İnsan gülümsemeyle gözyaşı arasında gidip gelen bir sarkaçtır. -Byron |
|
||||||||||
|
İslam'da müzik, insanların ruhsal dünyasına hitap eden ve Allah’ın nimetlerinden biri olarak görülebilir. Allah, insanları farklı zevklerle donatmış ve bu zevklerin her biri, insanın dünyaya geliş amacına uygun bir biçimde bir anlam taşıyan lütuflardır. Müzik de bu zevklerin başında gelir. Ses dalgalarının insanın beyin tarafından algılanarak bir anlam kazanması, Allah’ın yaratma gücünü ve kudretini gösteren büyük bir mucizedir. Kur'an'da doğrudan müzikle ilgili bir yasaklama bulunmamaktadır. Ancak bazı hadislere dayanarak, bazı görüşler müziğin yasaklandığını savunmuşlardır. Örneğin, Nebimiz Muhammed'e atfedilen bazı mevzu hadisler, müziğin haram olduğunu belirtmişlerdir. Bunlardan bazıları şunlardır: "Allah şarkıyı, onun alışverişini, parasını, öğretmeyi ve dinlemeyi haram kılmıştır." (Muhammed Gazali, Nebevi Sünnet) "Şarkı kalpte nifak bitirir." (Ebu Davud) "Müzik-şarkı, zinaya götüren bir merdiven gibidir." (Bihar-ül Envar, C.79, S.247) Ancak bu tür hadislerin mevzu (uydurma) olduğu, yani Nebimiz Muhammed'e ait olmadığı İslam alimleri tarafından ifade edilmiştir. Dolayısıyla bu hadislerin İslam’da müzikle ilgili hükümler oluşturmadığı, sadece bazı kişilerin görüşlerini yansıttığı söylenebilir. Kur'an’da müzik ve dansın haram olduğu yönünde doğrudan bir ayet bulunmamaktadır. Bununla birlikte, Allah’ın yarattığı bütün güzelliklerin, insanın ruhuna hitap etmesi ve kişinin Allah’a olan yakınlığını artırması gerektiği vurgulanır. Müzik, insan ruhunun derinliklerine inen bir etkiye sahip olabilir. Müzik sayesinde insan, içsel bir huzura ve mutluluğa ulaşabilir, Allah’a şükürlerini daha samimi bir şekilde dile getirebilir. Kur'an’da Allah, insanlara çeşitli nimetler sunmuştur ve bunlar arasında müzik de yer almaktadır. Bu nimetler, insanları Allah’a daha yakınlaştırmak ve onları Allah’ın gücünü ve kudretini anlamaya sevk etmek amacıyla yaratılmıştır. Allah, her şeyin yaratıcısıdır ve insanların zevk alabilmesi için doğayı, sesleri ve ritmi bir uyum içinde yaratmıştır. Bu uyum, insanların duyusal algılarıyla bütünleşerek ruhlarına huzur ve anlam katar. Müzik gibi, dans da Allah’ın yaratmış olduğu ritmin bir parçasıdır. İslam kültüründe dansın yeri bazen tartışmalı olsa da, Allah’ın yaratmış olduğu bütün güzellikler, insanlara helal kılınmıştır. Allah, evrenin her köşesinde bir ahenk ve ritim yaratmıştır. Kuşlar, böcekler, kelebekler ve doğadaki diğer tüm canlılar bir şekilde dans ederler. Denizlerin dalgaları, rüzgarın sesi ve doğanın hışırtısı da birer ritimdir. Bu ritimler, Allah’ın yarattığı en güzel ve uyumlu seslerdir. Said Nursi, Risale-i Nur'da bu konuda şöyle der: "Kulaktaki zar, nur-u İmân ile ışıklandığı zaman, kainattan gelen manevi nidaları işitir. Lisan-ı hal ile yapılan zikirleri, tesbihatları fehmeder. Hatta o nur-u İmân sayesinde rüzgarların terennümatını (ritmini), bulutların naralarını, denizlerin dalgalarının nağamatını (namelerini) ve hakeza yağmur, kuş ve saire gibi her neviden Rabbani kelamları ve ulvi tesbihatı işitir." Allah’ın yaratmış olduğu bu ritmik yapı, insanın doğasında vardır ve insanın ruhunu huzurlu hale getirir. Dolayısıyla, dans da bir ritim ve ahenk oluşturur, bu da Allah’ın yaratma gücünün bir yansımasıdır. Allah, ritmi, dansı ve müziği sever. Cennette de bu ritmin ve ahengin en güzel hali bulunacaktır. İslam’ın temel kaynaklarından biri olan Kuran’da, müzik ve dansa ilişkin açık bir yasaklama bulunmamakla birlikte, şeriat bazı seslerin helal ve bazılarını haram kılmaktadır. Said Nursi’nin belirttiği gibi, ulvi hüzünleri, Rabbani aşkları iras eden sesler helaldir; ancak nefsani şehveti tahrik eden sesler haramdır. Şeriat, bir sesin ruh üzerindeki etkisini dikkate alır ve bu etkiye göre bir hüküm verir. Örneğin, insanı Allah’a yakınlaştıran, ruhunu arındıran, manevi bir yükselişe sevk eden müzik ve dans, helal kabul edilirken; ruhu kötülüğe ve nefsani isteklere sevk eden türler haram kabul edilir. Sonuç olarak, müzik ve dans haram olmayıp bu öğeler Allah’ın yaratmış olduğu bir nimet olarak değerlendirilmelidir. Kur'an ve hadisler, müzik ve dansa karşı doğrudan bir yasak getirmemekte, bunların ruhsal etkilerini ve insan üzerindeki etkilerini göz önünde bulundurarak helal ve haram kavramlarını içermektedir. Müzik ve dans, insan ruhunun derinliklerine hitap eden ve Allah’a olan bağlılıkları artıran güzel nimetlerdir. Allah, cennette de müziğin ve dansın en güzelini yaratacak ve bu nimetler, müminlerin ruhunu huzura kavuşturacaktır.
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2025 | © Muhammed Rıdvan Kaya , 2025
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |