Kurguyla gerçek arasındaki ayrım, kurgunun mantıklı olmak zorunda olması. -Tom Clancy |
|
||||||||||
|
Kadın erkeğe, erkek kadına yüklüyor tüm suçları. Üzerindeki ağırlığı azaltmak, vicdan karalarını aklamak içindir, bunca arayış. Suçlar arıyoruz, bir ilişkinin bitiminde. Şu suçtan, şu sebepten, şu şekilde ayrıldık. İşte hepsi bu. Başlarken iki taraf da harikadır. O en iyi, o en mükemmel, ona göre sen, sana göre de o mükemmeldir. Olmasını istediğin gibi görmeyi başarmaktır karşındakini. Senin olmasını istediğin şekilde, davrandığı içindir karşındakine aşık oluşun. Yorucu ve hiçbir zaman sonsuzluğu olmayan. İlk günler yerini aylara bıraktığında iki yorgun bedenin hesaplaşması başlar kendi içlerinde, yüreğinde, aynalara gelir sıra. Sabahları aynada baktığının sen olmadığını gördüğünde, kendini nerede bıraktığını düşünmeye başlar, nasıl olurda onun istediği gibi davranmakla geçecek bu yaşam, bu ömür demeye başlarsın. Hepimiz değiştik, onun için, O da bizim için. Yorulduk işte. İnkar etsin herkes, ben buyum hep böyle kalacağım! Çok zor. Bütünüyle olmasa da bir yanımız mutlaka onun için değişikliğe uğramadı mı? Onun sevdiği kıyafetler, onun sevdiği müzik, onun sevdiği gibi kokmak, hatta onun istediği saatlerde yanında olmak. Kendimiz olmaktan çıkmak. En zoru buydu ilişkilerimizin. Zamanla her şey yerini başka bir alışkanlığa bıraktı yavaş yavaş; Onun istediği zamanlarda aranmak, görüşmek, uyumak, uyanmak, beklemek, çünkü önce o sıkılmıştı, benim istediğim gibi olmaktan. Oysa ne ben ona, ne o bana şöyle olursan seni daha çok severim demiştik. Kuraldı bu, farkında olmadan, sana ait olmayana ulaşmanın gizli anahtarlarını bir bir bulmuştuk. Ne çok anahtar vardı şimdi elimizde, tüm kapılar açık. Hepsi benim, istediğim zaman girer çıkarım hepsinden, kapılar açık olduğu için de anahtarları teker teker unutmaya başlamıştık bir yerlerde. Günün birinde kapıların kapandığını fark ettik. Sana ait olan kapıları kapatan ondan başkası değildi, rüzgar mı esecekti bunca sevginin üzerine. Alışkanlıklara bıraktı sevmeler yerini. O gitti, sen gittin, ben de gittim. Sonsuza dek sürsün istedik bu ayrılıklar. Bir daha açılmasın kapılar. Karanlıklar bastırınca, şafaklar sökmeyince yokladık bir bir kapıları. Kimileri açıldı, kimilerinden biz giremedik. Bir karanlığın içinde yeni birilerinin düşlerini çektik içimize. Yeniden yaşandı, yeniden geldik o aynanın önüne, hiçbir elveda sonsuza dek sürmedi. Senin yerin başkaydı diye söyledik hepsine, hepsi için aynıydı. Tüm aşklar böyle bitmemiş miydi? “Sen farklıydın, en çok seni sevmiştim ..” . Seni hep seveceğim (!) Aklanmış vicdanlar ...ve tüm aşklar aynıydı, değişen bizdik. SeLcaN`t -=- 21.AgustoS.2oo2
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Selcan Tokgöz, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |