Dünyanın her tarafından öğretmenler insan topluluğunun en fedakâr ve muhterem unsurlarıdır. -Atatürk |
|
||||||||||
|
Bilimsel bakış açısına göre, gözler dünyayı algılar ve beyin bu görüntüleri işler. Ancak R.L. Gregory’nin belirttiği gibi, "Beyinde bir resim oluştuğu söylenirse, bunu görmesi için içte bir göz daha olması gerekir, fakat bu gözün resmini görebilmek için bir göze daha ihtiyaç olacaktır… ve bu da sonsuz bir göz ve resim olması anlamına gelir." Bu durum, beynin dışında bir göz ya da bir izleyici varlığın olamayacağını gösterir. Bu açıklama, algının yalnızca bir fiziksel süreç olmadığını, daha derin bir varlık düzeyine işaret ettiğini ortaya koyar. Görüntüler, insanın ruhunda bir etki bırakır. İnsan, gözleriyle gördüklerini beyninde işler, ancak bu işleme sürecinde, insanın şuurunun da devreye girdiğini göz ardı etmemek gerekir. Şuur, insanın ruhunun dış dünyadaki olayları algılayıp anlamlandırmasını sağlar. Bu da gösteriyor ki, insan sadece fiziksel bir varlık değildir; onun gerçekliği ruhsal bir düzeyde şekillenir. Allah’ın kudreti, bu dünyayı ruhumuza en doğru şekilde sunar. Ruh, Allah’ın yaratmış olduğu ve insanın varlık bilincini taşıyan bir varlıktır. Ruh, fiziksel algılardan bağımsız olarak var olan bir gerçektir. Allah’ın ruhu yarattığı, insanın her an içsel bir rehber olarak onu yönlendirdiği belirtilmiştir. Ruh, görüntüleri yalnızca izlemekle kalmaz, aynı zamanda bu görüntüler üzerinden insanın hislerini şekillendirir. Bu süreç, insanın hayatını bir izleyici gibi yaşamasına neden olur. Kuran’da, Allah’ın her şeyin yaratıcısı olduğu şu şekilde belirtilir: "O, gökleri ve yeri yoktan var edendir. O, her şeyin en iyi yaratıcısıdır." (Secde Suresi, 7) Burada vurgulanan, Allah’ın mutlak yaratıcılığıdır. Ruh, Allah’ın kudretiyle şekillenen ve her an varlığını sürdüren bir gerçektir. İnsan bu dünyayı, Allah’ın iradesiyle görür ve algılar. Görüntüler, Allah’ın kudretinin ve hikmetinin birer tecellisidir. İnsan, Allah’ın yarattığı görüntülerle karşı karşıya kalır. Bu görüntüler, maddenin ötesindeki gerçeklikleri yansıtır. Her şeyin kaynağı ve nedeni Allah’tır. Allah, yarattığı bu görüntülerde, insanı sınamak ve ona gerçeği göstermek için bir platform sunar. Bu, aynı zamanda kaderin de bir yansımasıdır. Kader, Allah’ın ilmi ve kudreti doğrultusunda şekillenir. İnsan, hayatındaki her olayı bir film izler gibi deneyimler. Kader, Allah’ın mutlak bilgisiyle belirlenir. Kuran’da, Allah’ın her şeyin yaratıcısı ve her an kontrol edicisi olduğu şu şekilde belirtilir: "Şüphesiz Allah, gökleri ve yeri zeval bulurlar diye (her an kudreti altında) tutuyor. Andolsun, eğer zeval bulacak olurlarsa, kendisinden sonra artık kimse onları tutamaz…"(Fatır Suresi, 41) Bu ayet, Allah’ın her şeyin anlık yaratıcısı ve kontrol edicisi olduğunu açıkça ifade eder. İnsan, algıladığı her şeyi Allah’ın yaratmasıyla algılar. Bu yüzden, maddenin gerçekliği yalnızca ruhun algıladığı bir yansıma ve bir ilahi mesajdır. Allah, insanın kaderini en iyi şekilde belirler. İnsanın yaşamı, tamamen Allah’ın iradesiyle şekillenir. İnsanın ruhu, bu süreçte kendisine gösterilen görüntüler üzerinden hayatını sürdürür. Kader, Allah’ın mutlak bilgisinin bir yansımasıdır. Kuran’da, kaderin Allah’ın iradesiyle şekillendiği şu şekilde anlatılır: "Allah dilemedikçe siz dileyemezsiniz." (İnsan Suresi, 30) Bu ayet, insanın özgür iradesinin Allah’ın dilemesi doğrultusunda hareket ettiğini ifade eder. Ruh, bu özgür iradeyi, Allah’ın planına göre yönlendirir. İnsan, yaşadığı her olayı Allah’ın belirlediği bir senaryo gibi deneyimler. Kaderin doğru bir şekilde anlaşılması, Allah’ın varlığını ve kudretini doğru kavrayabilmek için gereklidir. Son olarak, maddenin gerçek mahiyetini anlayan bir insan, Allah’ın tevhid ilkesini daha derinlemesine kavrayabilir. Allah, her şeyin yaratıcısı ve her şeyin mutlak sahibidir. Maddenin kendisi, Allah’ın yarattığı bir görüntüdür. İnsan, maddi dünyayı bir gerçeklik olarak algılayabilir, ancak gerçekte her şey Allah’ın tecellisidir. (Zatı değildir. ) Bu anlayış, insanı Allah’a yakınlaştırır ve O’nun kudretinin büyüklüğünü anlamasına yardımcı olur. Kuran’da Allah’ın mutlak varlığı ve kudreti şu şekilde ifade edilmiştir: "Allah… O'ndan başka ilah yoktur. Diridir, kaimdir. O'nu uyuklama ve uyku tutmaz. Göklerde ve yerde ne varsa hepsi O'nundur." (Bakara Suresi, 255) Bu ayet, Allah’ın mutlak varlığını ve kudretini vurgular. İnsan, bu anlayışa sahip olduğunda, tüm dünyayı Allah’ın kudretiyle algılar ve O’na olan bağlılığını derinleştirir. Ruh, algıları hem hisseder hem de anlamlandırır. Maddi dünyadaki her şey, Allah’ın yarattığı görüntülerden ibarettir. İnsan, bu görüntülerde Allah’ın kudretini ve hikmetini görür. Kader, Allah’ın ilmiyle şekillenir ve insan, bu gerçeği doğru bir şekilde kavradığında, hayatının anlamını ve Allah’a olan yakınlığını daha iyi anlar. Maddi gerçeklik, bir algıdan başka bir şey değildir; asıl gerçeklik, Allah’ın mutlak varlığında ve kudretindedir.
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2025 | © Muhammed Rıdvan Kaya , 2025
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |