Bildiğim tek şey, ben bir Marksist değilim. -Karl Marx |
|
||||||||||
|
Orası benim en sevdiğim sokak... Akşamları sokak lambası o sokağı diğerlerinden farklı aydınlatıyor. “Sokak lambası sokak lambasıdır, sana öyle geliyordur” demeyin. Bana öyle gelmesi için hiçbir sebep yok. Sıradan bir sokağı izlenesi kılan harika bir ayrıntı bu sokak lambası... Bir de çocuklar... Şimdi üç oldular. Aralarına kısa boylu, eldivenli, bereli bir tane daha katıldı. Kısa boylu falan ama öyle bir vuruyor ki topa... Çocukların gölgeleri uzayarak düşüyor, doğru dürüst araba bile geçmeyen bu sokağa. Tuhaf bir huzur var burada. Üç dört tane ağaç var. Son birkaç yaprakları kalmış. Hüzün vermiyorlar ama... Ben bu satırları yazmaya çalışırken gitmiş çocuklar. Arada bir geçenler oluyor sokaktan. Onlar da huzurlu. Hiç acele etmiyorlar, yavaş yavaş yürüyüp gidiyorlar. Arkalarında gölgeleri kalıyor, upuzun... Akşamüstü gölgeleri... Pembe renkli olan binayı çok seviyorum. Hoş bir pembesi var, gözü rahatsız etmiyor. Balkonları bembeyaz. Balkonların içindeki eşyaların düzeni, masaların üzerindeki çiçek saksıları birbirine benziyor. Üç- dört aile var... Hepsi de akraba. Düzgün bir fiziği olan çok hoş bir gelinleri var. Ev hali denen olay yok bu kadında. Her an bakımlı... Bir de şeker mi şeker oğlu var. Terasta oğluna yemek yedirmek için koşuşturup dururken görüyorum onu. Terasları bizim manzarayı kapatıyor, Ankara’yı benden iyi seyrediyorlar. Saçını toplamış, hafif kilolu bir bayan geçiyor etrafına bakarak. Bir bebek arabası var önünde. Bebeğini gezdiriyor, sokağın huzurunu hissetsin diye... Gölgesi uzayıp gidiyor. Bir ses duyuyorum çok uzaktan... Sonu mutlu biten kaliteli bir romantik komedi filmi izlemişizdir... Bir şeyler bulmuşuzdur kendimizden, mutlu olmamıza yetmiştir ya hani... Filmin bitiminde kadife sesli, sesi sanki uzaktan gelen bir erkek şarkıcı yalnızca gitar eşliğinde söyler şarkıyı. Müzik akar gider, film biter... Arkasında huzur bırakan bir romantik komedi filmi gibi bu sokağı izlemek. Penceremi, sokak lambasını, top oynayan çocukları, pembe renkli binayı, sokağın adını ve kendisini seviyorum...
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Hatice Öztürk, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |