..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
Gerçeği arayan bir insan, öncelikle her şeyden gücü yettiğince kuşku duymalıdır. -Descartes
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > Öykü > Anı > Ahmet B.çulhacı




29 Ocak 2004
Suskunluğum: Baş Kaldırış...  
Ahmet B.çulhacı
Doğu'da bir ilçede öğretmenlik yaptığım yıllarda tanımıştım onu...


:BICF:
                                Fidan Kız...

 "İnsan bir şeyi ciddi olarak istemiyegörsün, hiçbir şey erişilemeyecek kadar yükseklerde değildir"...Ünlü yazar Andersen'in bu sözü hiç aklımdan çıkmaz, ta çocukluğumdan beri...bir masalında okumuştum...

  Çok şey isteriz hayattan öyle değil mi?...İyi bir işimiz, başımızı sokacak bir evimiz, yanında olmaktan mutluluk duyacağımız bir eşimiz, bol paramız, gösterişli bir arabamız, hatta yatımız-yazlığımız, belki bir uçağımız olsun isteriz...Kimi zaman da şanın şöhretin peşinden koşarız. İsteklerin ardı arkası gelmez. Biri biterken diğeri başlar. Ama her kişinin bir öyküsü vardır istediği şeye ulaşma sürecinde geçen. kimi mutlu sonlanır bu öykülerin, kimi de mutsuz...Kimine isteğine ulaşmada her yol mübahtır, kimineyse yalnızca aklı, yüreği, azmi, cesareti eşlik eder isteğine ulaşırken. ve hiçbir ödün vermez kişiliğinden...Tıpkı FİDAN KIZ gibi...

  Doğu'da bir ilçede öğretmenlik yaptığım yıllarda tanımıştım onu...kara zeytin tanesi gibi gözleri vardı; her zaman ışıltılı, her zaman aydınlık...Gencecik omuzlarında öyle bir yük taşıyordu ki, hayvanlara bakıyor, tezek yapıyor, kardeşleriyle ilgileniyor, ev işleriyle uğraşıyor ve bütün bunların yanı sıra okula gidip geliyordu...biliyordum ki, o, bu işlerin tümüne razıydı. Yeter ki okula gitmesi engellenmesin...Bu hakkı kolay elde etmemişti çünkü...Babası ilkokuldan sonra izin vermemişti okumasına...Yalvar yakar olmuş kar etmemiş...ne zaman ki susmuş hiç konuşmamış bir daha, o zaman insafa gelmiş babası. bu nedenle yaşıtlarına göre geç başlamıştı ortaokula. bir gün sordum ona:

 - Ne kadar sürdü suskunluğun?

 - Üç yıl...dedi.

 - Üç yıl boyunca kimseyle konuşmadın mı?

 - Ne babamla, ne annemle, ne de kardeşlerimle, ne de bir başkasıyla hiç konuşmadım...

 - Nasıl dayanabildin peki?..

 - Ağaçlarla, çiçeklerle, kuşlarla, dağla-taşla konuştum. Hem de bağıra bağıra...Ben okumak istiyorum dedim...Okumak ve kendi geleceğimi kendim kurmak...Ayaklarımın üzerinde durabilmek, kendi kazandığımı kendim harcayabilmek, değişik yerler, değişik insanlar tanımak istiyorum dedim...Biliyor musunuz beni dinlediklerine inandım. Dinlediklerine ve hak verdiklerine. Duruşlarından, tavırlarından, kıpırtılarından, sessizliklerinden anladım bunu...Oysa aynı şeyleri babama da anlatmıştım. O beni dinlemedi bile. yalnızca kızdı, bağırdı, yasakladı...

 - Sonunda onu ikna ettin ama!..

 - Suskunluğum yüreğine taş gibi oturdu. Aslında annem ve kardeşlerimin de pek sesi çıkmaz evde...İlk ve son sözü söyleyen hep babam olur...Onların suskunluğu bir yerde hoşuna gider, kendi gücünü ve otoritesini bulur bu sessizlikte... Benim suskunluğum bir karşı gelmeydi, bir baş kaldırıştı...O, bunu fark etti ve yenik düştü...

 - Ya hiç kabul etmeseydi?..

 - Ömrümün sonuna kadar sürdürürdüm bu suskunluğu...En çok gücüme giden de ne biliyor musunuz öğretmenim?..Birçok çocuk için sıradan bir olay olan "okula gitme", benim için kazanılması güç bir savaştı...Ama yılmadım ve kazandım...Gerekirse yeniden şavaşırım...

  Orada öğretmenlik yaptığım sürece en başarılı öğrencilerimden biri oldu Fidan Kız...Kitaplığımdaki kitapları tek tek okudu...Ne ödev verdimse, eksiksiz yapıp getirdi. Etkinliklerde hep başı çekti...En başarılı yazılı kağıtlarını o verdi. İnci gibi el yazısıyla yazıp getirdiği öykülerini soluksuz okudum. Okudum ve gururlandım...

  Bir başka yere tayin olup gittiğimde, neler yaptığını, neler yazdığını yürek coşkusuyla anlatan mektuplar aldım ondan...Hala da alıyorum... O şimdi bir ilköğretim okulunda öğretmen...

  Gözün arkada kalmasın ünlü masalcı Andersen, senin sözünün doğruluğunu kanıtlayan biri var uzaklarda...belki yüzlercesi...

 

 

.Eleştiriler & Yorumlar

:: Suskunluk hiç olmasın
Gönderen: Ali kaybal / Ankara/Türkiye
1 Kasım 2004
Nedense insanlar olaylara bakarken nefsi davranmakta ve bir eza, bir çile çektikten sonra, ayaklarının üzerine daha sağlam basacağı kanaati hasıl olmaktadır. Bu tür davranışlar zaman kaybına ve değerlerin yok olmasından başka bir işe yaramamaktadır.Halbuki olayları derinlemesine inceleyen bir kültür yapımız olmasına rağmen, kültürün yapılması gereken özellikler göz ardı edilerek hissi davranışlar ön plana geçmektedir. Olayın kahramanı fidan kızın babası da mutlak surette inancıyla bütünleşmiş bir insandır diye düşünüyorum. İnancının gereği olarak Allah'ın insanlara ilk emri "Oku" emrini göz ardı ederek, kız çocukları da okula gönderilir miymiş, düşüncesini körükleyenlerin söyleyeceği bir sözü ön plana çıkararak, fidan kızın okula gidişini engellemiştir. Fidan kızın 3 yılı boşuna gitmiştir. Fidan kızın azim ve çabası başka alanlara kaymıştır. Ve bu noktayı sayın Ahmet Bey iyi yakalamış gözlemleriyle. İşte bu noktada sevgili yazarımızın sonuç noktasında ne yapılması gerektiğini bildiren bir Özdeyiş notu koymasını beklerim. Sevgilerimle..............

:: Anlamlı ve sade
Gönderen: Zafer Mustafa Yeşiltepe / Samsun
14 Mayıs 2004
Öykünüz de anlattığınız olay sade bir dille yazılmış.Bir kızın okuma mücadelesini güzel tatlı akıcı bir dille vermişsiniz,insanı okumak yormuyor. Devam diyorum yeni öykülerinizi bekliyorum.Başarı hep yanınızda olsun

:: Fidan Kız
Gönderen: mehmet özduran / karşıyaka izmir
19 Şubat 2004
Gerçekten duygusal ve insanı sürükleyen bir öykü.Böyle bir öyküde Fidan Kızın yerine kendimi koyduğumda, sanki beni anlatan bir öykü diye okudum.Gerçekten bu öykü az da olsa benim yaşadığım olayları anlatıyor.Bu günden sonra bende Andersen'in sözünü unutmayarak ve sizin gibi büyük ustaların yazılarını okuyarak Fidan Kız gibi başarıya ulaşacağım.Yazını çok beğendim Ahmet Bey teşekkür ediyorum.

:: Bir iş iyi yapılmaya değerse.....
Gönderen: Özgür TANRIVERDİ / Palu-ELAZIĞ
16 Şubat 2004
Çok güzel bir yazı... İdealistliği ve yaşama ideallerine sımsıkı sarılmayı hatırlattı bana... Hem de boş idealler değil ya da kendin veya insanlar için de kayıp zamanlar değil... Bir iş iyi yapılmaya değerse iyi yapmaya da değer sevgili Ahmet Bey... Yüreğine sağlık. Sevgilerimle...

:: kır çiçekleri...
Gönderen: d.durak arslan / Metz/Fransa
10 Şubat 2004
Kır çiçekleri neden bir başka kokar ve bir başka dururlar!.. Çünkü onlar bir başka olmanın bedelini ödemişlerdir de ondan. Bu yüzden dimdiktirler ve renkleri renkdir, kokuları ise baş döndürücüdür...Yazının kahramanını da, bu kahramanı bize tanıttığınız icin sizi de tebrik ediyorum.




Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.


Yazarın öykü ana kümesinde bulunan diğer yazıları...
Bay Casper...

Yazarın diğer ana kümelerde yazmış olduğu yazılar...
İsyanım Kendime... [Şiir]
Neyinim Ben, Kendim?.. [Şiir]
Gitme Desem... [Şiir]
Dörtlükler... [Şiir]
Ben Bugün İzinliyim Anne... [Şiir]
Biliyorum... [Şiir]
Hüzün... [Şiir]
Bırakıp Gitmelere Dayanamıyorum... [Deneme]
Kütüphane Günlerim... [Deneme]
Su ve Rüzgâr... [Deneme]


Ahmet B.çulhacı kimdir?

Çokça okur, zaman zaman da yazarım. . . Yazdıklarım beni anlatsa da sizin yaşadıklarınıza benzer. . .

Etkilendiği Yazarlar:
Sabahattin Ali, Ahmet Hamdi Tanpınar, Oğuz Atay...


yazardan son gelenler

bu yazının yer aldığı
kütüphaneler


 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © Ahmet B.çulhacı, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.