"Sevgi bilmekten doğar." -Mevlana |
|
||||||||||
|
kendine iyi bak gözyaşım!... şiir, erkek kalemlerin hegamonyasında sürdürüyor hayatını ne yazık ki...bize öğretilen şair adlarını listelediğimizde, kadın adı yok!..hani ne demişti Duygu Asena:"kadının adı yok" ne kadar doğru bir saptama bu! demek ki, hangi alana el atarsak atalım yenilgiye uğramışız!..içimizden biri çıkıp "ben peygamberim" bile diyememiş. bu konuya oldum olası takılırım. birazcık dini bilgisi olduğuna inandığım birine rastlasam hemen bu soruyu yöneltirim kendisine ve beni tadmin edecek bir yanıt vermesini beklerim. biri "kadın doğurgandır,bebeğine bakmakla mükelleftir, peygamber olamaz" derken; diğeri "güçlü olan erkektir, savaşması gerekirse düşmanın üstesinden gelebilir" der. yani ben peygamber doğururum ama peygamber olamam! diğer taraftan anne yürekli olmamdan dolayı birilerini de öldüremem!..ne haddime canım!..otur oturduğun yerde!..ne işine yaracak ki böyle şeyler düşünmek!..hem peygamber mi yok yeryüzünde, peygamber olup da ne yapacaksın yani!..hepsi erkek, hepsi filinta gibi, hepsi gerektiği zaman gücünü kullanıp birilerini alt etmiş!..sana da ne oluyor be kızım!..al abdestini, kıl namazını tut orucunu, dinin sana buyurduğu şeyleri yerine getir sesini çıkartma!...gör bak o zaman nasıl gideceksin cennete...bu yeter ki sen bu dünyada sana öngördüğüm cehennemini yaşa emi!.."ne suya dokun ne sabuna",istersen kirli kal be kardeşim!..hem sen tanrının üvey evladısın,neyine gerek olur olmaz haklar istemek!... boşver ve şiirin içinden gülümse! ne demiştim? listede kadın adı yok! acı bir durum!..kadını şairden saymayan erkek edebiyat, kadını konu edebiliyor ama şiirlerinde. kiminin ayten'i var, kimin Leyla'sı, kiminin Vera'sı...Süheyla'yı unuttm mu ne? unutur muyum hiç? bu saptamadan sonra şöyle bir yargıya varmak kaçınılmaz bence: iyi malzemeyiz,iyi... pişirilen yemekte su, yağ, tuz, baharat, bakliyat, et olmak gibi birşey işte bu!..yemekse erkeğin yemeği!..sofralara konulan, beğeniye sunulan, tadılan...o!..bu yemek nefis olmuş!..buna biraz daha tuz eklenseydi daha da güzel olurdu, bunun görüntüsü enfes ama acaba tadı nasıl gibi söylemlerden sonra, yemekler buluyor midesini...okurunu yani!..kitaplar dolusu şiir basılıyor erkek basımevlerinde!..erkek şairin erkek şiirinin,erkek basımevi olur tabii!..bundan doğal ne var ki?!.. boşver ve şiirin içinden gülümse!.. bu durumu kınamak şöyle dursun, sevinilecek bir yan aramak ve bulmak huyumuzdur ya, biz de böyle yaparız aynen..."iyi malzemenin iyi yemeği olur" gibi bir düşünceye kapılıp gurur duyarız üstelik, en onulmaz durumlardan bile...haklıyız da vallaha!..etimiz yerinde, budumuz yerinde!..keman kaşlar, taş göğüsler bizde!....can yakan gözler bizde!..eh yani neyimiz noksan!..koyun bakalım şiirtencereye, altına da basın ateşi, nasıl kaynar seyredin... tıkır da tıkır şıkır da şıkır fıkır da fıkır... hadi şiirin içinden gülümse!.. aslında ben isterdim ki, şiirlere konu olan kadınlar biraraya gelip bir dernek kursun. adı da "erkek şairlerle savaş derneği" olsun. ve üye yapsınlar bu derneye, içinde erkek adları geçen şiirler yazan bayan şairleri...mesela beni!.."Yakup" demiştim ya şiirimin birinde... oysa gözünün rengini bile hatırlamıyorum Yakup'un...sürmenaj mı oldum nedir! allah allah!.... eğer bu dernek kurulsaydı, ne şiir savaşları yaşanırdı o zaman...dünya savaşlarının en korkuncu hemde!..düşünün hele; içi kadın dolu şiir bombalar atılırdı kadın şairlere; kadın şairler boş mu duracak, onlar da erkek şiirsavarlarla karşılık verirlerdi...bir savaş ki sormayın gitsin!...şiir ölüler dolardı yeryüzüne...merak ettim şimdi, Süheyla nasıl kokardı acaba? neye benzerdi Leyla çürüyünce ? Şirin'in düğmelerini çözer miydi şarapnel parçaları?..ve hangi asker görürdü memelerini...sahi sütyen de takar mıydı acep Şirin? bir cesaret gidip Ferhat'a sorsam bunu kuşkuluyum, çünkü o avanak!..açamamış ki düğmelerini, sütyenini görsün!:))))))))hem rakamlar da yoktu o yıllarda, kesinlikle bilemezdi... hey! toprağa düşen şiir!.. çürü ve zehirle beni... hiç sevinmesin erkek şairler; kadını malzeme yapıyoruz diye. kendilerini kandırırlar sadece. sanki yok mu bizim de Memetler'imiz, Hasanlar'ımız, Hüseyinler'imiz, Ahmetler'imiz...var elbet!..ama biz onlarla şiiryemekler yapmıyoruz. çünkü biliyoruz ki; pişirdiğimiz yemeklere onları katarsak, yemek kötü olacak!..mesela ekşi, kemikli, kıllı...vs.... işte bu kadar!...
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Tayyibe Atay, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |