"Bir kitabın kaderi okuyanın zekasına bağlıdır." -Latin Atasözü |
|
||||||||||
|
Bakıyorum geceye parmak aralarımdan Ellerimi çekince karanlığım oluyorsun Kalbim en uzak yıldızlar gibi parlıyorken Gözyaşlarımla bir boşluğa düşüyorsun Elde hüzün kadehi acıya kaldırıyorum Başıboş dalga gibi yüreğimi yıkıyorsun Beni limansız bırakıyorsun ey sevgilim Bir martı çığlığı yankılanıyor içimden Sonra bir girdap olup içime akıyorsun Mektubuma bu şiirle başlamak istedim. Çünkü sen derdin ki kelebekleri incitmek istiyorsan gülleri kanatlarından kır. İşte bu yüzden seni mutlu etmek için gül kokan mısralarla başladım mektubuma mor kelebeğim. Sen öyle bir gün çıktın ki karşıma gözlerime inanamadım. Baktığım her yer renksiz kokusuzken ve bütün insanlar Van Gogh’un tablosundan dökülen artık ne önemi var dedirten boyalar iken seninle bir dahinin elinden çıkmış manzaraları yaşadım. Bir çocuğun sınav sebebiyle gerekli olan raporu almak için doktorun muayenehanesine gidip sonra ondan renk körü olduğunu öğrenmesinin ardından gözyaşlarına boğulması ve omuzlarına inen doktor elinin ona sahip çıkacağı yerde yüzüne bir tokat gibi inen ağlama seninle uğraşamam sözlerinin ardından hayal kırıklığı yaşaması gibiydim ben de. Tüm doktorların elleriyle hasta olmuşken, tüm polisler beni tutuksuz yargılamışken, sadece senin bir kelebek gibi karşıma çıkıp da bana baharı yaşatmanla ısınmıştım. Bugün insan içine çıkıp sensiz sokaklarda yürüdüğümde insanların birbirine karışmış olduğunu gördüm. Herkes biraz yanındakiydi, herkes bir başkasının izinden kendi yüreğini taşıyordu. Öyle umutsuz öyle takatsizdim ki tarifi yok. Bir sokağın solunda gümüşçü görüp durduğumda mor taşlı bir yüzük dikkatimi çekti. Fiyatını sormak için içeri girdiğimde dükkan sahibi bunun ışıltısını görmek istiyorsan dışarı çık güneşe tut dedi. Yüzükteki mor ışıltı tıpkı senin diğer insanların arasından farklılığını ortaya koyan ışıltı gibi gözümü kamaştırdı. Onu alıp parmağıma taktım. Sanki el ele tutuşmuştuk. Şimdi söyle neredesin? Bir fincan kahvede misin yoksa simitle çay arasında mısın? Hangi adreslerdesin? Antik çağdan günümüze, Güney Afrika'dan, Amerika’ya, Kahire el tezgahlarından, ışıltılı vitrinlere söyle neredesin? Seni unutmadım gel güldür beni. Ne ay ışığı ne güneş mutlu etti beni. Bir çölde çiy düşürürken hayallerime, şimdi sensiz okyanuslar bile susuz denizlerdir. Soğuk düşler yaşadım hayata dair anla beni. Hiçbir yüzde senin gülüşünü bulamadım. Hiçbir çiçek kokunu içime dolduramadı. Seni unutamadım gel güldür beni. Yıllardır gözyaşlarımla büyüttüm Afrika menekşelerini. Sömürüden, yoksulluktan, açlıktan kurtar beni. Şu dünyada ruhumu ısıtan sensin sen. Ayaz yemiş yüreğimle, buz tutmuş bedenimle sevdim seni. Ne olur anla beni. Sevgi bulunmaz değildir; ama bulduğum her sevgi de aradığım sevgi değildir. Sende buldum aşkın en yücesini. Bir nehrin denize kavuşması gibi dolu ırmaklar gibi aktım aşk coğrafyana. Çiçekte sen vardın. Gökteki yıldızda, güneşin sımsıcak ışığında, şiirler ve şarkılarda hep sen vardın. Baktığım her şeyde senden bir güzellik bulurdum. Seni hatırlatırdı bana güzelliğe, iyiliğe, şefkate, aşka dair her şey. Seninle silmiştim içimdeki tüm kirleri. Seni unutmadım gel güldür beni. Bir yağmur sağanağında arıyorum seni. Kaçışlardan kurtar beni. Bir kapı vardı tanıştığımız o yerde. Benim için hiçbir değeri yoktu sen o kapıdan içeri girene kadar. Sanki hapishane kapısı açılmıştı da beni yılların esaretinden kurtarmıştın. Şimdi o kapının değeri yok yine çünkü gireni çıkanı belli. Seni unutmadım gel kurtar beni. Neredesin ey sevgili. Bir tabloda mısın? Şiirin en güzel mısrasında mısın? Hiçbir yerde bulamıyorum seni. Oysa ne çok sevmiştim seni. Soğuk düşler yaşadım hayata dair anla beni. Ne olur gittiğin yerden gel sevemiyorum bir başkasını. Bulamıyorum hiçbir kimsede sende olan bana ait bir şeyi.
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © osman demircan, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |