..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
Bir ülke bağımsız olmadan, bağımsızlık da erdem olmadan ayakta duramaz. -Rousseau
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > Öykü > Soyut > Kaan Alpaslan




13 Ekim 2005
İnsanları Mutlu Eden Adam  
Kaan Alpaslan
Mutlu olmak için çok fazla üzülmeyi göze alabileceğimi sanmıyorum...


:BEDC:

O gece aslında her zamanki gibi başlamıştı, hiçbir şey farklı değildi, aynı insanlar aynı sokaklar, aynı mekanlar… Bütün bu monotonluğun ardından yaşanacakların farkında olmadan çay bahçesine geldiğinde ilk başta her şey normaldi. Arkadaşlarının bulunduğu masaya oturdu. Kısa bir süre nedensiz bir rahatsızlık hissetti. Sanki herkes ona bakıyordu; muhabbete, nargileye, sigaraya ara vermiş gözlerine ona dikmişlerdi. Koca mekanda kimse konuşmuyor, hiçbir ses çıkmıyordu. Kendisini çıplak, korumasız hissediyordu, elleri soğumaya vücudu titremeye başlamıştı. Arkadaşlarından birinin dürtmesiyle kendisine geldi, bir anda herkes tekrar eski hallerine dönmüş, yüzlerce ağızdan çıkan uğultu mekanı kaplamıştı...

Ağaçlarda yaşayan bir adam vardır, her ağacın üstünde görebilirsiniz onu, bazen ağaçların içinde uyur, bazen yanında bekler, genelde ise yaprakların üzerinden aşağıda olanları gözetler, aşağıda kendisini bekleyen müşterileri gözetler, birini buldu mu zamanı durdurur ve ağaçtan hızla inip, o kişinin yanına gelir, ona bir teklifte bulunur, reddedilmeyecek bir teklif değildir bu, genelde de reddedilir ama bazı zamanlar ağaçlarda yaşayan adam farklı insanlarla da tanışır…

Ağaçlarda yaşayan adam bir gece tekrar aşağı indi, az önce gördüğü adamın yanına usulca yaklaştı ve yanındaki boş koltuğa oturdu. Kendini tanıttı, işinden bahsetmedi, müstakbel müşterisine bir çay ısmarlamak istedi garsonu çağırıp sipariş verdikten sonra konuşmaya başladı.
‘’Sizi bir yerlerden hatırlıyor gibiyim ama çıkaramıyorum.‘’
‘’Olabilir, insanlar benzerler ama ne yalan söyleyeyim benim de gözüm sizi ısırıyor.’’
‘’Acaba daha önce sizinle konuşmuş olabilir miyiz, belki ortak bir iş yapmışızdır?’’
‘’Belki de, tabii bu sizin ne iş yaptığınıza bağlı?’’
‘’Oh evet. Size bahsedeceğim, önce çaylarımız gelsin sonra konuşuruz’’

Ağaçlarda yaşayan adam bu kişiyi çay bahçesinin ortasındaki ağacın üzerinde beklerken görmüştü. Canından bezmiş bir halde dolanan bu kişi hemen dikkatini çekmişti. Ağaçlarda yaşayan adamın gözleri pek iyi görmezdi, şekilleri algılayamazdı, biz siyah bir kare masa görürken o sadece siyah bir nokta görürdü, onun bu göz bozukluğu yüzünden sadece renklerden oluşan bir dünyası vardı, bu özelliği onun renkleri ayırt etmesini kolaylaştırıyordu. Bizler siyahlar içindeki gri noktaları algılayamaz iken o gri noktalardan o kadar rahatsız olurdu ki, bakamazdı bile. Bu yüzden ona bir gözlük vermişlerdi, rahatsız olduğu zamanlar bizler gibi olabilsin diye bu gözlüğü ona hediye etmişlerdi. Gözlüğünü taktığında şekilleri algılayabiliyordu, o bizleri rahatça görürken biz de onu görebiliyorduk. Ağaçların üzerinde görünmeyi ve bizleri telaşlandırmayı sevmediğinden dolayı gözlüklerini sadece aşağı indiğinde takardı.

O gece ağaçlarda yaşayan adam siyahlar içinde iki kocaman gri noktayı görünce başını çevirmiş önce bakmamak istemişti. Gözlerini kısarak tekrar başını çevirdiğinde iki gri noktanın birbirine doğru yaklaştığını ve giderek büyüdüklerini görmüştü. İşte o zaman yeni bir müşterinin kendisini beklediğini anlamıştı. Çok nadiren taktığı gözlüğünü cebinden çıkarıp usulca ağaçtan aşağı inmişti. Gözlüğü taktıktan sonra biraz önce gri nokta olarak gördüğü bu kişinin yanına gelmişti. Hiç çekinmeden adamın yanındaki boş koltuğa oturmaya yeltenmiş ve daha önce tanımadığı bu adama bir şeyler konuşmak istediğini söylemişti. Adam ilk başta şaşırmış, sonra merakından bu yabancının konuşma isteğini kabul etmişti. Bunun üzerine ağaçlara yaşayan adam ona çay ısmarlamak için garsonu çağırdıktan sonra adam arkadaşlarından masayı birkaç dakikalığına terk etmelerini rica etmişti. Çaylar gelip ikisi yalnız kaldıklarında ağaçlarda yaşayan adam teklifini yapmıştı.

‘’Ben insanları mutlu ederim.’’
‘’Ne yani işiniz bu mu?’’
‘’Evet, işim bu, insanları mutlu ederim.’’
‘’Pekala, nasıl bir mutluluk bu, yani ne yapıyorsunuz?’’
‘’Her türlü şey olabilir, isteğe bağlı, bir araba almak seni mutlu edecekse bunu sağlarım, ya da ne bileyim dediğim gibi her türlü şey olabilir.’’
‘’İlginç yani kusura bakmayın ama karşılığında ne istiyorsunuz?’’
‘’Üzülmenizi.’’
‘’Nasıl yani?’’
‘’Şöyle açıklayayım, Size bir mutluluk vereceğim ve daha sonra bunu geri alıp çok şiddetli bir üzüntü vereceğim, bu kadar basit.’’
‘’Anladım, peki ben bunu neden isteyeyim ki, yani kim üzülmek ister ki?’’
‘’Kim mutlu olmak istemez ki?’’
‘’Mutlu olmak için buna ihtiyacımız olduğunu sanmıyorum yani saçma bir teklif bu kusura bakmayın ama...’’
‘’Sözünü kestim pardon, çoğu kişi bunu kabul etmiyor zaten. Bu noktada bana düşen teklifimi yapmak ve kararı size bırakmak, bu arada bir şeyi merak ettim mutlak mutluluk diye bir şey yaşadınız mı?’’
‘’Mutlak mutluluktan kastınız, hiç üzülmeden hep mutlu olmaksa bu imkansız zaten.’’
‘’İşte benim teklifim de bundan bahsediyor, kabul edin ve mutlu olun, daha önce olmadığınız kadar mutlu olun, sonrasında üzüleceksiniz evet hem de çok üzüleceksiniz ama zaten hep olan bu değil mi o zaman neden bu teklifi geri çevireceksiniz ki. Ben size farklı bir şey önermiyorum, ben size hayatın gerçeğini öneriyorum, ne diyorsunuz?’’
‘’Bilmiyorum, sanırım haklısınız, yani mutluluklar geçicidir tıpkı üzüntüler gibi ama bilmiyorum, mutlu olmak için çok fazla üzülmeyi göze alabileceğimi sanmıyorum.’’



Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.


Yazarın öykü ana kümesinde bulunan diğer yazıları...
İnekler
İyi Geceler
Bay İyi
Azrail Korkunca
Ahlak Bakanlığı
Zindan
Neden?
Ölümden Önce Ölümden Sonra
Mağara
Sadece Bir Oyun


Kaan Alpaslan kimdir?

. . .

Etkilendiği Yazarlar:
...


yazardan son gelenler

bu yazının yer aldığı
kütüphaneler


yazarın kütüphaneleri



 

 

 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © Kaan Alpaslan, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.