Yaşamdan korkmayın çocuklar. İyi, doğru bir şey yaptınız mı yaşam öyle güzel ki. - Dostoyevski |
|
||||||||||
|
Nasılsa deliyim, nasılsa “adım çıkmış dokuza, inmez sekize...” Demek ayyuka çıkardınız beni ha! İyi ettiniz valla! Ekmeğime yağ sürdünüz, yağ!..Madem öyle, fırsat bu fırsat; dilime geleni yazayım bari, bir daha... İnsan düşünceleriyle nitelik kazanıyor, bunu çok iyi anladım şimdi. Toplum düzenine ters düşen bir şeyler düşünür, yazar ve konuşursan garipsin! Akıl almayacak şeyler düşünür, yazar ve söylersen delisin! Herkes gibi düşünür ve hareket edersen hanım hanımcık yada beyefendiler gibisin(!)Hele zamanın idarecilerine dilini uzatırsan yandın demektir(!) Lamı cimi yok öteki dünyalıksın! Yada sürgünsün, sürgün!... Kodeslerin parmaklıklarına asılıvermiş hayatın(!) Senin olmuş artık konuşan duvarlar, susan yıldızsız geceler... Bir de güneşi yüzünden silinmiş gün! Hatırlamasam olmaz sanki(!) Nazım’ı, Ahmet Arif’i, Çetin Altan’ı, Nihat Behram’ı ve daha nicelerini...Bu bizim ulusal handikaplarımızdan biri...Biter mi? Eğer beni de atmazlarsa içeriye, ’bitti’ deyip şaşıracağım(!) Aman neme lazım(!) kim ne yaparsa yapsın!..İster şöyle, ister böyle idare etsin ülkeyi, umurumda mı?(!) Ben zaten hiç sevmemiştim bu toprakları(!)Bak hiç sesim çıkıyor mu oylar doğru yere gitti diye(!)Üzülüyor muyum ormanlarımız yanıyor, oksijensiz kalacağız diye(!) Neden diye soruyor muyum devlet arazileri yağmalanıyor, gece-kondular artıyor diye(!)Hiç düşünmüyorum doğrusu deprem bölgelerinde binaların kaç kat yapıldığını ve ölen insanlarımızı(!) Bebek ölümleri, sağlık sorunları, trafik kazaları hiç mi hiç ilgilendirmiyor beni artık(!) Neme lazım üniversite sınavını kazanamayan gençlerimizin durumu(!) Özelleştirme adı altında boy gösterip vatandaşın cebine dalan hırsız şirketlerden bana ne(!)Çalsınlar valla! Hele hiç üzülmüyorum terör olaylarına(!)Yanlış politikalar yüzünden fakirleşmişiz, yoksulluk sınırı hat safhadaymış, olsun(!) Bana ne(!) Neden üzeyim ki kendimi durduk yere(!)Hele hiç aklıma gelmiyor deniz kıyılarımın, kumsallarımın, tarihi eserlerimin talan oluşu(!) Azsa az turist sayısı; onların çoğu üstsüz zaten! Bıraktıkları paralardan hayır gelmez(!) Esas üstlü olanlara bak sen! Bak ve İkiz kulelerin adresini şaşır, emi! İyi ki erkek değilim, iyi ki Usame değilim! Bak şimdi!..Çok merak ettim. Kaç kişi güldü, kaç kişi utandı, kaç kişi ayıpladı acaba beni bu cümlemden ötürü; bilmek isterdim doğrusu. Aslında bu da umurumda değil valla!..Benim umurumda olan tek şey Lidyalılar’a rest çekip; parayı,’Öpücük Para’ haline getirmek. Kağıdı dudak, darphanesi dudak, kasası dudak, bankası dudak, çeki-bonosu dudak...Çantası, kesesi dudak!...Duldası dudak (kuşak arası, sütyen, külot, çorap içi)...Şekli ve rengi dudak!...Ne alırsan al, ödemesi kolay!.. Veresiyesi yok, faizi yok, İMF si yok; düşürdüm, çaldırdım derdi yok...Kur hesaplaması da ne yani?..Zaten hiç aklım ermemişti bu kur işine!..Ne gerek var emisyon, revaliasyon, devalüasyon, milli hasıla gibi hesaplar yapmaya...Bu tür sorunların hepsini kökten hallediyor Öpücük Paralar...Dünyanın neresinde olursa olsun doğrudan kullanabiliyorsun. İstediğin ülkede, istediğin kadar harca, kimse ilgilenmiyor!..İstediğin malları al, istediğin yere taşı...İster uçakla, ister trenle, isterse kamyonla, gemiyle...Karşılığında eşya sayın kadar Öpücük Para say, yeter! Sınır mı geçeceksin; pasaport yerine al sana bir Öpücük Para! Oturma izni mi alacaksın, bir Öpücük Para daha... Oh be!..Ne kolaymış harcaması!... Hele karnın hiç acıkmayacak bu paralar sayesinde. En lüsk lokantaya rahatça gidip masaya oturabileceksin, karnın doyana kadar yiyip içip, karşılığında patrona, yediğin yemek çeşidi kadar Öpücük Para verip çıkacaksın. Hem O rahatlayacak, hem sen!..E yani O’da gitsin başkalarına saysın Öpücük Paralar’ı, sana yedirdiklerini yerine koymak için... Göreceksiniz, bu paralar sayesinde ekonomi dar boğazdan çıkacak. İnsanlar arasındaki alış-veriş hızlanacak(!)Ruhsal dengemiz yerine gelecek. Üretim gücümüz artacak(!) Nüfus dersen ona katlanacak(!) Evlilikler kolaylaşacak. Başlık paralarına gerek kalmayacak. Nikah memuru, şahit, evlenme cüzdanı fırt!..Tek ama kesin dez-avantajı var, söylemeden geçemeyeceğim; kadınlar!..(Bu sözcüğü “Çocuklar Duymasın” dizisinin Hüseyin’ine söyletmek isterdim) Onlara yazık olacak. Hele güzel olanlara!..Ne değişir ki, şimdi de böyle değil mi zaten? Ben bile bu çirkinliğimle üç çocuk doğurduktan sonra, lafı mı olur bunu söz konusu yapmanın?! Ne o öyle incelik, dal gibilik?. ”Kadının kalçalısı,yemeğin salçalısı” atasözünü unutmuşlar valla, hatırlamaları gerek. Hadi bakalım kolaylı gelsin(!) . Geçenlerde bir TV kanalında, bir magazin programına takıldım. Hep sosyete haberleri...Kim kiminle kırıştırmış, kim kiminle kavga etmiş, kim kiminle kaçak aşk yaşamış vs...vs...Kızdım biraz; ”Neden benden hiç bahsetmiyorlar bunlar?” Hııı!.. dedim sonra, “bunların haberi yok ki benim Öpücük Paralar’ımdan!..” Bir haberleri olsa kuyruğa girerlerdi yüzde yüz!..Sadece kuyruğa girseler iyi, kapımı kırarlardı valla!..İyi ki yok haberleri... Hangi kapı ustası bir Öpücük Para’ ya kapı yapar ki!..Açıkta kalırdım, açıkta!... Başka avantajları da var bu paranın...Toplumsal huzura olan katkıları mesela. Mesela kapkaççı derdi devasını buluvermiş!.Tarihe karışmış tarihe!..Yolda rahat yürü be kızım!..Parkta uyu! Kapını kilitlemeden git gideceğin yere...Emniyettesin artık! Ölüm korkun bitmiş, tadını çıkar yaşamanın... Bu arada devlet de rahat eder, unutmadan söyleyeyim. Ne çok sıkıntısı vardı zaten...İşçisine, memuruna, esnafına verecek cevap bulamıyordu bir türlü onlar zam istedikçe...Bu paralar sayesinde grev, lokavt, sendika, dernek gibi sorunları da hallederek, iyilik yaptım ona!..Bilseler bari(!) Toplu görüşmeler,yürüyüşler sona eriverdi birden(!) Memurların, işçilerin coplanması da cabası(!) Maliye bakanı rahatlıkla uyuyabilir artık! Nasılsa bitmez Öpücük Paralar!..Avuç avuç, kocaman kocaman dağıtırlar herkese...Sakın ha!..Seçim arifesinde daha çok vermeye kalkarlarsa kabul etmeyin emi! Sakıncası var canım!..Öpücük Para’nın Palavra Para olmasından korkuyorum çünkü...Bu arada aday dostların Palavra Paralar’la çizilmiş, çekilmiş resimleri aklıma geldikçe gülüyorum. Her yerleri tomur tomur DUDAK PALAVRA PARA!. Renk renk! Mangır mangır! Kiraz kiraz!.. Bakmaya kıyamıyorsun ama ne kadar araklayabilirsen, kar! Seçimden önce canının çektiği kadar alabilirsin valla! Nasılsa seçimlerden sonra öleceksin kardeşim!..İyi değerlendir bu fırsatı, kaçırma! Aklına gelen her şeyi iste, verirler nasılsa oycuklar uğruna(!) En çok da maaşına zam iste, yapılmayan tayinini iste, iş iste, yol-su iste, hastane iste, evin yoksa ev iste!..Aklına ne gelirse onları iste!..Ama en çok Öpücük Para iste! Eline geçenleri bozdur bozdur harca sonra!.. Canın erik mi istedi, git manava, kaç tane erik çekiyorsa canın, o kadar sayıda Öpücük Para ver! Doldur cebine erikleri, çık bizim Züğürtler Yolu’ na, ısır ısır ye! Yarım yamalak bir şarkı da tuttur diline; hani şu moda olanlardan(!) “DUDU” mesela!.. Çekirdeklerini çöpe atma ama!..Bir sağa, bir sola at ki yeni erik ağaçları büyüsün yol kenarlarında, parklarda, tarlalarda...Onların yeşerdiğini gördükçe bak nasıl rahatlayacak için... Kumarhanelerde dersen ne dolaplar döner bu paralar sayesinde...Hangisinden başlayacağımı şaşırdım doğrusu! En iyisi, ‘hiç başlamamak’ dedim ve size bıraktım hayal etmesini(!) Başlayın bakalım! Kupa kızı kaç Öpücük Para eder sizce? Tam bu yazıyı bitirecektim ki, şöyle bir soru takıldı aklıma: Aşk satın alabilir miydik Öpücük Paralar’la? Alırdık, alırdık...Almaktan geçtim, satardık ve yaşardık bile! Bu soruya cevap olsun diye bir yığın ismi sayabilirim size ama saymıyorum işte! Başıma dert mi açayım durup dururken..Benim kendi derdim, kendime yeter!.. Aşkın kaç öpücük paraydı ki canım! Koparıp veremedin dudaklarından... Oysa en büyük vebalindi bu Kurtulacaktın günahlarından... Bütün bu olanlardan sonra beni bir düşünce aldı ki sormayın gitsin!..Öpücük Paralar içinde dudaklarımı bulamadım! Bir de Lidya Kralına verecek cevabı...Dilim tutuluverdi nedense! Oysa hep hazır-cevap biri olarak bilirdim ben kendimi...Demek değilmişim! O halde susmak en iyisi. Nasılsa susmak, en büyük erdemi değil miydi tüm zamanların...İyi işte! En büyük erdeme sahip biri oldum şimdi. Ne mutlu bana! Söyleyin lütfen! Ben deli miyim, akıllı mı, yoksa kodeslik mi? Bu kararı verirken insaflı olun ne olur! Kendi kendime hiç gülmüş müyüm?(!) Hatta ağlamışım bile(!)Çünkü bu ülkenin hep ağlayan, hep somurtan insanlarından biri olma özelliğini taşıyorum hala...Neden mi? Bu toprakları, ülkemi, insanımı çok seviyorum da ondan! Böyle olmasaydı eğer Yan gelir yatardım Üç kuruş maaşımı alıp... Şiir yazmazdım, Hayal kurmazdım, Benim olmayan yıldızlara bakıp... Öpücük paralar da üretmezdim darphanemde, Dokunmazdım kanayan yaralara, Gönlüme merhemleri depolayıp... Aşık olmazdım bir de Ölmezdim! Yüreğime ateşleri yakıp!.. Bunca cabadan sonra AB’ne alırlar mı bizi dersiniz?. Şayet yanılıp alırlarsa onların çıkarına olur valla!.Zengin olurlar,zengin!...Özellikle bayanlar(!)TÜRK İŞİ(!)ÖPÜCÜK PARALAR’ la...
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Tayyibe Atay, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |