..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
Sevgi dünyadaki yaşam ırmağıdır. -Henry Ward Beecher
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > Deneme > İtiraflar > İnci Fügen Yılmaz




17 Ekim 2001
Kıskançlığımı Seviyorum...  
İnci Fügen Yılmaz
Ben üç yaşımdayken eve bir beşik geldi. İçinde çirkin, buruş buruş, sürekli ağlayan, ellerini kollarını sallayan bir bir bebek. Kardeşin dediler. Anneannem'' Senin pabucun dama atıldı''dedi. Günlerce karşı evlerin damlarına bakıp pabuçlarımı aradım.


:AICF:
Bu gün radyoya giderken vapurda yeni aldığım bir şiir kitabını karıştırdım, şairleri kıskandım. Başımı gökyüzüne kaldırdım. Mehtabı, yıldızları kıskandım. Vapur köpükler içinde ilerlerken dalgaları kıskandım. İskelede bekleyen güzel kızın üzerindeki elbiseyi kıskandım. Nedir bu kıskançlık? Niye duyarız bu duyguyu? Yaşantımızı ne kadar etkiler? Kimleri ve neleri kıskanırız?

Çocukluğumuzda, anne babamızı, kardeşimizi, arkadaşlarımızı kıskanırız. Büyüdükçe okul arkadaşlarımızı, bizden başarılı, bizden akıllı insanları… Sonra aşık oluruz, sevgilimizi. Evleniriz eşimizi. Çocuklarımız olur onları kıskanırız. Kızımızı bir oğlan dansa davet eder sinirleniriz. Oğlan gelini çok sever içimiz burkulur. Yani ömür boyu hiç bitmez bu kıskançlık.

Ben üç yaşımdayken eve bir beşik geldi. İçinde çirkin, buruş buruş, sürekli ağlayan, ellerini kollarını sallayan bir bebek. Kardeşin dediler. Anneannem ‘’Senin pabucun dama atıldı’’ Dedi. Günlerce karşı evlerin damlarına bakıp pabuçlarımı aradım.

Daha önce eteğini her çekiştirdiğimde benimle ilgilenen annem, akşam eve geldiğinde beni kucağına alıp havalara zıplatan babam bu tuhaf ve çirkin şeyin başından ayrılmaz oldular. Her ağladığında yanına koşup, kucaklarına alıyorlar. Pış pış yapıyorlar, altını temizliyorlar ve sürekli onunla uğraşıyorlardı. Yalnız kaldım. Arasıra yanına gidip emziğini ağzından alıp emiyor, biberonuna su doldurup içiyordum. Bir gün de annem mama pişirmek için mutfağa gittiğinde yatağa tırmanıp bebeğin üzerine oturdum.Annem çığlık çığlığa girdi içeri ve ‘’öldürecekmisin kardeşini? Dedi .... Bilmem... Ölüm ne demek bilmiyorum ki ben... Ama kıskanıyorum anlamıyormusunuz? Diyemedim.. Avazım çıktığı kadar bağıra bağıra ağladım....

Okul yıllarında kıskanlığın canımı acıttığı kadar beni motive eden bir duygu olduğunu da öğrendim. Başarılı olanlar ödüllendiriliyordu İlkokul birinci sınıftayken, öğretmen okumayı ilk söken kızın yakasına kırmızı bir fiyonk taktı Çok imrendim. Bütün gece heceleye heceleye, satırlarda parmaklarımı gezdire gezdire okumak için çabaladım. Uykusuz kaldım ama ertesi günü kurdeleyi de aldım.

Lisedeyken en kıskandıklarım; Cuma töreninde o hafta başarı kazanan öğrencilerdi.Ya kompozisyon, ya şiir ya da bir spor dalında ödül alanlar kürsüye çıkar, öğrenciler ve öğretmenler onları alkışlardı. Sırf oraya çıkmak için hiç kimsenin ilgi duymadığı bir dal olan cirit atma sporuyla ilgilendim. Benimle birlikte bu sporu yapan iki çocukla kürsüye çıkıp ikinci olarak ödül aldım.

Sonra büyüdüm aşık oldum. Kıskançlıkla yine kol kola, yan yana gezmeye devam ediyoruz. Aşığa, sevgiliye, eşe olan kıskançlık hiç bitmez. Dozunda olan kıskançlığın keyif veren bir tarafı da yok değildir hani. İnsan, sanki daha fazla sevildiğini düşünür. İlkellik falan demeyin. Herşeyin fazlasının zarar olduğu gibi kıskançlığın fazlası, da hastalıklı hali de zarar verir, bıktırır insanı. Kıskançlık yüzünden yapılan kavgalar, yıkılan yuvalar, işlenen cinayetler hep bu duygunun kontrolsüz ve marazi bir hale gelmesinden kaynaklanır. Bu hiç hoş değil.
Benim bahsettiğim, keyif veren kıskançlıklar, sevgiden kaynaklanan kıskançlıklar ve insanı başarı kazanmaya, mücadeleye iten kıskançlıklar.

Vallahi ne yalan söyleyeyim ben kıskançlığımı seviyorum.

Fügen Yılmaz
Ekim 2000

















Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.

Yazarın İtiraflar kümesinde bulunan diğer yazıları...
Yılandan Daha Çok Yalandan Kork

Yazarın deneme ana kümesinde bulunan diğer yazıları...
Hergele Meydanı
İki Sevgili
İyiliğim Kötülüğüme Denk Mi?
Kendimi Oldukça Güzel Buluyorum
Anılara Uçmak
Yalnızlık
Hayallerinizin Resmini Çizin...
Mutlulukla İlintili Şeyler
Öğrencinin Kulağı Kapalı Olamaz
Renkler Ruhumda Böyle Yansır

Yazarın diğer ana kümelerde yazmış olduğu yazılar...
Masal [Şiir]
Dört Erkek Bir Böcek [Öykü]
Hayalde Aşk [Öykü]
İlk Kitabım Tüm Kitapçılarda [Öykü]
Babadan Oğula Atatürk Sevdası [Öykü]


İnci Fügen Yılmaz kimdir?

Araştırarak, gözlemleyerek ve deneyimleyerek yaşadıklarımı, düşünce duygu ve anılarımı yazıp biriktirmeyi seviyorum. Birike birike bir gün taşacakları günü hayal ediyorum. Umarım olur.

Etkilendiği Yazarlar:
Türk edebiyatından etkileniyorum.


yazardan son gelenler

bu yazının yer aldığı
kütüphaneler


yazarın kütüphaneleri



 

 

 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © İnci Fügen Yılmaz, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.