Fırtınalar insanın denizi sevmesine engel olamaz. -Maurois |
|
||||||||||
|
Uyan Yaralarım kabuk bağlıyor bu doğru desem, ondan daha da canım acıyor desem, ne anlarsınız bilmiyorum ki? Desem ki yaralarım kabuk bağladıkça, hayat ile bağım zayıflıyor, mesela kelimelerim de öte diyarlara gidiyor, iyice yalınlaşıyorum, iyice suskunlaşıyorum Desem ki size bu aşk bitti, Desem ki size aşk bitti Desem ki size ben bittim Ne farkı var? Kavramlarımın içi boş… Ben yeni kavramlar üretmeye, türetmeye çalışıyorum. Anlamlarımı değiştirmeye zorluyorum kendimi. Sebepsiz hıncımın sebebi... Anlıyorum cümlelerin özünü, kelimelerin tün anlamlarını ve onların bütünüyle oluşturduğu yeni anlamları. Mesela herhangi bir yerde duyduğum, şu insanların pek sevdiği- hiçbir şey eskisi gibi olmayacak- cümlesini. Anladım artık “hiçbir şey eskisi gibi olmayacak” cümlesini. Anladım artık, sıradanlaşma çabam hayatımın en önemli meselesi. Bir anda televizyonda eski bir film, Türkan Şoray- unutulmaz replikleri ve kalp atışları altında, Selvi boylu ve al yazmalı çıkıveriyor karşıma. Olmuyor Desem ki size olmuyor? Sahi anlar mısınız? Kalbim yaşlandı biliyorum, Yatağa uzandığım her an hissediyorum bunu desem. Dinleme deseniz, Manalı buğulu bir bakış fırlatsam Sahi anlar mısınız? Başka türlü nasıl yapıldığını hiç bilmiyorum, demenin ne demek olduğunu Bilseniz de hiçbir şeyin değişmeyeceğini Çaresizliğin ne olduğunu Sahiden güvenli limanların yanlış yolcusunu Yanlış yolcunun hırçın çabasını Havadaki hoyrat rüzgarı Her şeyin birbirine bağımlı olduğunu Hiçbir şeyin bağımsız kalamadığını Zamanın çürüdüğünü İçinizin yığılıp kaldığını Bedeninizin ayakta öylece asılı kaldığını Kelimelerin hayalden ibaret olduğunu İçinizin yığılıp yol ortasında münasip bir yerde Orada kaldığını Geri dönülemez olduğunu girilen yolların Zamanın ve yaşamın saçmalığında Tutunma çabalarınızın Soluksuz bir boşlukta yel değirmenleriyle savaşan don kişotlara dönüştüğünü... Yeniden yığılıp kaldığınızı Sahi söylesem inanır mısınız? Bedeninizin sancıların bir aracı olduğunu, Ölsen değişmeyecek bir kader olduğunu Sonsuzlukta yankılanacak bir acı kaldığını Sonsuz bir acı doğurduğunu Bir daha hiçbir şeyin eskisi gibi olamayacağını... - Erken ölürüm diyen küçük bir kadının büyük yüreğini.... İnanmışlığını İmkansızlığını Çaresizliğini Yıllar sonra geliveren “çok üzgünüm” cümlesinin hiçbir şey ifade etmediğini Aklınızda sebepsiz şiirlerin şarkıların süregelişi; “mutlu aşk yoktur” dizesinde kalakalışı, Çok seviyorum seni, Ve bu çoklar anlatmıyor hiçbir şeyi, Ben bile anlatamam İçimdeki deliyi... Diyenleri Sahi anlar mısınız? Rasyonel dünyanın ince sızılarını üstlenmiş yüreklerin çığlıklarını duymadan yaşayıp giden güruh! Hakikati sınamadan inanan saf ruhların sürüklendiği uçurumların inançsız yaban çiçeklerini sular mısınız? Doğanın kucağında uyuyan güzel! Ey güzel artık uyan! Uyan!
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © düşge su, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |