Herkesin derdi başka. -Orhan Veli |
|
||||||||||
|
Ölüm kadar soğuk, ölüm kadar sığ ve ölüm kadar sessizsin. Ölümü kandırabilir mi bir kral. Gücü, ihtişamı yada yaşama arzusu, yada karısına olan aşkı yada yaşama olan bağlılığı ölümü kandırması için yeterli olur mu? Ölümü kandırmayı başardı Korinthos Kralı Sisyphos. Kendini almaya gelen ölümü, zincirlerle sıkıca bağlayıp kaçmayı başardı. Deli bir sevinçle koştu kırlarda, zincirinden kurtulamaz sanıyordu ölüm ve öylede oldu. Ares yardımına koşana kadar ölümün, ölüm tutsak kaldı Kral Sisyphos’un zincirlerinde. İlk kez tutsak kalıyordu ölüm ve kimse gelmez sanıyordu yardımına… ölüm tutsak kaldıkça zincirlerinde, kimse ölmedi dünyada. Savaşlar olmuyormuş, zehirler zehir değilmiş , aciz insan bedeni silahların hükmünü yerle bir etmiş ve tanrı artık bizim sandığımız kadar mükemmel değilmiş gibi yaşadık bir süre… Ares mutsuz olmuştu, yeryüzünde ne acı çeken insan yüzü görebiliyor, ne başlattığı savaşlarda insanlar ölmüyordu… insan mutlu, tanrılar acizdi artık… Ares ölümü kurtarmak için yola çıktı, ölüm Sisyphos’un zincirlerinden kurtuldu ve büyük bir aceleyle koştu kral Sisyphos’un kalbini göğüs kafesinden çıkarmak için… Karşı karşıya geldi kral ve ölüm… kral direnmedi… Birlikte yer altı dünyasına, ölüler ülkesine gittiler… Kral burada karısı Merope’nin kendisi için cenaze töreni yapmadığını hatta cesedine bile saygı göstermediğini öğrendi. Üzüntüsü ölmüş olmanın acısını bastırdı. ölümüne saygı göstermeyen karısını cezalandırmak için Hades’e gitti. Hades biraz kendisine, birazda ölüme saygı duymayan insanoğluna nispet için gitmesine izin verdi. Oysa tanrıların küçümsediği insan aklı yine üstün geldi, Sisyphos her şeyi önceden planlamıştı ve Merope zaten Sisyphos’un isteğiyle saygı göstermemiş, gömmemişti çok sevdiği kocasının cesedini. Yeryüzüne çıkan kral izini kaybettirdi tanrılara ve yıllar boyu birlikte, mutlu yaşadılar. Tanrılar Korinthos Kralına ibret-i alem için dillere destan olacak bir ceza verdiler… Dev bir kayayı iterek bir dağın doruğuna çıkarmakla cezalandırdılar hoyrat kralı. Kayayı bir kez doruğa çıkarmayı başarırsa affedilir sanıyordu ama tanrıların başka bir sürprizi daha vardı… Kaya dağın tam doruğuna vardığında yeniden aşağı yuvarlanıyordu. Kral elinden gelen her şeyi yapıyor fakat engel olamıyordu… Ölüm belki hafif kaldı bu sonsuz cezanın yanında… Yaşama isteği anlamsız, ölüme saygı kutsal oldu…
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Çiğdem Güvendi, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |