Çocukların eğitimi, zaman kazanmak için nasıl zaman yitireceğimizi bilmemiz gereken bir meslektir. -Rousseau |
|
||||||||||
|
Bundan yüzyıllar önce yeryüzünde bi yaratık yaşarmış kara kabuklu ...Asla diğer canlılarla arkadaşlık etmez , sözünü tutmaz , hep kendi çıkarları için yaşarmış... Birgün suyun ortasında küçük bir adacıkta mahsur kalmış bu yaratık....Eğer daha fazla orda kalırsa , açlıktan ölecekmiş ....Biran , zıplayarak yaprakların üzerinde gezen bi başka yaratık gözüne takılmış bizim yaratığın , yeşil su kurbağasıymış gördüğü...Hem açlık hem çaresizlik; yardım istemiş kurbağadan , demiş ki ; yalvarırım yardım et bana,bu küçük kara parçasından ne çıkabiliyorum ne de hayatımı burada idame ettirebiliyorum..Burda açlıktan öleceğim, ne olur beni suyun karşı tarafındaki ormana taşı kuvvetli kaslarınla...Kurbağa önce inanmamış bizim yaratığın yakarışlarına...demiş ki ; sen hain bir yaratıksın , nerden bileyim bana zarar vermeyeceğini?Olmaz taşıyamam seni sırtımda...ama bakmış öyle içten yalvarıyor ki kara kabuklu, kurbağa ;o zaman söz ver , bana zarar vermeyeceksin demiş tamam mı? Tamam demiş karakabuklu yaratık , söz veriyorum , asla zarar vermeyeceğim sana.. Dayanamamış kurbağa , tamam sırf yaşaman için geçireceğim seni karşıya demiş... Ve almış bizim kara kabuklu yaratığı da omzuna , atmış kendini gölün sularına..1. 2.3. sıçramadan sonra ensesinde öyle bir acı duymuş ki bizim kurbağa , o an anlamış karakabukluya güvenemeyeceğini...Demiş ki ; hani söz vermiştin , hani zarar vermeyecektin bana ? Karakabuklu yaratık cevap vermiş bu yakarışına kurbağanın ; arkadaş , elden ne gelir bu benim tabiatımda var..Ve kıyıya 1 adım kala can vermiş kurbağa , karakabuklunun zehriyle...Karakabuklu yere iner inmez açlık bastırmış , hemen bir av aramış kendine...Ve bir avcının gözüne ilişmiş , bizim yaratık...Onu hemen dokunmadan almış bi kavanozun içine avcı...Karakabuklu , o küçük adacıktaki halinden daha çaresizmiş şimdi..Her yanı kapalı bi cam kabın içinde nefes almak bile güçleşmiş onun için...Ve ordan o an için çıkamayacağını anlayıp , kuyruğundaki iğneyi batırmış ensesine , ve kendi sonunu yazmış kendi elleriyle....Avcı geç farketmiş karakabuklunun öldüğünü , yaşlı bir bilgeye danışmış ; neden kendini öldürdü bu yaratık şimdi diye ? Bilge derin derin bakmış avcıya ve demiş ki , evlat o bir akreptir...Ve ancak çaresiz kaldığında , kendi iğnesindeki zehri vurur ensesine... Çünkü bu onun tabiatında var... ÖMER KÖROĞLU Paylaşmak istedim... 21-12-2006 İzmir
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Öznur Çetin, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |