Her gün yeniden doğmalı. -Yunus Emre |
|
||||||||||
|
Hangimiz giderken,ardında bıraktıklarına ağlamadan baktık,içimizde büyüyen aşkı yaban bir hırs uğruna hiç düşünmeden bir kenara bıraktık.Korkulara esir olmak, tutkulara esir olmaktan hep daha öne geçmedi mi? Gençliğimize ördüğümüz duvarları hep bir yanımızın bilinmeyen bir zamanda yıkacağını düşündük.Vakit geçecek,biz büyük insanlar olarak büyük bakacaktık diğer insanlara.Yanılgılarımız bir tecrübe,geçen zaman rahat bir yaşam için gidilen yolun kuşbakışı çizilmiş bir haritası olacaktı.Aynada yüzümüze bakan kişi omuzları dik,kaşları çatık ve bilen gözlerle izlerken bizi içimizde büyüyen gururun yakıcı rengi, yüzümüze daha bir güven verecekti.Kazanmalıydık,büyük yarışlarda büyük madalyalar takılmalıydı boyunlarımıza ya da en önde biz olmalıydık -saçmalığını çok sonra anlayacağımız- o anlamsız zamanlarda,koşmalıydık daha hızlı olmalıydık ve daha hızlı tüketmeliydik hayatın içimize verdiği hayat kaygısını.İyi bir yaşam uğruna düşlerimizi saklamalıydık mesela,çünki gidecek daha çok uzun yolumuz vardı bizim ve ardımızda bıraktığımız kanadı kırık bir kuş… Gidişlerimiz ve dönüşlerimiz.Geçen zaman hızla alırken gözlerimizdeki masumluğu ve aynı hızla değişirken biz,kaç kez dönüp baktık ardımıza.Kaygı denen kemirgen geceler boyu ufak ufak yok ederken hayallerimizi uykularımızın bölündüğü oldu mu hiç? Olmadı… Biz aynada büyüyen gururumuzu izlerken bizi izleyen gerçek yüzümüz hergün biraz daha küstü bize bu terk edişin çok sonraki bir zamanda canımızı yakacağını bile bile gitti.Gözlerimizi bürüyen o rengi kırmızı hırs zamanla pişmanlığa verirken kendini yaşanamayanlar ardımızda bıraktıklarımız ve yüzünde kırışıklık,saçlarında beyaz olmayan gençliğimiz çok önce dediğimiz zamanlarda kaldı.Artık çok geç diye fısıldadığımız o asıl yüzümüz ve herşey.Her şey için çok geç. Sonu mutlu biten hikayelere inanma yaşımızın çoktan geçtiğini anladığımızda,bedenimizin o sol yanındaki ağrıyı duyduk her birimiz.Çabaladığımız bu hayatın hafife aldığımız insanlarınki gibi sonlanacağını anladığımızda yürüdüğümüz yolda dondu adımlarımız ve öylece kalakaldık.Yalnızlık adı verilen o kara boşlukta diz üstü çökmüş,elleri gözlerinden akan yaşları silen bir ruhu bulduk karşımızda inanmak istemediğimiz bir geçmiş öyküsünün en baş kahramanı olarak yazıldı adımız pişmanlığın başına. O geceler boyu başında beklediğimiz,acıdığımız ve şefkatimizin tek sahibi olduğunu anladığımız, kanadı kırık kuşun aslında kendi yüreğimizden başka bir şey olmadığını çok sonra anladı ruhumuz.İçine düştüğümüz o karanlıkta keşkeler çaldı demir parmaklıklı kapıyı “keşke” dedi içimizin küçük çocuğu “keşke bıraksaydın da diğer kuşlarla beraber kırık olan yerlerini iyileştirebilseydi yüreğin” Uzun bir rüyanın sonu olduğunu anladığımıza.Gözlerimizi açtık içimizde kapanması imkansız yaraların sızısını duyduk ve yine sustuk.Bu kez o duymazlıktan geldiğiniz ses çığlık çığlık büyüdü gecemizde.Hayatımızın bulutları aralandığında aynadaki yüzümüz çökmüş,ağlamaklı o terk eden bize döndü ansızın, tüm kırgınlığını unuttu titreyen ellerimizi tuttu.Geç kalınmış tüm zamanlar adına omzumuza yasladı yaşanmışlığı sonra ağladı, ağladı…
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © SİNEM SEMERCİ, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |