Duyumsadıklarımdan geride olacak elbet zamanın her bir anı nasılsa daha bir şehvetlidir eski karelerdeki yüzü belleğimde ve bir öykünün aslı sahtesini yaşatan ya da bir benzetme yapmadan bile daha anlaşılır kalabilmek öykünün en ıssız saatinde aynı ritimle adımlanan sokakların bir vakti var uyuşan sokaklar yorgunlar ayyaşlar ve aşıkların adımladığı ve gök yüzünden caddeleri ve caddelerden de sokakları adımlıyor olması bir kar tanesinin yağmuru başladıysa yanında getirmesi ve o ritimle ellerini uzak tut ve gözlerinle görmemelisin güneşi kara ve yağmura dokunmamalısın hiçbir tekine bile geçmişe yağsalar dahi hafızanda bitmek bilmeyen sağnak yağışlarda göremezsin aynı yağanları ya da sonsuza devinili ve devrederken önceki cümleyi bir başka adda rastlayacaksın aynı şiddetine anının ve kimse olmayacak senden başka ismini heceleyebilen bir de ben olacağım aynı sadelikle hala akşam yemeğinde şarkı söyleyen ve bir evin olacak ve sonra bir tane daha kuşkusuz ki daha eski bir caddeden alıntı sana uzak ay her zaman gecelenecek kusursuz teninin tek bir yüzüyle ve her zaman soracağımız tek soruyla sen güneşe ışık tutacaksın ve geceye hüner yine de zamanı kollamayı bırakmayacaksın gece tüm çıplaklığıyla şehre sarılmış ve hala aynı balkondan bana yazacaksın dvorak esintisinde ve uyutmayacaksın salonu odanı kadife ceketini ve madalyonlarının hiçbir tekini bundan dört sene önce sabahları uyur uyanık algılayacaksın tüm bunları senden benden ve her şeyden daha geride yaşadığını yazabilmek gerilerden ve uzaklaşarak ansızın yine de terk etmeyeceksin diğer yüzünü ve bileceğim senin kusursuz teninin diğer yüzünü