Dilerim, tüm yaşamınız boyunca yaşarsınız. -Swift |
|
||||||||||
|
ALTINCI BÖLÜM Çöken sisin içine girerken kendimi tüm günahlarımdan arınmış olduğumu hissettim. Kuş gibi hafiflemiştim.Başımı yukarıya kaldırıp gökyüzüne baktım. Güneşin parlak ışıkları, ağaç dallarının arasından süzülüp, ormanın üzerine çökmüş olan sis bulutunu delmeye çalışıyordu. Bu bölgeyi iyi tanımamış olsa idim ormanlık içinde kaybolmak işten bile değildi. Aklım hala geride bıraktıklarımda kalmıştı. İnşallah ziyaret içinde olsa bir gün geri dönerim. Hızımı hiç yavaşlatmadan yarım saat kadar daha yürüdüm. Şoseyi görünce,derin bir nefes aldım. Bu siste doğru yolu bulmak, gerçekten zordu. Yola çıktım ve ağır, ağır yürümeye başladım. Öğle vakti yol kenarında, bir köy kahvesinde mola verdim. Kahvenin yanındaki bakkaldan yiyecek bir şeyler alıp, öğle yemeğimi yedim. Biraz dinlenerek tekrar yola koyuldum. Akşam olduğunda kendimi, küçük bir otelin tek kişilik odasında buldum. Soyunup dökünmeye bile gerek görmeden kendimi öylece yatağın üzerine attım. Sabaha kadar hiç kıpırdamadan uyumuşum. Uyandığımda, saat sabahın dokuzuydu, kendime çeki düzen verip, otelin yemekhanesine indim. Önce sıcak bir çorba ve arkasından demli iki bardak çay içip üçüncüsünü de yudumlarken, otelin sahibiyle ahbap oldum. Laflamaya başladık. Adı Salim imiş. Ama lakabı ile anılıyormuş. Fötr Salim. Çok meraklı adam. Hemen kendince beni sorguya çekmeye başladı: .... Söyle bakalım arkadaş nereden gelip nereye gidiyorsun. Hasan Cevat .... Çimenlik kasabasından geliyorum, gidebildiğim kadar gideceğim. Fötr Salim ... Orası buraya bir günlük yoldadır, ve çok sapadır nasıl geldin. İlçeden Çimenliğe otobüs sabah gider akşam döner. Hasan Cevat ... Aynen dediğin gibi, biraz yürüdüm biraz otostop yaptım. Fötr Salim ... Bak Hasan Cevat kardeş, sana bir teklifim var. Bu akşam burada kal benim misafirim ol, hem banyo yapar kirlerini atarsın. Hem de iyice dinlenip yarın dip diri olarak yola çıkarsın. Ama beni dinlersen, yarın buradan öğleye doğru, Dere bükü kasabasına mal götürecek bir kamyon kalkacak. Bir kuruş ödemeden oraya kadar gidersin, teklifimi beğendin mi. Hasan Cevat ... Ben de zamandan bol bir şey yok. Tamam arkadaşım öyleyse önce güzel bir banyo yapayım. Fötr Salim ... Ben de bizim çocuğa söyleyeyim hamamı yaksın. Yola çıkmadan evvel Deniz’e mektup yazma fırsatı buldum. Fötr Salim’le ayrılmamız zor oldu. Defalarca birbirimize sarıldık. Kamyon hareket edip, köyün içinden geçip, ana yola çıkarken arkamızdan beni unutma arkadaşım diyen sesini hala duyuyorduk./ Seni de unutulmayacaklar listesine dahil ettim be fötr Salim. Kamyon tepeleme mal yüklü olduğu için çok ağır gidiyordu. Gece yarısı bir benzin istasyonunda mola verdik. Karnımızı doyurup biraz dinlendikten sonra tekrar yola koyulduk. Ben şoför için bulunmaz bir nimet imişim, zira yalnız yolculuk yapmaktan hoşlanmıyormuş. Bir ara dalmışım. Sabah dokuza doğru, Dere bükü kasabasının, tek caddesine girdik. Kamyoncular kooperatifinin, bulunduğu binanın önünde durduk. Arabadan indim. Şoför Ali ... Hasan ağabey benden bu kadar. Akşam geriye döneceğim. Hasan Cevat ... Hepinizden Allah razı olsun. Buralar hoşuma gitti, kalacak bulursam buraya yerleşirim. Şoför Ali ... Ağabey ben, haftada bir gün buraya geliyorum. Hasan Cevat ... Bak bu iyi işte, demek ki Fötr Salim’le sık, sık haberleşeceğiz. Hadi sağlıcakla kal ben ileriye doğru yürüyorum.Yol boyu iki üç dakika yürüdüm, köşeyi dönünce, bakkala benzer bir yer görüp içeri girdim ve selam verdim. Bakkal ... Aleyküm selam, hemşehrim birini mi arıyorsun. Hasan Cevat ... Önce bir Maltepe sigarası verirseniz memnun olurum. Sonrada izin verirseniz soluklanayım. Daha sonra meramımı anlatırım. Bakkal ... Çayı yeni demledim. Birer bardakta çay içelim. Yaşlı adamdan hoşlanmıştım. Çaylarımızı içerken birbirimizi tartıyorduk. Birde sigara yaktım. Bir bardak derken, ikinci bardak çayı da bitirdik. Bakkal ... Evet azizim. Benim adım İhsan. Bu kasabada işim adımdan önce gelir. Bakkal İhsan efendi. Ya sen. Hasan Cevat ... Bende Hasan Cevat. İhsan efendi ... Tanıştığımıza memnun oldum Hasan Cevat. Senden hoşlandım. Yolun bu taraflara nasıl düştü. Sen buraların insanı değilsin. Hasan Cevat ... Doğru söylersin İhsan efendi. İzmir doğumluyum Uzun yıllar İstanbul’da yaşadım. Bir süredir Çimenlik kasabasında yaşıyordum, bu taraflara geldim. Şimdilik başıboş bir gezginim. Sizin bu yöre hoşuma gitti. Kalacak bir yer bulabilirsem buraya yerleşebilirim. İhsan efendi ... Dur bakalım bir düşünelim. Hah iyi aklıma geldi. Yolun sonuna doğru Himmet dayının, bahçe içinde büyük bir evi var. Bir kısmı boş duruyor. Biraz kendisi ters bir adamdır ama, hadi kalk gidelim bakalım, belki kandırabiliriz. Bakkal İhsan efendi ile etrafı da dolaşarak Himmet dayının, bahçesinin önüne geldik İhsan Efendi kapıyı açtı, bahçeye girdik evinin kapısına kadar yürüdük. İhsan Efendi yüksek sesle bağırarak seslendi. Biraz sonra sevimli bir ihtiyar dışarı çıktı. İhsan efendi ... Himmet dayı misafir kabul eder misin? Himmet dayı ... İhsan efendi gelin, gelin. Bu saatte hayırdır. İhsan efendi ... Himmet dayı hayırlı bir iş için geldik. Yanımda gördüğün arkadaşın adı Hasan Cevat. Tanrı misafiri bizim kasabaya yerleşmek istiyor. Biraz konuştum kendisiyle, hali tavrı hoşuma gitti. Sen aklıma geldin. Biraz aksidir dedim ama yinede geldik. Himmet dayı ... Hasan cevat kardeşim inşallah hırlı hırsız falan değilsindir. Görünüşüne aldanırsak çok üzülürüz. Bu kasabanın insanları bir birine çok bağlıdır. Yarın öbür gün herkesi tanıyacaksın, kimsenin üzülmesini istemeyiz. Ben buraya kiracı değil alırsam can yoldaşı alırım. Hasan cevat ... Evvel Allah, ben eğer buraya yerleşirsem, birbirimizi daha iyi tanırız ve yoldaş oluruz. Yalnız gelirim pek fazla değildir. Size aylık ne ödeyeceğim.? Himmet dayı ... Kira önemli değil. Anlaşırız, evin eşyası da var. Yine de istediğin gibi değiştirebilirsin. Sana uygun bir işte buluruz. Olur biter. İhsan efendi sen cennetliksin mirim Yine birisine elinden gelen yardımı esirgemedin. İhsan efendi ... Benden bu kadar. Hasan cevat sana teslim. Bakkal İhsan efendi beni Himmet dayıyla baş başa bırakıp gitti. Himmet dayıyla biraz daha lafladık, bir ara içeri gidip, elinde evin anahtarıyla geldi, elindeki anahtarı bana uzattı. ... Hayırlı olsun Hasan Cevat güle, güle otur. Hasan Cevat ... Sağ ol Himmet dayı güvenini boşa çıkarmayacağım. Himmet dayı kendi evinin kapısını açarken, bende: anahtarı, bundan sonraki yaşamımı sürdüreceğim evin kapı kilidine sokup çevirdim, itince kapı açıldı içeri girdim. Tertemiz, içinde eşyası da olan, bir evdi. İki odası, mutfağı, banyo ve tuvaleti iç içe olan bir ev. Benim için beklenmedik bir piyangoydu. Minnettarlıkla Himmet dayıyı düşündüm. Bana güvenmemiş olsaydı hala bir otel odasında olacaktım. Akşama kadar evi rahat edeceğim şekilde hazırladım. Yemeği beraber yedik. İhsan efendi dükkanı kapatınca yanımıza geldi. Himmet dayı bizim için çay demledi. Gece yıldızları seyrederken üçümüzde başka yerlerde, başka gönüllerdeydik; ama mutluyduk. Kendimi uykunun kollarına bırakırken, sanki Veda’nın dudaklarını dudaklarıma değdirerek iyi geceler öpücüğü verdiğini hissettim. İyi geceler hayatım. İyi geceler. Yalnızlığın tam ortasındayım, sensizlik kadar. Sevda çiçeğim, bir tanem, yazın ortasındayız, yakında sonbahar... Yine hüzün yine kasvet. Anadolu’nun bir köşesinde, senden çok uzaklardayım. Zor olmayan bir iş, iki odalı bir ev, resmin masamın üstünde bana bakıyor. Burası ikinci mabedim olacak. Odanın birini seninle düşündüğümüz gibi şark odası yapacağım. Hiç kimsenin girmeyeceği, benden başka kimsenin görmeyeceği bir oda olacak. En güzeli ne biliyor musun? Sevda çiçeğim, karnımı doyuracak kadar kazanıyorum. Ruhumu doyuracak kadar düşünecek zaman buluyorum. Zaman, zamanda kendimi sorguluyorum. Ben niçin buradayım? Geçmi-şimden kaçmakla meseleler çözülecek ve ben kurtulacağım. Ama gerçek hiçte öyle değilmiş. Geçmişim çoktan geleceğimi yüreğimde mahkum etmiş. Anahtarını da ulaşamayacağım birinin eline vermiş. Gördüm ki nereye varsam ben seni değil, sen beni karşılıyorsun. Bir tanem Ayşenaz’a bir mektup yazdım. İnşallah eline geçmiştir, ben kaderimden kaçıyorum, o kaderine koşuyor. Hem de dolu dizgin bilmez ki yollar ne tuzaklarla dolu. Sigarayı iki, üç taneden beş, on taneye çıkardım artık paket taşıyorum. Senin anlayacağın yolum yol değil. Günlük tutmaya başladım.İlk sayfasını tek bir kelime, iki heceli adınla doldurdum. Tarih milattan önce, milattan sonra der. Benim tarihim ise Veda’dan önce, Veda’dan sonra diye başlıyor.Ahmet Selçuk’un dediği gibi. Bugün günlerden Veda, saat Veda’yı beş geçiyor gazetelerden Veda’yı okuyorum. Veda, Veda Yeni, yeni insanlarla tanışıyorum. Eczacı murat bayraktar Nurettin Amca, kahveci Kamil. Bunların arasına Himmet dayı ile bakkal İhsan efendi, otelci dostum Fötr Salim’i daha ilave etmedim. Kısa zaman içinde epey dostlarım oldu. Ama gece olup ta karanlık kasabanın üzerine çökünce, herkes evine çekildiği zaman yine yalnız, yine senin resminle baş başa kalıyorum. İşte o zaman anlıyorum, Mecnun’un niye Mecnun olduğunu, Ferhat’ın neden dağları delmeye kalktığını. Ben ne Mecnun’um nede Ferhat’ım. Elimden gelen sadece kaçmak. Kaçtığım kişi beni hatırlamasa dahi. Sevda çiçeğim, tek korkum bundan sonra karşılaşamamak. Yoksa hiçbir zaman seninle yüzleşme imkanı bulamayacağım. Eğer bir daha seninle karşılaşamaz-sak, dalında açmadan solan gülden farkım olmayacak. Ben isterdim ki, bedenim yok olunca geri kalan parçam beni unutturmasın. Bayağı geç olmuş sevda çiçeğim. Yıldızlar gökyüzünde teker, teker yerlerini almışlar. Aynı senin sevecen bakışların gibi ışıl, ışıl. Canım benim Hasan Cevat Bu gece de görevini yapmanın, huzuru içinde mektubumu katlayıp diğerlerinin yanına koydum. Kasaba derin bir uykunun içine dalarken, dışarı çıkıp yol boyunca dolaşmaya başladım. Uzaklardan geçen bir arabanın sesi kulaklarıma kadar geldi. Kim bilir? İçinde ne kadar değişik yaşam hikayeleri olan insanları taşıyordur. Hoşça kal sevgilim inşallah, başını yastığa koyduğun zaman uyku melekleri göz kapaklarını hemen kapatır Tuğrul Ahmet PEKEL / Devamı var
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © TuğrulPekel, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |