Her gün yeniden doğmalı. -Yunus Emre |
|
||||||||||
|
İnsan olarak yaratılmış olmanın hazzını, tarif etmek neredeyse mümkün görünmemektir. Yaratan Rab, o kadar müteşekkil ve muazzam tanzim etmiş ki, bu oluşuma nereden ve nasıl bakarsak bakalım, bu harikulade eseri seyrettikçe, seyredeni adeta sukutu hayale uğratıyor. Bu güzelliği keşfetmek, yaratılan gözüyle ne kadar mümkün, olmaktadır! Bu âleme anlam kazandıran şaheseri, hangi ölçülerle tespit ederek, yaratanın azametini idrak edeceğiz! Bu azamet ve haşmet karşısında, kul olabilmenin şuuruna nasıl varacağız? Bunun idrakin tezahürü olarak, yaratana sevgi ve saygı ölçüsü nasıl olacak? İnsanlar ilişkilerinin genelinde, kıymet, değer vurgusunu, saygı ve sevgi olgusunu yönlendirirken, kalb, beyin, nefs netliğini, çoğu kez sağlayamıyorlar! Bu keşmekeşliği yaşantımızın bütününde niçin çözümleyemiyoruz? İnsana fevkaladeliği kazandıran akıl, mantık, neden irtifa kaybediyor? İlmin kaynağına ulaşmamız kesin bir çözüm olacak mı? Duyguların geleneksel tabandaki terbiye metodu neden yozlaştı, yoksa yine nefis mi diyeceksiniz, başka sebep olamaz mı? Ruhunu hangi an vereceğini bilemeyen o muazzam insana neler oluyor, sefalet ve zilleti niçin tercih eder hale geldiler? Ölçü mihenk, tekabül ve terakki karşısında, kendini yenileyeme dimi? Rehberin Kur’an olduğu kesin, önderin peygamber olduğu kesin, fakat yorumlayanlarında insan olduklarını unutmayalım! Şura, meclis işlevini hakkıyla yerine getire biliyor mu, getiriyorsa evrensel bir dinin müntesiplerinin durumu neden içler acısı bir durumda? Mahkûm kim, yargıç kim, malayanilik nereye kadar devam edecek? Hiç masrafı olmadığı halde sevgide, şefkatte bizleri cimriliğe iten güç nedir, buna karşı mukavemet hazırlığı neden yapılmıyor? Bu hasletlerin bulunmadığı bir gönülde, kişi kendisiyle barışık olabilir mi? Ebeveynimize gösterdiğimiz saygı ve hoş görüyü unutmayalım. Evladı ayalimize karşılıksız sunduğumuz tahammül, sabır ve şefkatin membaı gönlümüzden kendiliğinden zuhur ediyor olması şaşırtıcı değil mi? İşte insan ve insanlık bu güzel hasletlere, ne yazık ki, hasret bırakılıyor! Bizler ve mükellef olduğuna inanan her kez, hiç durmadan ve yılmadan, gülü koklarcasına ve dikenine tahammül ederek, insanlara yaklaşmak zorundadır. Kuşun yavrusunu sevmenin hassasiyetiyle konulara ve sorunlara çözüm arayarak, sunabilmeyi başarmalıyız. Kendimizi, kişiliğimizi, katiyen ön plana çıkarmadan ve tevazuu elden bırakmadan kazanımlarımızı, ukbaya matuf yatırımlara dönüştürmeliyiz. Letafetlerin ve izzetin manasının, sadece dünyaya ait olmadığı bilincini, mutlaka deruhte edebilmeliyiz. Mademki imtihan dünyası, işte o zaman sorunların psikolojik açılımlarını, yüce beyanı ve peygamber tefsirini net bir şekilde öğrenerek yaşamalıyız. Ayrıca itminan olmuş bir gönlün sahibi olarak, açziyetimizi ve şükrümüzü her halükarda ihmal etmeden sunabilmeliyiz ve bunu mutlaka başarmalıyız. Mustafa CİLASUN
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Mustafa Cilasun, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |