet > "Allah, sizi kasıtsız yaptığınız yeminlerden sorumlu tutmaz; fakat bile bile yaptığınız yeminlerin kefareti, ailenize yedirdiğinizin orta hallisinden on yoksulu doyurmak, giydirmek ya da bir kişiyi özgürlüğüne kavuşturmaktır (تَحْرِيرُ رَقَبَةٍ)." Burada da "تَحْرِيرُ رَقَبَةٍ" ifadesi kullanılmıştır. Ayet, birinin esaretten kurtarılmasını, yemin kefareti olarak belirler. Bu, köleliği sona erdirme yolunda atılmış pratik bir adımdır. 3. Mücadele Suresi, 3. Ayet > "Eşlerini, annelerine benzeterek haram kılanların, tekrar bir araya gelmeden önce yapmaları gereken şey, bir kişiyi özgürlüğüne kavuşturmaktır (فَتَحْرِيرُ رَقَبَةٍ)." Bu ayet, cahiliye dönemi uygulamalarını eleştirirken, haksız bir davranışı düzeltmenin yolu olarak esirlerin özgürleştirilmesini önerir. Buradaki teşvik de köleliği sonlandırmaya yönelik bir adımdır. 4. Bakara Suresi, 177. Ayet > "İyilik, yüzlerinizi doğuya veya batıya çevirmeniz değildir; asıl iyilik, Allah’a, ahiret gününe, meleklere, kitaba ve peygamberlere inanmak, malını sevdiği halde akrabaya, yetimlere, düşkünlere, yolda kalmışlara, isteyenlere ve boyunduruk altında olanlara vermektir. Bu ayette de "وَفِي الرِّقَابِ" ifadesi kullanılmıştır. Bağlamda, iyiliğin bir parçası olarak esaret altındaki kişilere yardım etmek ve onları özgürleştirmek vurgulanır. 5. Tevbe Suresi, 60. Ayet > "Sadakalar ancak yoksullar, düşkünler, sadaka toplayanlar, kalpleri İslam'a ısındırılacak olanlar, boyunduruk altındakiler (فِي الرِّقَابِ), borçlular, Allah yolunda olanlar ve yolda kalmışlar içindir." Ayette geçen "فِي الرِّقَابِ" (fi'r-rikab), boyunduruk altında bulunan kişilere yapılan yardımları ifade eder. Genelde bu ifade, "köleler" diye çevrilse de aslında esaret altındaki bireylerin özgürleşmesini sağlar. Sadakanın bu amaçla kullanılması, İslam'ın esaretin kaldırılmasına verdiği önemi ortaya koyar. Yukarıdaki ayetlerde geçen "rakabe" ve "rikab" kelimeleri, klasik anlamda "köle" olarak çevrilse de aslında "boyunduruk altındaki kişi" anlamına gelir. Bu, sadece fiziksel köleliği değil, aynı zamanda her türlü esareti (borç esareti, savaş esareti gibi) kapsar. Kur'an'ın temel amacı, bireyleri bu tür esaretlerden kurtarmaktır. Ali İmran Suresi, 79. Ayet > "Allah’ın kendisine kitap, hikmet ve peygamberlik verdiği bir kimsenin, insanlara, 'Allah’ı bırakıp bana kulluk edin' demesi düşünülemez." Bu ayet, Allah dışında hiçbir kimsenin bir başkasına kulluk etmesinin doğru olmadığını vurgular. Buradan da anlaşılır ki, İslam’da kölelik, Allah'ın tevhid anlayışıyla çelişen bir durumdur. İslam, köleliği ne destekler ne de meşrulaştırır. Aksine, köleliği sona erdirmeyi amaçlar. İslam’da özgürlük, yalnızca Allah’a kulluk etmekle elde edilir. Fatiha Suresi, 5. Ayet: "Ancak sana ibadet eder ve yalnızca senden yardım dileriz." Bu ayet, bir müminin gerçek özgürlüğünün, yalnızca Allah’a kulluk etmekle sağlanacağını vurgular. Kur'an’da geçen ve genelde "köle" diye çevrilen ifadeler, insanları özgürlüğe kavuşturmayı teşvik eden ve esareti ortadan kaldırmaya yönelik bir anlayışı temsil eder. İslam, köleliği desteklemek bir yana, dönemin sosyal gerçekleri içinde onu aşamalı olarak sona erdirme yolunda adımlar atmıştır. Bu nedenle, ayetlerin bağlamına uygun bir şekilde değerlendirilmesi, İslam’ın özgürlük anlayışını doğru anlamak için önemlidir. Kur'an’da kölelik ve esirlik, özgürlüğün asıl kaynağından ayrı tutulmaz. Zümer Suresi, 29. Ayet de bu durumu şöyle açıklar: "Allah bir örnek verdi: Kendisi hakkında uyumsuz ve geçimsiz bulunan, sahipleri de çok ortaklı olan bir adam ile yalnızca bir kişiye teslim olmuş bir adam. Bu ikisinin durumu bir olur mu? Hamd, Allah'ındır. Hayır, onların çoğu bilmiyorlar." Kölelik, bir insanın özgürlüğünden yoksun olması demektir. Ancak İslam, tüm insanları, yalnızca Allah’a kulluk etmek yoluyla özgürleştirir. Aşağıda, kölelik konusuna atfedilen ve bağlamından koparılarak yanlış anlaşılan ayetlerin detaylı açıklaması yer almaktadır: 1. Nahl Suresi, 75. Ayet > "Allah, hiçbir şeye gücü yetmeyen ve başkasının mülkünde olan bir kimse ile, tarafımızdan kendisine güzel bir rızık verdiğimiz ve ondan gizli ve açık infak eden bir kimseyi örnek olarak verdi. Bunlar hiç eşit olur mu? Hamd, Allah’a mahsustur. Ama onların çoğu bilmez." Bu ayet, bir "örnek" üzerinden insanın özgür iradesine vurgu yapmaktadır. Burada geçen "abd" kelimesi, "hizmet eden, çalışmaya zorlanmış kişi" anlamında kullanılmakta ve "abden memluk" ifadesiyle "başkasının mülkü altında olan" şeklinde açıklanmaktadır. Ayet, Allah’a kulluk eden kişinin özgürlüğüne kavuştuğunu ve Allah’a ibadet etmenin insana gerçek hürriyeti kazandırdığını vurgular. Zümer Suresi, 29. Ayet ile de paralellik vardır: > "Allah, birbiriyle çekişen ortakların elinde olan bir adam ile yalnız bir kişiye bağlı olan bir adamın misalini verdi. Bu ikisinin durumu hiç bir olur mu? Hamd, Allah’a mahsustur. Ama çoğu bilmezler." Bu iki ayet, insanın yalnızca Allah’a kul olması gerektiğini, bunun dışında her türlü bağ ve boyunduruk altında olmanın insan onuruna aykırı olduğunu açıklar. 2. Bakara Suresi, 221. Ayet > "İnanmadıkça, müşrik kadınlarla evlenmeyin. İman eden bir hizmetçi kadın, hoşunuza gitse bile, müşrik bir kadından daha hayırlıdır. Müşrik erkeklerle, inanmadıkça kadınlarınızı evlendirmeyin. İman eden bir hizmetçi erkek, hoşunuza gitse bile, müşrik bir erkekten daha hayırlıdır." Bu ayette geçen "iman eden hizmetçi" ifadesi, "iman eden bir köle" anlamına çekilse de bu doğru değildir. "Hizmetçi" veya "çalışan" anlamındaki "abd" kelimesi, burada bir kişinin sosyal statüsünden ziyade imanını ve ahlakını yüceltmek için kullanılmıştır. İslam, bir insanın imanını ve ahlakını, maddi durumundan veya sosyal konumundan üstün tutar. 3. Nur Suresi, 32. Ayet > "Bekârlarınızı, erdemli erkek hizmetçilerinizi ve kadın hizmetçilerinizi evlendirin. Eğer yoksul iseler, Allah onları kendi lütfundan zenginleştirecektir. Allah cömerttir, bilendir." Bu ayet, toplumdaki bireylerin evliliğe teşvik edilmesini ve böylece toplumsal düzenin korunmasını öğütler. "İbâd" ve "imâ" kelimeleri burada "erkek hizmetçi" ve "kadın hizmetçi" olarak çevrilmiştir. Geleneksel çevirilerde "köleler" veya "cariyeler" şeklinde aktarılan bu ifadeler, aslında sosyal bir sınıfı değil, bireylerin çalışma durumlarını ifade eder. İslam, kölelik ve esirlik konularına yaklaşırken insan hakları açısından oldukça ilerici bir bakış açısı sunmuştur. Kur'an'daki kölelikle ilgili ayetler, zamanla köleliğin kaldırılmasını teşvik ederken, İslam’ın özü, yalnızca Allah’a kulluk edilmesi gerektiğini belirtir. Bu sebeple, kölelik İslam'da meşru kabul edilmemiştir ve köleliğin sona erdirilmesi için çeşitli teşvikler bulunmaktadır. Müşriklerin Elindeki Köleler ve İslam'ın Sistematik Çözümü İslam, müşriklerin elindeki köleleri özgürleştirmek için bir dizi sistematik reform getirmiştir: Kölelerin azat edilmesi, birçok kefaret durumunda bir şart olarak konulmuştur (Nisa 92, Maide 89, Mücadele 3). Sadakalar ve zekât, esaret altında bulunanların özgürleştirilmesi için kullanılır (Tevbe 60). İnsanlar arasındaki eşitliği vurgulayan ayetler ve hadisler, köleliğin ahlaken reddedilmesine yol açmıştır. İslam, köleliği doğrudan yasaklamak yerine, o dönemin sosyoekonomik şartlarında köleliği sistematik olarak kaldıran bir yol benimsemiştir. Bu bağlamda, yukarıda belirtilen ayetler de insanın Allah dışında hiçbir varlığa boyun eğmemesi gerektiğini ve özgürlüğün esas olduğunu vurgular. Bu ayetlerin hiçbiri, köleliği meşru kılmak için bir delil oluşturmaz. Aksine, İslam’ın köleliği sona erdirme ve insanları özgürlüğe teşvik etme misyonunu açıkça ortaya koyar. Ateistlerin bu ayetleri yanlış yorumlaması, bağlam ve dil bilgisi eksikliğinden kaynaklanmaktadır. Kölelik, İslam öncesi dönemde var olan bir uygulama olarak kalırken, İslam, bu uygulamayı sona erdirerek özgür ve eşit bir toplum idealini ortaya koymuştur.
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Muhammed Rıdvan Kaya , 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |