..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
"Bilmezlik ile ne hoştum; hayalimde ne güzellik, ne de aşk vardı." -Fuzuli, Leyla ile Mecnun
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > Öykü > Yeraltı > onur orkun kara




13 Eylül 2006
Replay  
yeniden dinlemek için.

onur orkun kara


yeniden dinlemek için sesleri şimdi burda geri sar!


:BDFJ:
Burada şuanda şarkıyı başa sar, bir nokta koymadan önce kendine yahut bir işaret daha eklemeden hemen şimdi geriye sar şarkıyı.

Şaşırmış bir deniz ol bu gece sahilinde, ırmakların sana aktığı ırmakların sana akıttığı ırmakların sana bıraktığı kadar ol. Bir rüzgâr deyse ellerin soyunacak biliyorum.


Biliyorum bu şarkıda anlatmaya yetmeyecek seni kıs daha kıs sesini…


Duvarında asılı duran sesleri yerinden sök, alışkanlıktır her dokunuş parmakların kadar sus. Sana kustuğum kadar. İçimde nasılda tarifsiz bir tat var.

Sabaha az var gibi, yok artık yetişemeyiz o trene gibi, söndür bütün mumları kimse görmesin gibi…


Tarifsiz ve tarihsiz bir tat işte yayılıp duruyor bütün bedenime.

Hep erken hep eksik hep eski kaldığımız bir dersin içindeyiz adı hayat.

Hayale çentik attığımız daha ilk dokunuşta.

Nasıl tasarlanmıştı ilk karşılaşma hayret bir şaşma eylemi ile unutulan sözler kadar saçma.


Ağma ve dilenci bütün duygular bir dirhem ben dilense bir parça sen katıyor iyi bir sos için iyi bir son gereklidir her zaman ateşi kıs. Kız yâda mutfağın dilsiz artık nasılsa…

Ellerim ve parmaklarımla bir alıp veremediğim var benim biliyorum, gözlerime dokunsam ter acısı tuzlu gözlerime dokunmasam mı?

Gözlük takan bir yağmurun ellerime dokunma olasılığı kadar, dar geliyor etimle ehlileştirdiğim ruhum.

İnan hiçbir soru cevap için sorulmaz.


Bunun için hiçbir sınav son bulmaz.

Olmaz, olasılığı yüksek bir veda hiç kimse kendisinden önce uyanamaz çünkü bir günaydın bir gece kendisini yeniden sabaha kadar asılı bırakır havaya.

Bir alışkanlık genzimi yine yakar bir yeniden dokunur kanatlarımı kırdığım yere tam o yere, iki yeniden söz verir, üç hep sinsi tekil bir yalnızlıkla bekler.

Ekler üstüne söylenmiş her şeyin sonuna kendi zaman kiplerini,

Hiçbir söz kendisini yeniden aynı yüze söyletmez.




.Eleştiriler & Yorumlar

:: ....
Gönderen: esli erdoğan / İstanbul/Türkiye
15 Eylül 2006
Hiçbir söz kendisini yeniden aynı yüze söyletmez




Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.

Yazarın yeraltı kümesinde bulunan diğer yazıları...
Raslantısal Hizafiyet.
Yüzüm Yarım.

Yazarın öykü ana kümesinde bulunan diğer yazıları...
Uzun Gecler
Onbeşinci Gün

Yazarın diğer ana kümelerde yazmış olduğu yazılar...
Bir Gidiş. [Şiir]
Sayıklama Tarifleri [Şiir]
Yüzüne Vuran Işık mı? [Şiir]
Bitmesi [Şiir]
Fazla Konuşamam Serceler İzin Vermez... [Şiir]
Rüya Niyetine Üç Taş [Şiir]
Yılan ve Akrep [Şiir]
Piyonlar Çapraz Ölür [Şiir]
Kara... [Şiir]
İtiraz [Şiir]


onur orkun kara kimdir?

Atlayınca omuzlarımdan kendime, Gölgeme çakıldım, Yuttuğum dişlerim ağrımaya başladı işte o zaman. . . Kaburgalarımın arasından hava'yı var edemedi tanrı o gün bu gündür. Kırılgan dokunuşlarım var demişlerdi. Dokunurken kanadığım bedenler. . . . Ölümünü öldürmüş bir ölümlünün diliyle susuyorum. Kaç zamandır düştüğüm gölgemin içinde. İncilerimi yosunlar kaplıyor. Hüzünlü bir şarkı ile yaşıyorum. Sesimi kısıp iç cebinize koyun beni. . Saklanmak ve belkide aklanmak istiyorum, Hiç işlemediğim suçlardan, Nehirlerinizle aksam Denizlere varmayacak sonum. Kendimin bataklığında kendimin çöküşünü izliyorum. . . İzlerim avcıların göz bebeklerinde. Ciğerlerime çektiğim ateş böcekleriyle kül olup sönüyorum. Begonyaların yapraklarında biriken sularda boğulup, Ve hiç olmadık yerde aşık olup Gülümsüyorum yüzünüze. . . Kendime atladığım yerde. Bir başkasına gömülüyorum

Etkilendiği Yazarlar:
altay öktem,nazım hikmet,küçük iskender,muratan mungan,ahmet telli,yaşar kemal,


yazardan son gelenler

yazarın kütüphaneleri



 

 

 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © onur orkun kara, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.