İste, sana verilecektir; Ara, bulacaksındır; Çal ve kapı sana açılacaktır -İncil |
|
||||||||||
|
Sesin, bir yaprak kıpırtısı olup, sonbaharın içine düştü.. Eylüllenmiş bir sevginin elleriydi yakama yapışan.. Sana dokunmak istermişçesine ve kaçarak bir kaçamak duyuşun kuyusuna; senin kıyılarına indim.. Ayaklarımın altı yanıyordu, acıyordu. Kıyılarındaki sığlıkları aradım güneş yanığı bir içle, içimle.. Derindi, pırıltılı ve açık; sığlık sana durduğum kıyılarının ucu.. Sevişgen bir savaş yaşanıyordu sanki kıyılarında. Öylece kalakaldım; ayaklarımın altı acıyarak ve içim güneş yanığı.. Uzanıp, yatasım gelen her yerde bir tanrı ölüsü seriliydi.. Yatsam yüreğinin kıyıcığına, biliyordum, tnarının biri çiğneyip ciğerlerimi, geçecekti üstümden.. Korktum.. Utandım; tanrıların üstünde, altında yanıbaşında çırılçıplak kalmaktan.. Öykündüm felsefeye.. Uçurum dibindeki gerçeklere doğru, biraz daha yükseklik yitirdim. Öpülesi bir sevişmeyi canımın tak dediği yere gelip usulca bırakacaktın; inanıyordum.. İnançlarım tanrılardan çok büyüktü ve korkuyordum seni tapılası bir tanrıya dönüştürmekten yüreğimde, beynimde ve yüreğimle beynimin kesiştiği ilk noktada.. Dingin bir sele, sarmalayacaktı ağzın beni; yutacaktı belki.. Küçülecektim, bir leblebi denli. Devleşecektim gökyüzü olup.. Ve bir yara açılacaktı en yaralı kırgınlığımda.. Gökyüzümün içine sığınıp, bir leblebi gibi yutarken beni, yaralarımı sağaltacaktın.. İçim güneş yanığı.. Yürüdüm, sesinin yumuşaklığı üzerinde.. Çağırdın.. Çağırdın.. Çağırdığını bilemeden.. Çağırıldığımı sanamadan.. Öylece kendi başıma ve öylece kendi başına.. Başladığımız bir yzaı gibi en baştan yorgun, en baştan yaralı, en baştan sevdalı.. Bir yazının son sözcüğü gibi yüceleşmiş, burnu büyümüş.. İnsanlar çoğaldı birden.. İçimin güneş yanığı örselendi. İnsanların kalabalığı içinde kalmaya başladın yavaş yavaş.. Görüntün sesinin büyüklüğünün içinde ufaldı, ufaldıkça.. Ellerimi uzattım usulca.. Sesin değdi ellerime, ellerim gönendi, ellerim büyüdü ve ellerimin damarları çatladı sevinçten.. Bunları bilemezdin.. Bunlar şizofrence görüntülerdi, duyuşlardı belkide senin için.. Bilemezdim. Bilmemelerimiz bir sevişmenin boşalma anındaki acıya tutsaktı.. Bütünleşiyor ve tekleşiyordu o anda.. Sesin dağıldı, şehirlerin içinde.. Bütün kırık şehirlerde aynı ezgiyle, aynı renkle yayılıyordu sesin.. Sesine tutunarak gitmek, gitmek uzaklara, olanaksızdı.. İçim güneş yanığı, yüreğim güneş yanığı.. Yaralarımdan taze bir kan sızıyor.. Sesin içimdeki güneş yanıklarına sövüyor gibi.. Geçmişleri, şimdilere, şimdileri, geleceklere ipince bir yaprak damarıyla bağlıyorsun.. Hiçbir şey bilmiyorsun... Hiçbirşey bilmiyorum... Sesin sonbaharın içine düşüyor, oynaşıyor, orospulaşıyor benimle... Ve ben yine ve ben gene sesine dokunmak deliliğiyle eylülleniyorum... Ama tükeniyor eylüllerim...
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © v.g., 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |