..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
Öylesine ciddiye alacaksın ki yaşamayı, yetmişinde bile mesela zeytin dikeceksin. -Nâzım Hikmet
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > Deneme > Yaşam > vargı gün




15 Şubat 2006
Tüm Kentlerin Yabancısı  
hiçbir kent doğuramadı beni

vargı gün


hiçbir kentte doğmamak ve ölmemek için...


:BHJI:
Her kente nasıl da soyunarak girmiştim..
Kentlerin kapılarını güçsüz ellerimle
yavaşça itekleyerek ve yüreğimi her seferinde yeniden yıkayıp; kirlerinden
arındırıp, ayakaltlarıma batan taşları önemsemeden... Bir kahraman duruşuyla ve ille de korkarak...

Yüreğimi bir soru işaretinin çengeliyle bir şiire asmış ve uzaklaştığım kentin
geride yiten görüntüsüne dönüp bakmamıştım bile... Kaçmalardan hep içim yanmıştı. Bu yangını
seviyor muydum? Gizil bir mutluluk mu veriyordu bu acı bana?
Sorgulamadım hiç...

Tanıdık yüzlerle, kimligi kemikleşmiş sokaklarla, tiryakileştirdigimiz caddelerle birarada
oldukça soluğum daha çok tıkanacaktı; biliyordum...
Bu yüzden başka başka kentlere gittim hep...
Bu yüzden bütün gittiğim kentlerin yabancısı oldum...
Bana ait bir kentim olmadı benim...

Kimliğini kimliğim olarak kabul edebileceğim bir kentim olsaydı, "ben" olmayacaktım. Çünkü tek başına olduğunda gülümseyen bir yüz, başka yüzlerle birleştiğinde mutlaka yargılayacaktı beni... Ya yüzlerden biri olacaktım ya
duvarların diplerine sığınmış bir deli... Kaçmasam biliyordum ki kovulacaktım, beni tanıyan tüm
kentlerden... Duvar diplerindeki kutsal sevişlerin içine düşe düşe ve deliliğimi de ceplerimi tıkıştırarak
kaçtım kimlikli kentlerden...
Kapısını araladığım her kente çıplak girdim; ceplerimden çaldığım delilik avuçlarımın içinde...
Deliliğim düşlerimdi, öykülerimdi... Yaşamasam da yitirmemeliydim onları...
Yoksa bana sunulanı, verileni ve dayatılanı yaşamak zorunda kalacaktım. Ezbere bir yaşamın yinelenen
senaryolarının kötü bir oyuncusu olacaktım...
Oysa öykü vardı; şiir vardı; sanat vardı... Tümünü insan yaratmıştı...
Sinema salonlarını dolduruyorduk; öykülerin, romanların dünyasına dalıyorduk; şiirin
sürüklemesine yüreğimizi bırakıyorduk... Kendimizce şiirler söylüyorduk; bir yerlerden bir mektup
gelsin, bir yerlere bir mektup yazalım istiyorduk; düşler kuruyorduk -gizlediğimiz-...






Neden?
Çünkü sunulan, ezberletilen, kimseye yetmiyordu. İstediğimiz, bu "yaşamak" değildi.. bizi büyüleyen,
bizi sürükleyen, içimizdeki düşlere dokunan "yaşamak"lar istiyorduk... Kendimizi, izlediğimiz,
okuduğumuz dinlediğimiz yapıtlardaki kahramanların yerine koyuşumuz bundandı... Onlara
özenişimiz; onlarda kendimizden birşeyler yakalamaya çalışmamız bundandı... İçimizde
gizlediğimiz "ben"lerimize en çok onlar dokunuyordu...
Bu pek uzun sürmüyordu...Kitabın kapağı kapatılana dek; sinema salonundan çıkana dek ve şiirin
son dizesi de boşluğa uçuncaya dek... Çünkü çevremiz vardı; sorumluluklarımız vardı; yasaklar,
günahlar, ayıplar, değerler, kalıplar vardı... Ve bu "var"lar çogaldıkça "ben"ler azalıyordu...
Yaşamları öykülerimizdeki gibi, filmlerdeki gibi yaşamak korkutuyordu bizi... Korkuyorduk
çünkü kentler kovabilirdi bizi... Yalnızlığa tepetaklak düşebilir ve bir daha çıkamayabilirdik...
Seçenekler azdı; ya "ben"ya "onlar" denli azdı.
Tanrısal bir güçle kuşatılmıştık tümümüz...
Bu tanrısal güç öykülerimizi, düşlerimizi ve "ben"lerimizi çalıyordu...
Öykülerimizi ve düşlerimizi yaşayamadıkça kısırlaşıyorduk.... Duygularımız iğdiş ediliyordu... Ve herkes
ne de çok şey biliyordu...

Korkarak girdiğim kentlerin bir yabancısı olmaktan bu yüzden vazgeçemedim hiç.. Soru işaretlerinin
çengelleri yüreğime takıldı hep bu yüzden... Yavaşça, usulca ve durmadan kanayan, sorular soran,
aşkı militanca yaşayan "benzerlerimizle" başka başka kentlerde karşılaşmalarımız da bu yüzdendi...

Yenildim mi? yenildik mi?
Savaşıyor muydum? savaşıyor muyduk?
Kime karşı "Ne"ye karşı?

Güçsüzdük oysa...
Duygular, düşüncelerle bütünleştiğinde kalıba sığmıyordu...Ceplerimize tıkıştırdığımız delilik, duygu serseriliği
oluyordu...

Tüm kentlerin yabancısıydık... Ve hiçbir kentte yabancıları sevmiyorlardı...

VG


.Eleştiriler & Yorumlar

:: hesap lütfen!
Gönderen: düşgesu / istanbul/
21 Nisan 2006
kaybolmak için doğmuş çocuklar sokak aralarında, köprü altlarında yaşar ya. bizimkisi o hesap. garsona bahşiş niyetine ciğerini verenlerce bilinir. heryerde itirazsız ödenir. işte bu yüzden ne bir yerde doğar ne bir yerde ölürüz. savaş demiyorum gerçi ben buna. o yüzden yengisiz bir denklem. yine de sen bilirsin. ... yüreğine sağlık! sevgiyle!




Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.

Yazarın yaşam kümesinde bulunan diğer yazıları...
O Zamandan Bu Zamana Siyahbeyazgri Bir Resim
Yaşamlarınızdaki Ellerim ve Oltalar

Yazarın deneme ana kümesinde bulunan diğer yazıları...
Ayrılığın Beşinde
Kargalar ve Martılar
Parmakuçlarındaki Öyküler
Çıplak Eylül
Eylüle Düşen Sesin
Cup Cup'larım

Yazarın diğer ana kümelerde yazmış olduğu yazılar...
Mor [Şiir]


vargı gün kimdir?

düşlerin içinde kendini ve sözcüklerini arayan bir tutunamayan. . .

Etkilendiği Yazarlar:
kafka,pavese,dostoyevski,oğuz atay,tezer özlü,nietzche


yazardan son gelenler

bu yazının yer aldığı
kütüphaneler


yazarın kütüphaneleri



 

 

 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © vargı gün, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.