Bir önyargıyı yok etmek, atomu parçalamaktan daha zordur. -Einstein |
|
||||||||||
|
KİTAP: Otobüsün sarsılmasına aldırmayan, gözlerine acımayan bir tek sensin. Sayfalarıma ciddi ciddi bakmana rağmen bir türlü dikkatini toplayamıyorsun... Aslında sen zamandan korkuyorsun,beni de bu korkuna kalkan yapmaya çalışıyorsun. Bir yerde oturduğun sürece zamanın okumadan ya da düşünmeden geçmesi ölüme karşı zırhlanamadığın anlamına geliyor senin için. Benim gibi yüzlercesinin içinde saatlerini vererek gezinirken “Keşke...” diyorsun “hayatın anlamını bir cümleyle anlatan bir yere rastlasam.” Bu kolay ve değersiz olduğu kadar aptalca amacına kavuşamaman hoşuma gidiyor doğrusu. Seni rahatsız eden şey beni anlamsızlaştırdı. Gözlerinden aklına uzanan o merdiven oldukça uzun. Karşında daha fazla açık durmamın bir anlamı yok, sen zaten Bolu Dağı’nın sisli belirsizliğinde kaybettiğin şeyi arıyorsun. KASET: Yolculuğun başından beri dönüyorum bu sıcak odanın içinde. Nerede başlayıp nerede bittiğimi unuttum. Yolcuların birçoğu uyuyorken sadece eziyettir tüm çabalarım. Yine de söylediğim aşk şarkılarına eşlik eden birkaç insan var otobüste. Sen de bunların arasındasın. Bir zamanlar sevgilinle çok severek dinlediğiniz tüm şarkılar bende. İlk beni duyduğunda radyo yayını zannetmiştin; üst üste en çok sevdiğiniz şarkıları çaldığımda radyonun ve programın adını öğrenmek için dua etmiştin. Tekrar tekrar şarkıları dinlerken bir kaset olduğumun farkına vardın ve bana sahip olabilmenin yollarını arıyorsun şimdi de. Bendeki aşk şarkıları sonu ayrılıkla bitmez. Sen zaten bu tür şarkılardan hiç hoşlanmadın. Sana göre sevgililerin hayatları dinledikleri şarkılara göre şekilleniyor. 17-18 NUMARALI KOLTUK: İki gün önce bu yolculuk için yer ayırttığında sana layık görüldüm. Önce beni sevmedin: Daha önlerden yok muymuş... Yaşlı bir hanımla binecekmişsin; daha rahat edermişsiniz. Sonunda yine bensiz yapamadın ve bana yük oldun.Tıpkı eskisi gibi... Sevgilinle ne zaman uzun bir yolculuğa çıksanız ben talip olurdum size. Bunu geç anladınız ama aşk mucizesinin bir işaretiydim. Aşkın olduğu yerde tüm rastlantılar saygıyla çekilip giderler. Artık bir mucize olduğumu farkedince tüm 17-18 numaralı biletleri saklayarak KDV zindanına atmaktan kurtarır; üstelik isimlerinizden sıkıldığınız için biletteki yolcu ismi boşluğuna beğendiğiniz yazarların isimlerini yazdırırdınız. Bileti kesen adam neden birbirinize bakıp güldüğünüzü anlayamazdı. Sık sık babaannenin pamuksu yüzüne bakıyorsun, birkaç resminden aklında kaldığı kadarıyla gençlik yıllarını canlandırıyorsun pencerede. Bu yüzde bir zamanlar ne kadar çok insanın kendini gördüğünü, şiirlere konu olduğunu, bir ayrıntısının bile yıllarca zihinlerde tutulduğunu düşündükçe yoruluyorsun. Yıllar insanların yüzlerine kendi meskesini geçiriyor. Senin de yüzüne her geçen yıl, kesesinden sihirli tozunu serpecek sen toprak rengine dönüşene dek... DENİZ KABUĞU: Yıllardır diğer yarımı arayan bir deniz kabuğuyumdum Puerto Cabello sahillerinde. Ben bir palmiyenin gölgesinde dinleniyordum ki, sen denize doğru koşarken farkettin beni. Biraz ayağını kanatmıştım. Çekici, büyük ve büyülü görünüyordum. Hemen çantana attın beni bir hediye olarak verilmek üzere. Gemideki tek dostun Mareck, sana bir deniz kabuğunu kulağına yaklaştırdığında ve gözlerini kapadığında geleceği görüp duyabileceğini söylemişti. Ama sen geleceği öğrenmekten çok korkuyorsun ve bu yüzden beni bir kez olsun dinlemek istemedin. Uçan balık gelecekten korktuğu için bir kuş olamadı. Oysa gelecek o kadar güzel ki... İçimdeki sırrı paylaşabilseydim senle keşke. Söyleyebilseydim sana kanatlı bir kız, ıssız ağaçların arasında O uyurken, başucuna bıraktığın yerden beni alacak ve sonsuza doğru uçacağız. Sonsuzluk diyarındaki denizin derinliğinde beni bekleyen diğer yarımı bulacağım. OTOBÜSÜN ŞOFÖRÜ: -Merhaba kaptan! Ben de kaptan sayılırım aslında. Sizden bir ricam olacak. Az önce mola yerinde çok sevdiğim bir arkadaşımı kaybettiğimi öğrendim. Yolculuğun başından beri çaldığınız kasetteki birçok şarkıyı birlikte severek dinlerdik çok uzun yıllar önce. Bana satabilir misiniz? -Başınız sağolsun, gençti herhalde... Keşke hayat da şarkılara özenip sonsuz olmayı isteselerdi. Kaset acınıza bir yoldaş olsun. Alın, bundan sonra sizindir. -Teşekkür ederim. Çok iyisiniz. Müzik sesi kesilir, yerini yağmur sesiyle karışık bir radyo hışırtısı alır. Mehlika’nın anısına... 01/04/05 KASTAMONU-BURSA ARASI
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Çağrı Küçükyıldız, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |