Dünyayı isteyen bilime sarılsın, ahireti isteyen bilime sarılsın; hem dünyayı hem ahireti isteyen yine bilime sarılsın" -Hz. Muhammed |
|
||||||||||
|
Sıradışı bir yaz sabahında gözlere ve göklere keskin bir bakış atmıştım. Sanki perdeler bana engel oluyordu.Onlara bakış atmama mahal vermiyordu.Denileni yaptım ve ardına kadar açık olan dünyanın çehresine beyaz bir sayfa örttüm. İçeri giren ışık sızıntılarına hakim olamıyor , ''burası karanlık olmalı'' diyordum. Görüntüler içinde yer almamalı ve bu karanlık odanın içinde zifiri kalan yönü mü ona armağan etmeliydim . Ona kötü yönlerimi emanet etmeliydim çünkü ba na fedakar hayallerini karşılık beklemeden vermeli. Bir gün dışarıya çıkmaya ve hayallerin arkasından odama selam vermeye çalıştım. Adım adım ilerliyor ve perdenin dış görüntüsünü oldukça merak ediyordum. Karşıdan elinde siyah bastonu ve sıcak yaz gecesinde sıkı sıkıya bağlandığı bir atkısı olan, yaşlı bir amca adımlarıma doğru yaklaşmaya başlamıştı. Bir isteği olacakmış ya da yal varmaya müsait mizacıyla suratıma bakmaya başlamıştı ve gözlerimden istediği o kadar yoğundu ki şaşırmıştım. Yolun yarısını iki kere atlatmış ve kaderini bir yastığın tozlu kısmında arayan bu adam için yaşam nedir ki; ya bir sayfa hüzün ya da kaybedilen bir sayfa hüzün... Böylesine daha önce hiç rastlamamıştım. Hala gözlerimin içine bakıyor ve , '' sayfayı bulmama yardımcı ol'' diyordu. Tah minler gözlerimi kamaştırıyor . Yanılabilirdim... Ama ona , ''sen hala eski hafalı bir aşıksın'' dedim. Benim perdeme bakmasını söyleyerek yirmi yaşın kan ile dolu boşluğunu ona göstermeye uğraştım. Kanlı olan belki temiz ,beyaz çarşaf değildi.Kırmızı olan yaşlı amcanın aritmetik veya asırlık, boşa harcanan sene leriydi.Çatışma vardı;kuraklığını bildiğim hüsran gecelerde... Geçmiş yarım asır artık yoktu;yaşlı amca bunu sonradan anlasa da... Elime bir mektup tutuşturdu, kısık sesinin altındaki acındırma duygusunu bana aksederek, okumamı söyledi. Tam olarak şunlar yazıyordu:Sene belli değil ,savaş yıpratıyor ve her namlununucunda söylenen aşk şiirleri seni hatırlatıyor. Tam üç yıl geçti,attığım merminin şaşkınlığı hayallerime üç kurşun yarası daha eklemişti.Meğer senden ayrı geçen her sene bana yeni bir delik hediye edecekmiş. Uyumayı unutsam da senden cevap alamadığım son savaş senesinde bir kere daha mektup yazmak istedim. Bu sene mermi yemek daha nasip olmadıysa da sende gizli olan özlemlerimi en son görüşmemizde bana verdiğin o eski püskü entari parçasının yemininde arıyorum.Yemin etmiştik... ''ne olursa olsun sende benim hayallerim yer alacak '' demiştin.Son savaş senesine giriyorum ve acının geleceği ana göz yumuyorum. Senin hayallerini tadamadığım dördüncü mermiyi bekliyorum yine yoksun...''Bu entari parçasını al ''demiştin.Aldım...Ama bil ki! yaralara basmaktan sevilecek bir bez parçası kalmamıştı.Savaşın son senesini yaşıyorum ve seni hala çok özlü yorum. Silinmeye yüz tutmuş mektubun ön yüzünde tam olarak bunlar yazıyordu. Arka yüzünde ise ne yazdığını anlayamadığım için yaşlı amca'ya sormak için merakla döndüğümde kendisi gibi eski , siyah bastonun ucunda bağlı duran eski bir beze benzer birşey görmüştüm.Sanırım savaşın son senesinde yaralanmamıştı. Ve son bez parçasını da bastonuna bağlamıştı. Ya da ben bu şekilde olduğunu sanıyor dum.Yaşlı amca görkemli sopasını bana doğru uzattı. Ve birden sekmeye başla mıştı.Ayakta zor durmasına rağmen kolumdan tutarak güç alıyordu. Elinin sol bacağına doğru gittiğini farkettim. Acıyla inleyen kısık sesi''bekle aşkım yarım asırımız daha var ''diyerek paçasını kaldırmıştı. Yaralardan oluşan diz kısmının altında bez bağlayacak bir yer kalmamıştı. Mektubun arka yüzünde bunların yazması benim perdelerimi tamamen açmaya yetmişti. Kanla örtülü olan beyaz çarşaflarım artık berraklığa kavuşmuştu. Yaşlı amca bana gülümseyerek bakı yor, ben ise yaşanan gülünç aşklar önünde nur yüzlü insana karşı saygı ile eğiliyordum.Adımlarına bahar gündüzlerinde devam edeceğine ve bir asır daha geçsede, hayallerde kaybettiği aşkını bulacağına inandığım yaşlı amca'dan öğrendiğim ve öğreteceğim ilk şey ; geçen şeyin sadece zaman olduğu ve unutmamalı ki sonsuzlukta bir zamandır. Artık perdelerimi ardına kadar açıyo rum ve ruhuna hayran olduğum eşsiz sokak manzaralarını ,ilk doğduğum gün kü kadar yaşlı ve sevdiğimi bildiğim sürece huzurlu yaşıyorum
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © SERDAR TAHTALI, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |