Tüm mutsuzluklar yokluktan değil, çokluktan gelir. -Tolstoy |
|
||||||||||
|
Ortadoğu halklarının bağrında yer edinmiş olan Hamas, Hizbullah ve İhvan harektlerinin tabanı halktan gelen bölgenin yerli harektleridir. Halihazırdaki ortadoğuda yapılmakta olan savaş Batı adına Batının sorumluluğunu üstlenmiş yerli halktan belli azınlık ile doğru ve kendi kalıcı değerlerini koruma ve savunma mücedelesi veren yerli halkın kendi arasındaki savaşıdır. Mahmut Abbas ile Dahlan ve Lejyonerleri İsrail şovelyeliğini üstlenirken, Arap Kabile yöneticilerinin sınırsız desteklerine ve övgülerine mazhar olmalarının Hikmeti ne olsa gerek? Oysa Hamas'ı ve El-Fetihi yaratan halk aynı halk. Yani her iki hareketin mensupları mazlum Filistin halkı! Bayram ve seyran değilken El-Fetih neden Suudi kralları Ürdün Kralları ve Mısır Firavunları tarafından öpülsün ki? Bununlada yetinilmeyip, ABD AB ve Korsan İsrail siyonistleri tarafından da öpülmeye mazhar olsun! Arap elit tabakasının (bölgenin edilgen yöneticileri) ihtimalen kazanacağı zafer görünürde kendi yönetim ve iktidarını koruma ve savunma gibi görünse bile, gerçekte Batı kaynaklı ideolojinin zaferi sayılmalıdır. Bölgenin Siyasi geleneklerine sahip (ki bu gelenek Muaviye kurnazlığı mirasını devralmış) ikili olan Suudi arap ile Mısır kendilerine yönelecek olan tehlikeyi zamanlı fark ettiklerinden olsa, İsrail gibi en olunmaz bir şergüç ile yanyana durmayı Siyasi ve insani erdemliliğe sığdırabilecek bir anlayışla gerdekleştirebiliyorlarsa bu eylemleri dahi başlıbaşına net bir veri olarak değerlendirilebilir. Arap üstün ırk anlayışına dayalı Arap Siyasi arenası kapatılma endişesi ve riskini ensesinde hissetmeye başladığını algılayanlar 1400 küsür yıldır aynı reaksiyonla hayat bulacaklarını umadursunlar. İslam değerlerinin karşısında ki kesik süre sessizligi kendisine yer edinememede saklı olduğu bir kez daha algılandı Ebu Cendel* stratejisinin karşı atağını uygulamaya belki karşıt ideolojinin önçüsüne sığınıp yeni şekillenmelerde bulunabilirler! Bu minval ve ihtimal iledir ki önümüzdeki günlerde biryerler de Suudilerin diplomasi girişimleri olabilir! Kaldı ki; Suud, Ürdün, Mısır ve diğerleri Şarm El-Şeyh'te istedikleri sonucu ve umdukları çözümü üretememenin stresini üstünden atabilmiş değiller. Abluka altındaki Gazze şekilsel olarak Hamas'ı kıskaçta tutma ve izale etme motivasyonu ile Filistin halkının kalıcı değerlerini imha etme komplosudur. Keza Lübnanda ki düzen de aynı paralellikte kendisini gösteriyor. ABD'nin Milyar dolarları Sinyora'ya akadursun kapital değerler dünyası Maveradenizinden susuzluğunu gideren milletlerin özgürlük tutkularını soğuk yüzlü dolarlarlıyla satın alabileceğini sanıyorsa bu düşünce insanlık değeri taşıyan her kişioğluna bir utanç olarak yeterlidir, yada kendisi gibi dünya hayatının görünen kısmına inanan insanlara ait bir tutkudur bu tukunun adresi de ancak Abbas ve Dahlan olabilirler! Oysa gelecek nesillere onurlu eylemlerde bulunmanın ilkelerini miras olarak bırakmak ve bu ilkeler ile hareket etmek İlahi medodun kendisi değilmi dir? Şehadet güzelliğinden ziyade zafer şarabının tesiriyle mest olma hırsı bizi biz yapamamaktadır gibi geliyor! Bu sonun götüreceği durak Abassi'lerin Al-i muhammed adına yola çıkarak kıvrak, yollar izleyerek, ikatidarı ele geçirince sonucu malum ve tarih sayfaları onları lanetle anılmalarını getirdi! Mısır İhvanının (müslüman kardeşler hareketi) özellikle Seyyid Kutup ve Hasan El-Bennah'ın şekillendirdiği yerli halk hareketi ve bu halkın kalıcı dikeydeğerleri üstüne bina edilmek istenen Siyasal oluşumdu. Geldiği son aşama ise Batının tahamülsüzlüğü ve fiilen Batı adına yapılan askeri müdahale bize Hizbullahlı Lübnan'ı ve Hamaslı Filistin'in gelecekteki olası karşılaşacağı tehlikeyi gösterir gibi. Batının çifte standartı ve halkın bağrından kopan (büyüyen) Hamas iktidarına tahammülsüzlüğü gerçekte İsrail'in Ortadoğu hegemonyasını yenilgiye uğratamasa bile durdurma, hiç değilse geriletmede önemli bir etken olduğu bilinen bir olgu. Batı adına olumsuz gelişen bölgedeki gelişmelerin müsebbibi olarak İran'ın günah keçisi olarak kabul edilmesinde en önemli etken İslami değerlerin halk kitlerleri tarafından benimsenmesi ve savunulması ve savunmayla birlikte eylemde ispatlaması. Sözlü savunma olarak gerçekte Arap, Fars, Türk, Kürt ve diğer halkların aynı İslami cephede birleştiği doğrudur. İlginç olanı ve istenilmeyeni ise, İslam devriminin uyguladığı en dinamik etken savunduğu pradigmasını eylemde ıspatlaması oldu. Bir diğer ifade ile; Kuram ve eylem ilişkisinin getirdiği rahatsızlık Peki bunun diğer halklara etkisi ne ? Etkisi şu; Kendi değerlerini sözlü savunma getirisi eylemde uyulanmadığı sürece Batının çıkar ve menfaatlerine getireceği herhangi bir halel gözükmemekte, bunun en güzel pratiğini El-Fetih yansıtmakta. Sözlü İslam savunculuğu ile kalıcı İsrail menfaatlerinin otoriteliğini muhkemleştirmenin ideal örneği bundan öteye daha nasıl uygunalabir ki? Ama bilinen bir olgu daha var ki; Ortadoğuda yükselen feryat sadece Filistin halkının feryadı değil. Ortadoğuda yükselen feryat yalnız Filistin halkı ve Lübnan halkının da değil! Yükselen bu feryat onların şahsında bütün insanlığın feryadıdır. Ortadoğuda ki nida insanlık tarihi ile özdeş olan Enbiyalar harekatının nidasıdır. Kaldı ki; bu nida kendisini Ortadoğu, Asya ve Afrika ile sınırlandırmanın da ötesinde evrensel mesajı bünyesinde taşıyarak haykırılmak ve pratikte uygulanmak istenen İlahi bir nefhadır! Ortadoğuda yükselen feryat mazlumların, yalınayaklıların feryadıdır. Bu feryat üstünden politika yapan sahte kahramanların boğulacağı kanselidir, dökülen kanlar! Hamas er yada geç alnının akı ile kalıcı zaferini ilan edecektir. Şu farkla ''üzülmeyin gevşemeyin eğer gerçekten inanmışsanız şüphesiz galip gelecek olanlar sizlersiniz'' Hamas ve Hizbullah'ın taşıdığı İlahi nefhalı mesajın kendileri açısından Ortadoğu coğrafyasının yeraltı ve üstü zenginliklerinin yağmalanmsını engellemesinin de ötesinde kendi coğrafyalarındaki halkın sinesine düşmelerinden duydukları endişe! Onların (Batı) uykusunu kaçırmış olmalı. Nitekim NATO'nun Varşova paktı ve CENTO anlaşmasının kendilerini fesh etmeleri veya miadlarını doldurmalarından sonra üstlendiği yeni misyonun arka planında bu gerçek yatmaktadır. Sonsöz: ''Onlar istemesede Allah Nur'unu Tamamlayacaktır.'' Nevar ki; dün toplu halde ve belirgin kimlikleri ile yaşayan "Onlar" bugün içimizde bizden olduklarını söyleyerek kendilerini kamufle etmektedirler! NOT * Ebu Cendel'in İslam tarihinde özel bir harekat matodu vardır! Ne yazıkki bu metod yeteri kadar incelenip geliştirilmemiştir. Hasan Sabbah nispi olarak geliştirmiş olsa bile yalnış uygulamaları ve eleştirilebilecek değerleri yüzünden ciddi tenkitlere maruz kalmıştır!?
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Mehmet CAN, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |